Gencin nasibine bak!..

A -
A +
“Cüzdanımı düşürdüğüm yere dönemem, görüntüyü bir an önce yetiştirmem gerek!..”
 
 
Karakaya Barajı'nda 29 Ağustos 2002 tarihinde meydana gelen ve 13 kişinin öldüğü feribot kazası mesleğimde unutamayacağım anılar arasında yer alıyor...
Elâzığ'ın Baskil ilçesi İmikuşağı iskelesinden aldığı karpuz yüklü 4 kamyon, 1 minibüs ve 1 otomobilin yanı sıra 40'tan fazla yolcusuyla Malatya’nın Battalgazi ilçesinin Atabey iskelesine yanaşırken, iskelenin 1 kilometre açığında alabora olan feribot kazasında 13 kişi; Karakaya Baraj Gölü’nde boğularak ölmüştü...
İHA Malatya Temsilcisi ve Muhabiri olarak hadiseyi duyar duymaz aracımla olay yerine giderek, cesetlerin baraj gölünden çıkarılmasını videoya alıp fotoğraflarını çektikten sonra görüntüyü İstanbul merkeze yetiştirmem gerekiyordu.
O zaman teknoloji bu kadar gelişmemiş, video görüntüyü en yakın bölge merkezlerine gönderiyorduk. Oradan merkez İstanbul’a görüntü aktarılıp servis ediliyordu...
Malatya’ya en yakın bölge merkezleri Diyarbakır ve Adana idi. İstanbul’dan aramışlardı. Adana’dan canlı yayın aracı Malatya’ya doğru gelecek ben de ona doğru gidecektim. Canlı yayın aracıyla buluştuğumuz yerde görüntüler İstanbul merkeze aktarılacaktı.
O heyecanla aracımla kaseti Adana istikametine götürürken, hava sıcak diye otomobili sağa çekip ceketi çıkartıp arka koltuğa koydum ve yola devam ettim.
Akaryakıt istasyonunda yakıt alıp para ödemek istediğimde ceketimde cüzdan yoktu. Ceketi değiştirirken düşürdüğümü tahmin ettim ama dönüp bakmaya bile zaman yoktu. Bir an önce kaseti yetiştirmem gerekiyordu. Akaryakıt istasyonu çalışanını tanıdığımdan konuyu izah ettim sonra öderim dedim yola devam ettim.
Ancak gazeteci kimliği, nüfus cüzdanı, ehliyet hepsi cüzdandaydı...
Adana istikametine giderken cep telefonum çaldı. Arayan kişi cüzdan bulduğunu, içindeki karttaki telefondan ulaşmış. Ben de konuyu izah ettim ve “muhafaza et dönünce alayım” dedim.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde Adana’dan gelen canlı yayın aracı ile buluşup kamera görüntüsünü merkeze geçtik. Ben Malatya istikametine geri döndüm ve büroya ulaştığımda cüzdanı bulan genç de büroya gelmişti cüzdanı bırakmak için. Gence çok teşekkür edip, iyiliği karşılığı olarak bir hediye vermek istedim. Para ve saire bir şeyler teklif ettim, kabul etmedi. Ben de büroda 2 adet bulunan Se'âdet-i Ebediyye (Tam İlmihâl) kitabını gence hediye olarak verdim. Nasip meselesi...
         Nihat Abacı-Malatya (Emekli Gazeteci)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.