İnsanoğlunu tanımak -2-

A -
A +
  İnsanı tanımak, insanı tanıyanları tanıyabilmek insana aslında bir altın anahtar olur…  Eğer bu anahtarı bulabilirseniz kendinizin bir türlü ulaşamadığınız iç dünyanıza da ulaşacaksınız. Çözemeyeceğinizi sandığınız nice düğümler çözümlenecek… Nice karanlıkta kalmış dehlizler aydınlanacak… Kendi bilinmez duygu atmosferinizde, merak edip de boğulma korkusuyla içine dalamadığınız fizik ötesi duygu ve düşünce okyanuslarınıza kulaç atacak serinleyecek ve hatta kendinizi keşfetmenin zevkini tadacaksınız… Bu anahtarla sevdikleriniz başta olmak üzere karşınızdaki nicelerinin gönlünü ve ruhunu fethedeceksiniz. Bu anahtarla sevecek sevileceksiniz… Size daha güzel bir müjde vereyim mi?  En güzeli de bu anahtara bir kez sahip oldunuz mu bir daha asla kaybetmeyeceksiniz… Yani insanın yaşadığı ortamda maddi manevi, ekonomik, sosyal ve kültürel, inanç ve teknolojik açılara da bakmak gerektiği düşüncesindeyiz. İnsan, önce kendi yaşadığı çevrenin hal ve şartlarını bilmelidir ki atacağı adımları daha şuurlu daha bilinçli ve dikkatli atabilsin… İnsana önce şartları anlatacaksın… Sonrasını insan kendisi belirler… İnsana yapılacak en büyük engel ona içinde bulunduğu durumu net olarak anlatamamaktır. Nerede olduğunu hangi noktada bulunduğunu ve şartlarının ne olduğunu bilmemesidir. Hayatta başarısızlığın en önemli sebebi, içinde bulunduğu durumu ve konumu gerçek anlamda belirleyememektir. Gerçek değil hayali yaşamaktır. Kanmak veya kandırılmaktır… Yoksa… İnsan mükemmel bir beyin yapısına sahip mükemmel ötesi bir makinedir. İnsanda his vardır. Duygu vardır. Karar vermek vardır. Kabul etmek veya reddetmek vardır. İnsanı olumlu veya olumsuz etkileyen çok önemli faktörler vardır… Örneğin; insanı tarih etkilemektedir… İnsanı ideolojiler etkilemektedir… Dinler etkilemektedir. İnsan, ailesinden etkilenmektedir. Yaşadığı çevreden, yaşadığı teknolojiden, yaşadığı çağdan… İnsan kendi kendine yaşadığını zannettiği dünyada kendi kendine yaşayamaz. Yaşamamıştır zaten… İnsan farkında olsa da olmasa da başka insanlar olaylar vb. tarafından da etkilenmektedir.            Elif Azra Türkmen  
ŞİİR         Yoksulluk hırkası   Yoksulluk hırkası sırtımda benim Bir garip anadan doğdum doğalı Kıt yazmış yazımı rızkı verenim Üç karış kundağa sığdım sığalı   Garibim garipten şeçildi yârim Mahsun yavrularım yürekte nârım Helâle talibim, harama körüm Sabırla nefsimi boğdum boğalı   Kiminin meyveli bahçesi bağı Türlü nimet dolu eli kucağı Hanemde gülümün tütmez ocağı Dertleri başına yığdım yığalı   Ne bahtıma küskün ne de dargınım Baş üstüne Haktan gelse dar günüm İcazî şükürle geçer her günüm Secdeye eğilip yağdım yağalı              İcazî-Osman Ercan
        UNUTULMAZ İSİMLER   ALVARLI MUHAMMED LÜTFİ EFENDİ: Erzurum’da yetişen din adamlarındandır. İsmi, Muhammed Lütfi olup, babası Hoca Hüseyin Efendidir. Alvar İmamı veya Efe Hazretleri diye meşhur olmuştur. 1868 (H.1285) senesinde Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesinin Kındığı köyünde doğdu. 1956 (H.1375) senesinde Erzurum’da vefat etti. Rusların Erzurum ve çevresini işgale başlamaları üzerine Şubat 1916’da babasıyla birlikte Erzurum’a geldi. Rus istilası süresince Tercan’ın Yavi köyünde imamlık yaptı. Rusların çekilmeye başlamaları ve Ermenilerin katliama girişmeleri üzerine Yavi ve komşu köylerden topladığı altmış kişilik bir kuvvetle Ermenilere karşı koydu. Halk arasında “Alvar İmamı” ve “Efe hazretleri” unvanlarıyla tanındı. Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler yazan Alvarlı Muhammed Lütfi Efendinin şiirleri ölümünden sonra oğlu Seyfeddin Mazlumoğlu tarafından derlenerek Hulasatü’l-Hakayık adıyla neşredilmiştir. Bu divanda çeşitli nazım şekilleriyle söylenen yedi yüzü aşkın şiir vardır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.