Ünal Bolat

​“Çılgınlıklar, çığırtkanlığa, hoşgörü teklifsizliğe büründü o gece Taksim Meydanı'nda...”

​“Yakın zamanlara kadar katran ve zift ayrı kap ve testilere doldurularak ova köylerine satışa sunulurdu...”

Önümüze ne gelirse kırıp düzleyip yaylada yakmak için eşeğe koymaya hazırlanıyorduk...

“İşe giderken telefonumu çantama koyarken bir de ne göreyim çantada 35 lira vardı...”

​“Düşünün, adam denize gidiyor yanıyor. Acısı bir türlü geçmiyor, günlerce devam ediyor...”

“Süt ve sumak karışımı bir madde, kurşunu vücuttan çıkarabiliyor enteresan değil mi?..”

“Hastalık, dert varsa çare de vardı. Bir gün sağ ökçemin altında derinden bir acı geliyor...”

​“Enişte hasta olan anne ve yaşlı babasının duasını almaya bakıyor gönüllerini hoş tutuyordu...”

“Siz katil değilsiniz. Aksine bir kahramansınız. Tesadüfen polise yardım etmiş oldunuz...”

“Ali daha ilk kelimesini söylerken ağlamaya başlamıştı. Ağlamayla karışık devam etti...”

​“Kapalı televizyonda hayal gibi gördüğüm aynı kız çocuğu, türbede Kur’ân- kerim okuyordu...”

Ablam benim soruma şaşırmış, "deli misin, ne televizyonu, kapalı baksana" demişti...

​“Yahu hiç mi oruç tutmadın be adam? Bugün de böyle olsun, ne yapalım yani!..”

​“Bizi geri bırakan hususlar: Az bilmek, çok uyumak, çok tatil. Lüks tüketim. İsraf. Haset...”

“Bu vesile ile okuyucularımızdan, İbrahim Amca'nın ruhuna Fatiha istirham ediyorum...”

“Ben bu barakada ölürsem uzun süre kimsenin haberi olmayabilir. Ama sen fark edersin!..”

"Yeşil gözleri ile üşümüş hâlimi seyrediyordu. Çaycıya 'koçuma bir çay daha ver benden' dedi...”

​“Parasını verip yeni bir bilet daha alayım. Yeter ki bu çocuk bu sebeple burada kalmasın...”

“Hanımefendi, biz hep birlikte uçağa binip gideceğiz de bu çocuk burada nasıl kalacak?!.”

​“İnşallah sırada 5. sınıfa geçen oğlum var. Nasip olursa onunla da geleceğim İstanbul’a...”