Herkes ona “Yunmadık” diyordu!

A -
A +

“Şöyle böyle onsuz geçen bir beş altı yılın sonunda onu hemen herkes unutmuştu...”

 

 

 

 

 

Dünkü hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Abdullah Abi yine umursamaz cevap verdi:

 

“Kusura bakma Yunmadık... Alışmışım ben böyle demeye. Bu huyumdan bir türlü vazgeçemiyorum. Asla kimseye karşı bir art niyetim yok, olmadı olamaz da biliyorsun. Ben hiç kimseyi küçümsemem. Kendimi üstün görmem. Allah hiçbir şeyi eşit yaratmadım diyor. Herkesin bir artı veya eksisi vardır... Benim eksilerimden birisi de bu olsa gerek..."

 

Abdullah Abi bu kötü huyundan bir türlü vazgeçmedi veya geçemedi. Artık herkes ondan bahsederken "Yunmadık " diye bahsediyordu... Bir gün Abdullah Abi apansız ortadan kayboldu. Nereye gittiğini ne olduğunu bilen yoktu. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Öldüğünü söyleyenler vardı. Almanya'ya gittiğini söyleyenler vardı. Hatta hapishaneye girdiğini söyleyenler bile vardı...

 

Şöyle böyle onsuz geçen bir beş altı yılın sonunda hemen herkes unutmuş, adı söylenmez olmuştu... Nice zaman sonra, bana önceden söylediği için ismini bildiğim köyüne yolum düşmüştü. Rastladığım ilk köylüye selam verdikten sonra dedim ki:

 

-Hemşehrim Abdullah Abi köyde mi? Yaşıyor mu?

 

Köylü bir müddet şaşkın şaşkın suratıma baktıktan sonra:

 

-Hangi Abdullah hemşehrim? Bizim köyde altı yedi tane Abdullah vardı, dedi.

 

İşte o zaman vebalini lakap takmanın üzüntüsünü bile bile mecburen ağzımda geveleyerek söyledim:

 

“Yunmadık Abdullah!”

 

Adam bir müddet daha gözleri ile beni inceledikten sonra:

 

“Yunmadık Abdullah ölmüş hemşehrim. Öyle diyorlar. Ortada ne cesedi ne de mezarı... Onun tüm ailesi Almanya’da. Orada bir yangında veya patlamada öldüğünü söylüyorlar. Hepsi o kadar. Ne ölüsünü ne de dirisini gören var. Ailesi yıllardır köye gelmiyor. Ama Abdullah her yıl gelir birkaç ay kalırdı köyde. Sen neden arıyordun Abdullah’ı?”

 

Adının Mehmet olduğunu öğrendiğim köylü ile bir müddet sohbet ettikten sonra kafamda nice soru işareti ile köyden ayrıldım.

 

“Abdullah Abi gerçekten ölmüş müydü? Öldü ise yunmak (yıkanmak) kefenlenip gömülmek kendisine nasip olmuş muydu, olmamış mıydı? Yoksa Abdullah Abi hâlâ yaşıyor muydu? Kendisine öldü süsü vererek bazı kimselerden kaçıyor veya saklanıyor muydu? Böylesine zeki bilgili karizmatik birisinin bunu yapabilme ihtimali becerisi ve potansiyeli fazlası ile onda mevcuttu. Bu son ihtimali zaman gösterecek...

 

     Şahin Ertürk-Kütahya

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.