Vehbi Tülek

Bir gün, hocasının hocası büyük velî Alâeddîn Sâbir hazretlerinin kabrini ziyâret ve üzerine türbe yaptırmak için Kalyar'a gider...

"Allahü teâlânın adını dile getirip, O'nu övmeden mübârek bir işe başlayan kimse, cılız bir kuş gibi uçmaya güç yetiremez..."

Buyurdu ki: "Çok şaka yapmaktan sakınmalıdır. Çünkü kişinin heybet ve vekarını kırar. Çok şakanın sonu pişmanlıktır."

"Kıyâmetin yok edici sûrundan sonra, ikinci bir sûr üflenir, bu sese bütün beşeriyet tâbi olur. Bu emir ile kalkıp hazır olurlar."

Birçok fazîletin kendisinde toplandığı Deştûtî hazretleri, devlet adamları ve sultanlar arasında da îtibâr sâhibiydi...

"Ahlâkı iyi olan kimsenin, işleri kolay olur. Sözünü güzel yapan kimse, heybetli olur. Allahü teâlâdan korkan kimse, kazanır."

"İslamiyet, her yere mutlaka ulaşacaktır. Allahü teâlâ, bu dînin şerefle veya zorla girmediği hiçbir şehir ve köy bırakmayacaktır!"

"Mürşid-i kâmil talebesinin her türlü hastalığını tedâvi eder. Yalnız ihlâs ve muhabbet eksikliği ile bid'atlerin sebeb olduğu hastalıklar hâriç."

Hadîs-i kudsîde buyuruldu ki: "Lâ ilâhe illallah kal'amdır. Bunu okuyan, kal'ama girmiş olur. Kal'ama giren de, azâbımdan kurtulur."

"Resûlullah efendimiz, hastaları ziyâret eder, fakir ve yoksulları sever, onlarla birlikte oturur, cenâzelerinde bulunurdu..."

"Bir arazinin haksız olarak bir karışını alan kimseyi, Allahü teâlâ o arazi boynuna takılmış olarak yedi kat yerin dibine batırır."

Birkaç sevdiği ile birlikte deniz yoluyla Yemen'e gidiyorlardı. Fırtına çıktı ve deniz kabardı. Gemi nerede ise batıyordu ki!..

Adamın biri, malını gömerek bir yere saklamıştı. Sonra gömdüğü yeri unuttu. İmâm-ı a'zama gelip hâlini arz etti...

Resûlullah efendimiz, Mekke'yi fethe çıkacaktı. "Yâ Rabbî! Biz Mekke'ye ulaşıncaya kadar Kureyş'i gâfil eyle" diye duâ etti...

Başkâtib Mehmed Ali Efendi'nin hanımı doğum yapacaktı. Şeyh Abdülhamîd Nûbânî ona; "Senin bir oğlun olacak" dedi...

Buyurdu ki: "Mü'minler, Allahü teâlânın takdîri ile bir araya gelirler. Birbirlerinden manevî yönden istifâde ederler."

Buyurdu ki: "Namaz, İslâmın beş şartından, dînin beş esasından ikincisidir. Bütün ibâdetleri kendisinde toplamıştır."

"Mirac, Peygamber Efendimizin, Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir..."

"Âhiret yolculuğunun çok yakın olduğunu, hatırınızdan aslâ çıkarmayınız. Âhiret hazırlığını elden kaçırmaktan çok sakınınız!"

Buyurdu ki: "Bin dost, bir kişi için fazla değildir. Fakat bir kimsenin bir düşmanı olsa, o, onun için çok fazladır."