Vehbi Tülek

Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helâl değildir. Üç günden fazla bir kimseye dargın olduğu hâlde ölen kimse, Cehenneme gider.

Selmân-i Fârisî “radıyallahü anh” Müslümân olmadan önce birçok râhip ile sohbet etmiş, pek çok patriğin hizmetinde bulunmuştu. Ve bir gün...

“Allahü teâlâ benim ümmetime, Ramazân-ı şerîfte beş şey ihsân eder ki, bunları hiçbir peygambere vermemiştir..."

“Cenazeyi götürmede acele ediniz! Eğer sâlih bir kimse ise, onu hayra yaklaştırmış olursunuz. Eğer böyle değilse, (zâten işin sonu) kötüdür..."

"Her kim abdest aldıktan sonra, benim üzerime on kere salâtü selâm getirirse, Allahü teâlâ hazretleri, o kişinin hüznünü giderip mesrur eder, duasını kabul eder."

Kaynar şey yememeli, yemeği koklamamalı ve içine üflememelidir. Yolda yürürken yemek ve içmek mekruhtur. Başı açık yemek câizdir.

“Her insanın amelinin en üstünü, efendisi vardır. Benim amelimin en üstünü, Allahü teâlâyı anıp, hatırlamamdır...”

“Ey îmân edenler! Kazancınızın tayyib ve helâl olanından infakta bulunun (sadaka ve zekât verin).” (Bekâra 267)

Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde "Biz onların her birinden râzıyız. Onların her biri de, Allahü teâlâdan râzıdırlar" buyurarak Eshab-ı kiramın üstünlüğünü bildiriyor.

“Ey gaflet uykusuna dalmışlar! Artık uykudan uyanınız. Nerede o azgın, taşkın Firavunlar? Öyle ki, ovalara ve çöllere sığmayan orduları vardı..."

“Allahü teâlâ bir kuluna mal ve ilim verir, bu kul da harâmlardan kaçınır, akrabasını sevindirir; malından hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine gider.”

Beş vakit namaz ve kazâ namazları için ve Cuma namazında hatîbin karşısında, erkeklerin ezan okuması, sünnet-i müekkededir.

Kelime-i tevhîdi söyleyen kimseye, Hak teâlânın vereceği in'âm ve ihsânı Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. Kelime-i tevhîd söyleyince, Arş-ı âlâ titrer.

“Bir kimse, kızına dinini öğretse ve Allahü teâlânın kendisine verdiği nimetlerden kızına da verse o kızı kendisi ile Cehennem arasında perde olur.”

Allahü teâlâ Enbiyâ sûresi 107. âyetinde meâlen buyurdu ki: "Ey Resûlüm! Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik!"

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz Mekke’yi fethe çıkacaktı. "Yâ Rabbî! Biz Mekke'ye ulaşıncaya kadar Kureyşi gâfil eyle" diye duâ etti...

Dînimizde, îmândan sonra en kıymetli ibâdet namâzdır. Namâz dînin direğidir. Namâz ibâdetlerin en üstünüdür. İslâmın ikinci şartıdır.

Her asırda gelen insanların kâbiliyetlerinin farklı olmasından dolayı, dinleri de farklı oldu. Bu farklılık, dinlerin aslının bir din olmasına mâni değildir.

Gençlik çağında, insana musallat olan üç düşman, ona ibâdet yaptırmak istemez. Bunlar, şeytân, nefs ve kötü arkadaştır.

"Eshâbımı sevmekle, benim Peygamberlik hakkımı gözetiniz. Benim hakkımı böylece gözetenleri, Allahü teâlâ, her işlerinde korur ve yardım eder..."