“İlacını satıyorsun ya!..”

A -
A +
“Pazar kurulmaya ve müşteriler gelmeye başlamıştı ama elim de el olmaktan çıkmıştı...”
 
 
Dünkü hatırama kaldığım yerden devam ediyorum... Arabamla birlikte yanmaktan kurtulduğuma mı sevineyim. Bunca aptallığın bana rast geldiğine mi yanayım? Perişan olmuştum. Çocuklar bir taraftan üşüyorlar… Arabaya binsek mi binmesek mi?
Bir süre yaşadığım sersemlik ve kararsızlığı tahmin edersiniz. Soğukkanlı davrandım… Zaten yolun yarısını geçmiştim… Motorda da bir sıkıntı yoktu… Kutup başlarını yeniden taktım ve marşa bastım… Araba çalışıyordu…
Besmele çekip korka çekine yavaş yavaş hareket ettim… Bir süre gittikten sonra baktım ki ateş topuna dönmek üzere olan atlet parçası bezi avuçladığım sağ elimin içi yanmış ve parmaklarım filan su toplamıştı… Nasıl sızlıyor anlatamam…
Tek elim devre dışı kalmıştı. Oynatacak hâlim yoktu… Mecbur o hâlde pazar yerine geldim… Tek elimi kullanamadığım için yanık elin parmak uçlarıyla ağrıya sızlaya, satmak üzere getirdiğim peynir, zeytin, salça gibi ürünleri tezgâha çıkarttım…
Yavaş yavaş pazar kurulmaya müşteriler de gelmeye başlamıştı ama benim elim de artık el olmaktan çıkmıştı… Müşteriye belli etmemeye çalışsam da fark ediliyordu çektiğim acı… Biraz sonra altmış yaşlarında bir müşterim çektiğim acıyı uzaktan fark etmiş…
“Geçmiş olsun yeğenim neyin var?” dedi…
“Hiç sorma abi ya” dedim. Yaşadıklarımı özetleyip elimi gösterdim.
Hiç beklemediğim bir şey söyledi.
-E ilacını satıyorsun ya…
Ne demek istediğini anlamadım… Yüzüne bakışımdan ne demek istediğini anlamadığımı da anlamıştı… Tezgâhta duran doğal ev salçasını göstererek tekrarladı sözünü:
-İlacını sen satıyorsun işte.
-Nasıl ilacı?
-Elinin o yanan kısmına işte bu sattığın salçadan alıp süreceksin… Bir müddet sonra rahatlarsın…
O kadar kendinden emin söylüyordu ki ve söylerken o kadar güven veriyordu ki… Daha enteresanı o kadar çaresizdim ki… Bir kaşık salçayı aldım onun tarif ettiği gibi elime sürdüm.
Bez ile sardım. Sonuç inanılmazdı… Birkaç dakika içinde elimdeki o sızı kayboldu…
Elim sancımıyordu ya, gerisi önemli değildi… Rahatlamış olarak müşterime hizmete devam ettim… Öğleye doğru elimin yandığını bile unutmuştum… İkindiye yakın tenha bir anda elime bir bakayım dedim ve şaşırdım… Adamın dediği gibi elimde neredeyse hiçbir şey kalmamıştı… O gün yaşadıklarımı yıllar geçtiği hâlde dün gibi hatırlıyorum…
       Abdullah Yavaşlar-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.