Ne için geldik, ne için yaşıyoruz?

A -
A +
 
Dünyanın yaklaşık 13,7 milyar yıl önce Bing Bang (Büyük Patlama) adı verilen bir olayla meydana geldiği, bilim çevrelerince geniş ölçüde kabul görmüştür. İlk defa 1920’lerde Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi Georges Lemaitre tarafından ortaya atılan bu teoriye göre: Evren hâlâ  genişlemeye devam etmekte, galaksiler sürekli olarak birbirinden uzaklaşmaktadır...
Bir canlı türü olan insan ise yaratılmış olan bütün canlılarda en gelişmiş olan eşrefi mahlûkattır.
İnsanın ilk insandan günümüz medeniyetine gelene kadar yaşadığı evreler değişik kaynaklarda değişik örneklerle anlatılırsa da insan şehirleşmeyle birlikte mülkiyeti de keşfetmiş oldu.
Daha sonra her yere hâkim olma düşüncesi girdi aklına. Bir karış fazla toprak için bir damla kanı mubah kıldı, olabilir gördü. Daha çok ürün elde ettikçe daha çok hırslandı. Devletler kuruldu ve yıkıldı. Bir devlet, diğer devletin toprağına göz dikti. El koymak, sahiplenmek istedikçe savaşlar meydana geldi. Savaştı ve kazandı. Daha çok, daha geniş işledi toprağı insanoğlu ama gene de doymadı. Daha fazla ürün elde etmeye başladı.
Bir zaman sonra para denilen illeti keşfetti. Toprağı daha çok ekti, daha çok ürün elde etti. Aşırı para kazanma hırsı bürümüştü insan benliğini. Bunun için daha fazla toprağa sahip olmaya başladı. Topraklarını genişletti, evlerini büyüttü, köyler gittikçe kentleşiyordu. Dünya hızlı bir şekilde gelişiyordu. Ama insanlar gittikçe fıtrattan uzaklaşıyordu. Büyük devasa mega kentler inşa etti insanoğlu. Hâlbuki unutmuştu yaratılışını ve nereden gelip nereye gideceği gerçeğini…
Zaman geçtikçe özünü unuttu insanoğlu. Para kazanmayı, zengin olmayı her şeyden üstün tuttu. Zaman ilerledikçe camideki cemaat sayısı azalmaya ve diz çöküp önünde oturduğu rahleler kaybolmaya başladı...
Evlerde Mushafların üstü, üflediğinde gitmeyecek şekilde toz tutmaya başladı. Ama bunların hiçbirini fark etmedi insan. Gözlerini sadece para kazanma, daha çok para kazanma hırsı bürümüştü. Topraktan gelen insan, topraktan elde ettiği ürünün getirdiği paraya tapmaya başladı!..
           Furkan Dilekçi
 
 
 
ŞİİR
 
 
          Riyakâr
 
Bak şu gelen vefasızda
Biraz olsun vicdan var mı?
Elinde imkân olsa da,
Bir hayrını gören var mı?
 
Görünüşte, kâmil insan,
Hep sözleri din ve iman,
Borçtan alacaklı çıkan,
Bunda izan insaf var mı?
 
İşi gücü yalan dolan,
Senin haklı sözün var mı?
Dünya zevkine aldanan,
Ölümden haberin var mı?
 
Allah’ın yüce kulları,
İbadet ve duaları,
Mevlâ’dan hep umdukları
Af dilemek, başka var mı?
 
Kötülük hep doldu taştı,
Bundan hayır uman var mı?
Helal haram hep karıştı,
El hak, hakka uyan var mı?
 
                 Yaşar Özen
 
 
UNUTULMAZ İSİMLER
 
ERZURUMLU İSMAİL HAKKI HAZRETLERİ: Anadolu'da yaşayan evliyanın ve âlimlerin büyüklerinden... Babası Osman Efendi de velî bir zattı.
İbrahim Hakkı 1703 (H.1115) senesinde bir bahar günü, Hasankale kasabasında doğdu. Bin yüz kırk senesine kadar ilim öğrenmek için çalıştı. Arif olup dünyayı unutarak, Allahü teâlânın aşkıyla yanıp kavruldu. İşini, gücünü, malını, mülkünü her şeyini bırakarak cenâb-ı Hakka yöneldi. Babasından, tefsîr, hadîs, fıkıh gibi zâhirî ilimleri öğrendi.
Babasının arkadaşı Molla Muhammed Sıhrânî hazretlerinden de, astronomi, matematik gibi zamanın fen ilimlerini tahsil etti. Allahü teâlânın zatında ve sıfatlarında marifet sâhibi olmak, hasta kalbine şifa bulmak için de İsmail Fakîrullah hazretlerinin sohbeti ve hizmetiyle şereflendi.
Hasankale'de evlendi, sonra İstanbul'a gitti. Mahmut Han ile görüştü ve saray kütüphanesinde çalışmalar yaptı. Bir sene sonra talebe yetiştirmek için Abdurrahmân Gâzi Zâviyesine tâyin edilerek Erzurum'a geldi. 1781 (H.1195) tarihinde bir perşembe günü vefât etti. Marifetname isimli eseri meşhur olup 25 kadar eseri vardır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.