Batı düşerken… -1-

A -
A +
"Yeni Dünya", "özgürlük" sloganları ve "barış" katliamlarıyla akılları uyutmaya ve mazlumları susturmaya devam ediyor…
Ne olursa olsun; sloganlar cahillerin, katliamlarsa canilerin ideolojisi olarak kalıyor. Sanatı ve sinemayı sanayileştirerek kanlı ihtilallerini perdenin ardında gizlemek için kullanan; olmayan bir medeniyeti sinemanın ışıltılı ve renkli animasyonlarına teslim ederek sahte destanlar kurgulayan "beyaz" vampirler, bulutları ağlatan kahredici bombalarla Orta Doğu'yu kızıla boyuyor… Fırat ve Dicle bir zamanların Volga'sı gibi kızıla çalıyor. Tek hayali ve gayesi birazcık tebessüm olan sekiz yaşındaki karanlık suların boğduğu sefil bir kız, pek nasılsa, terörist ilan edilip Dicle'nin kızıl uykusuna sürüklenebiliyor.
Bu can alıcı müphemiyet (belirsizlik) sarsıntısında, nasıl oluyorsa, isyan tetikçileri "filozof", ölüm saçan vandallar "lider" olabiliyor… Afganistan’da kan gövdeyi götürürken yıllarca işgalci devletlerle mücadele edenler üzerine mercek tutulurken, yıllarca orada burada parayla insan öldürme hakkına sahip olanlar ülkelerine medeni olarak dönebiliyor.
Elinde sopası, bedbaht yüreği, duygusuz ve ufuksuz bedeni ve küstah bencilliğiyle kurulduğu kısacık tarihten bu yana yüz otuzdan fazla devlete savaş açan ve medeniyetleri silahla gasbederek dünyanın jandarmalığına soyunan güç aba altından sopa göstermeye devam ediyor ve umut tüccarlığından usanmıyor.
Meksika Körfezi'nde devasa ummanı metelik ve kaymak kavgası uğruna yakan ve üstüne hâkim ciddiyetiyle -ateşle delinen denize- su püskürtenlerin elinde kimsesizler çarşısının sahipsiz vitrinlerine terk edilen insanlık, cellatların pervasız dudaklarında çiğnenmeye devam ediyor. Ve mütemadiyen kızıla dönen ufuk, bilinen faili devamlı arıyor ama bir türlü bulamıyor. Failse cürümlerini işleyecek meşruiyet zeminini her nasılsa tesis edebiliyor.
Esaret pençesinde, ufalıyor yeryüzü;
Ufuk kızıla döndü, faili arıyorum!
           Cüneyt Akçatepe
 
 
ŞİİR
 
 
           Geçmiş zaman şairine
 
Eşinseydin çöplükte, yeseydin her herzeyi,
Sürmeseydin dilini pak mukaddesatıma!
Tapındığın şarabın yanındaki mezeyi,
Miras bırakmasaydın evlât ü esbâtıma! (torunlarıma)
 
Kime kur’du kalemin, küflü zaman şairi?
Küfürlü lisanda mı görmüştün selâmeti?
Bir kenara koyarsak kur, kubur vesâiri,
Getirilen şu misal kıyamet alâmeti:
 
Öyle zaman gelir ki o zamanın insanı,
Davul önünde oynar, kürsü dibinde ağlar!
Câmide cem olunca Kur’ân okur lisanı,
Meyleder meyhaneye şarap su gibi akar!
 
Yine de bilirlermiş her işin “öz” yerini,
Senin de ceddin cedden bilirdi bunu; yâd et!
Hangi sabun temizler kaleminin kirini?
Câmi içinde işret, meyhanede ibâdet!
 
Coştukça duyguların sığmamışsın kabına,
Kabarmış, yayılmışsın en olmadık yerlere!
Gâh iman, gâhi küfür derç edip hitabına,
Acımayıp kıymışsın bilumum değerlere!
 
Ey sabık şair seni yine defterden silmem,
Karışıkmış zamanın, hüsnü zan ediyorum...
Son anda lisanından hangisi aktı bilmem,
Sizi size koymayan devri tan ediyorum!
 
                                Fatma Macit
 
 
 
UNUTULMAZ İSİMLER
 
 
MOLLA GÜRÂNÎ: Osmanlı Devleti'nin dördüncü şeyhülislâmı ve Fâtih Sultan Mehmed Han'ın hocalarından. İsmi, Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî olup, lakabı Şerefeddîn ve Şihâbeddîn’dir. 1410 (H.813) yılında Sûriye’nin Gürân kasabasına bağlı bir köyde doğdu. Doğduğu yere nispetle Gürânî denildi. 1488 (H. 893) yılında İstanbul’da vefât etti. Kabr-i şerîfi Aksaray-Topkapı arasındaki kendi yaptırdığı câminin önündedir. Fâtih Sultan Mehmed Han'ın yetişmesinde, Molla Gürânî’nin büyük emeği geçti. Bu bakımdan Fâtih, şehzâdeliğinden beri hocasını çok sever, saygı ve hürmette kusur etmezdi. Müderrislikten resmen ayrıldıktan sonra da ilim öğretmeye devam etti. Pekçok âlim yetiştirdi. Günlerini ders vermek, kitap yazmak ve ibâdetle geçirirdi. Çok hayır ve hasenâtta bulundu. Vakıf olarak; dört câmi, bir dârülhadîs medresesiyle bir hamam ve binalar yaptırmıştır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.