İslâm âlimlerini kötüleyenler!..

A -
A +
"İslâm âlimine söven, kötüleyen kâfir olur, mürted olur. Fısk ve bid'at sebebi ile sevmemek, lâzım olur. Dünya işleri sebebi ile sevmemek, günah olur."
 
Ebü’l-Fadl Hılâtî hazretleri usûl ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. Irak’ta dünyaya geldi. Bağdad’da Şihâbüddîn Sühreverdî’den ilim öğrendi. Şafiî mezhebi fıkıh bilgilerinde ve usûl ilminde âlim oldu. Kâhire’ye gitti. Orada kadı tayin edildi. 675 (m. 1276) yılında Kâhire’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
İslâm âlimine söven, kötüleyen kâfir olur, mürted olur. Fısk ve bid'at sebebi ile sevmemek, lâzım olur. Dünya işleri sebebi ile sevmemek, günah olur. Sâlihleri sevmemek de, böyledir. Hadis-i şerifte, (Üç şey îmanın lezzetini arttırır: Allahü teâlâyı ve Resûlünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen Müslümanı Allah rızası için sevmek, Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemek) ve (İbâdetlerin en kıymetlisi, hubb-i fillah ve buğd-i fillahdır) buyuruldu.
İbâdeti çok olan mümini, az olandan daha çok sevmek lâzımdır. İsyânı daha çok olan, küfrü ve fuhşu yayan kâfirleri daha çok sevmemek lâzımdır. Allah için düşmanlık edilmesi lâzım gelenlerin başında, insanın kendi nefsi gelir. Sevmek demek, onların yolunda bulunmak demektir. Îmanın alâmeti de, (hubb-i fillah ve buğd-i fillah)dır. Bir hadis-i şerifte, (Allahü teâlânın bazı kulları vardır. Bunlar, Peygamber değildir. Peygamberler ve şehitler, kıyâmet günü bunlara imrenirler. Bunlar, birbirini tanımayan, uzak yerlerde yaşayan, Allah için birbirini seven müminlerdir) ve (İnsân, dünyada kimi seviyorsa, âhırette onun yanında olacaktır) buyuruldu. Onun yolunda bulunmazsa, sevgisi sahih olmaz.
İnsan, dînine ve emânetine güvendiği sâlih kimselerle arkadaşlık etmelidir. Yahudiler ve Nasrânîler, Peygamberlerini sevdiklerini söylüyorlar. Fakat, onların yolunda olmadıkları için, hahamların, papazların uydurdukları yanlış yolda oldukları için, âhirette Peygamberlerinin yanında olmayacaklardır. Hattâ, Cehenneme gideceklerdir. Yüksek ruhlar, sevdikleri ruhları yukarı çekerler. Alçak ruhlar da, aşağı çeker. İnsan, öldükten sonra, ruhunun nereye gideceğini, dünyada sevdiklerinin hâlinden anlamalıdır. İnsan, başkasını tabîat îcâbı veya akıl îcâbı veya kendisine yaptığı iyilikler îcâbı veya Allahü teâlânın rızası için sever. Dünyada sevişen kimselerin ruhları birbirlerini cezbettiği gibi, kıyâmette de birbirlerini cezbederler.
Enes bin Mâlik diyor ki: Müslümanları yukarıdaki hadis-i şerif sevindirdiği kadar, hiçbir şey sevindirmemiştir.