Ünal Bolat

“Siz iki dakika bekleyin ben şurada doktor arkadaştan tahlillerimi soracağım” diyerek gitti...

“Peygamber Efendimize vahiy getiren meleğin ismine “Cebrail” yerine “Azrail” dedi”

“Ne olur ne olmaz” kendime güvenemiyorum, çünkü mide bulandıran bir koku vardı”

“Ağzımı burnumu tıkamak yetmezdi. Bu koku kulağımdan bile ciğerlerime iner oldu”

“Bazıları benim bu anlattıklarımı dile getirerek amacımın ne olduğunu merak ediyor…”

“Suların nereye gittiğine şaştım kaldım. Birkaç saat sonra sular geri geldi.”

“PTT Müdürü babam vefat edince Elaziz’den malımız mülkümüz olan Diyarbakır’a göç eyledik”

“Hani geçen hafta burada sana tokat atan bir kadın vardı ya? İşte o benim!.."

“Her hâlinden müessesemizin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş biri olduğu anlaşılıyordu...”

​Meğer II. Dünya Savaşı’nın kıtlık günlerinde "Akseki Dokumacılar Kooperatifi” varmış.

“Ne yapsam ne etsem derken kamyon şoförü arkadaşlarımdan duyduğum bir isim aklıma geldi...”

“Her sene benden biraz daha küçük boyda kalan bu arkadaşıma sevgim saygıya dönüşmüştü...”

“Yaşlı bir karı koca taşınıyordu eve. Taşıyanlar da kamyonetle birlikte gidecek olan birkaç işçiydi...”

“Koskoca pazar yeri bir anda çil yavrusu gibi dağıldı. Aslan Amca’dan kaçan kaçanaydı!..”

“Müşterisi de belli kişiler olurdu. Kahvehane bir bakıma onun podyumu gibi bir yerdi...”

“O gün yüzbaşımıza teşekkür ederken Osmanlıya minnet borcumuzu da idrak etmiştik...”

​“Oysa biraz daha sabretsem olmaz mıydı? Yahut hep kibarlığı prensip edinsek ne olur?”

Arkadaşa “Namaz vaktinin girmesine zaten az bir zaman var. Gel namazını kılıp içeriye öyle girelim” dedim.

“1990 yılından beri, yani 30 yıldır 1 gün bile tatil yapmadım. İzin nedir bilmem...”

“Eşime, ana babama, dedeme fikrimi açtım. Sadece babam ‘sonuna dek arkandayım’ dedi."