Ünal Bolat

​“Gözüm karardı… Ayakta duramaz oldum… Kendimi kaldırıma bir külçe gibi bıraktım…”

​“Yurtta görevli Kemal abimiz, o gün birkaç mahzun genci iftara evine davet ediyor...”

“Celâl Bayar, önündeki kâğıda bir bakar ki, Menderes istifa dilekçesini vermiştir...”

​“Bunlar ‘doğumun geldi’ diyorlar ama ben kendimden eminim daha doğumum gelmedi...”

“Beyefendi biz doktoruz. Eşinizin durumunu incelemesek böyle rahat konuşur muyuz?..”

​“Dört başı mamur bir tahlil tetiktik ne varsa yapmaya başladılar. Saat de ilerliyordu...”

“Sen insanın elbisesi, kılık kıyafetine bakarak mı para olup olmadığına karar veriyorsun?”

“Allah kimsenin başına vermesin, yol boyu insanın aklına binbir türlü acı sürpriz geliyor...”

​“Delikanlı; iki günlük mesafedeki bir köyden buğday almak üzere gittiği yaşlı bir kimse ile görüşüyor...”

“Rahmetli annem birimizi önüne birimizi de arka terkisine bindirerek kısrağı çaya sürdü...”

“Vücudumuz buz keserken ayaklarımız iyice hissizleşti. Bağıra bağıra ağlamaya başladık.”

“Şimdi öküzle tarla sürme işi bittiği gibi orak da unutuldu tarihteki köşesine çekildi.”

​O gün sınıfta harflerin öğretildiği gündür. Babam o bir günde “E” harfini öğrenir.

"Hiç olmazsa oğlum kapısını açar da, annesini birkaç günlüğüne evinde misafir ederdi...”

​“Kapıdan kovdular bacadan girdim sonunda çok sevdiğim torunumun mürüvvetini görmek nasip oldu...”

​Rahmetli İbrahim Ağabey'in başlattığı, oğlu Yusuf Cevahir Bey'in devam ettirdiği gelenek...

​“Bilemedim ki o gün benim için de yeni bir gün olacakmış, o gün benim için de doğacakmış...”

“Herkesin odasına çekildiği gece yarılarında, hasta olanlar dertleriyle baş başa kalırdı...”

“Allah’ım, sevdiğin kulların hürmetine… O arabanın yolunu buradan geçir...”

“O para ve kâğıtların hiçbiri o anda beni ısıtmaktan daha fazla bir değer ifade etmiyordu...”