Gözünü para bürüyenler insanları istismar ediyor

Gözünü para bürüyenler insanları istismar ediyor

YAŞAM Haberleri

Latin harfleri ile mushaf yaz ve üstüne Osmanlı Hat sanatının önde gelenlerinden Hafız Osman'ın imzasını at. Bu pervasızlık hangi ülkede yapılabilir acaba?

Kültür sanat muhabirlerinin habersiz kaldıkça uğradıkları adresler olur, kısa bir ziyarette bulunursunuz, bir mevzu çıkar mutlaka. Bunlardan biri Sahaflar Derneği Başkanı Adil Sarmusak'tır. Babacan tavırlı bir esnaf, size vakit ayırır mutlaka, çayınızı çorbanızı söyler ayrıca.
Bire bir haber konusu bulmasa bile hatıralara girer çıkar, Ali Emiri Efendi, İbn-ül Emin ya da İsmail Sahib gibi bilgelerden bahis açar. Ki duyulmadık şeylerdir bunlar.
İtiraf etmek gerekirse çok istifade ettim, ne zaman habere darlansam uğrardım, ufuk açardı bana.
Geçen o aradı: "İrfan'ım gelebilir misin?"
-Tabii gelirim, emrin olur Adil Amca.
Kırk yılın başı işi düştü galiba, keşke bir hayrımız dokunacak olsa.
Gittim baktım sıkkın, o güler yüzlü adamcağızın yüzü gölgelenmiş, hiddetini gizliyor ama sesi titriyor açıkça.
Bak İrfan çok düşündüm, bu haberi yapmamız lazım. Bilirsin benim kimseyle kavgam olmaz lakin buna da varsın olsun diyemem, vebali var zira.
-Dinliyorum Adil Amca.
-Biliyorsun Kur'an-ı kerim Cibril-i emin vasıtasıyla âyet âyet Peygamber Efendimize (Sallallahü aleyhi ve sellem) indirildi. Âyet-i kerimeler vahiy katipleri tarafından yazıldı ve Server-i âlemin emir buyurdukları sure-i celilelere konuldular.
İncil ve Tevrat kayboldu çünkü hafızları yoktu. Bugün elimizde hiç Mushaf-ı şerif kalmasa bile hatasız yazabilecek milyonlarca hafız var. Ne kadar şükretsek az, Elhamdülillah.
Eskiden hattatların yazdığı bir sahife Mushafları İnceleme Kurulunun tetkikinden geçerdi mutlaka. Tasdik edilmeyen Kur'an-ı kerimi yayınlamak büyük suçtu, ağır müeyyideleri vardı, hem hapis, hem para…
12 Eylülden sonra Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç daha şümullü bir teşkilat kanunu için kolları sıvadı, meclis taslağı kabul etti ancak Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün vetosuna uğradı. Kanun ikinci defa önüne gelince Korutürk imzalamak zorunda kaldı. Lâkin geçirmemekte kararlıydı, tuttu Anayasa Mahkemesi'ne yolladı. Anayasa Mahkemesi de kanunu kökünden iptal etti. Düşünebiliyor musunuz koca Diyanet kanunsuz kaldı.
Eskiden bu camiada çalışanlar 'hademe-i hayrat' (hayra hizmet edenler) diye anılırlardı. Bir imam hatip, bir müezzin, bir vaiz temsil ettikleri makamla mütenasip yaşamalıydılar. Şimdi camide vazifesi biten "görevli" meyhaneye de gitse suçlayamazsın. Diğer devlet memurları ile aynı kefede değerlendiriliyor zira. Halbuki hademe-i hayrat liyakat ehli olmalıydı, cübbesinin sarığının hakkı vardı.
BİLGİSAYARLA MÜMKÜN MÜ?
Geçtiğimiz yıllarda müftüler, nbsp;hattatlar ve akademisyenlerle bir toplantı yapıldı. "Bilgisayar ile Kur'an-ı kerim yazılabilir mi?" sorusuna cevap arandı. Şu an kullanılan fondları Hollandalı bir müsteşrik hazırlamış, gazete mecmua basabiliyorsunuz da hatasız Kur'an-ı kerim dizilemiyor. Evet program geliştirilebilir ama henüz öyle bir çalışma yapılmadı. Neticede karar çıktı: "Şimdilik kaydıyla olmaz."
Buna rağmen bilgisayar başına oturan mushaf diziyor. Pervasızca basıyor ve satıyorlar. Mushafları İnceleme Kurulu sadece seyrediyor. Salahiyeti yok ki. Ne yapabilir başka?
Bazı gözünü para bürümüş yayıncılar ise bilhassa hanım kardeşlerimizi sömürüyor, zavallıların inançlarını suiistimal ediyorlar. nbsp;
Şuna bakar mısın? "Elmalılı Hamdi Yazır bilgisayar hatlı, beş renkli, kelime anlamlı Kur'an-ı kerim meali." nbsp;Şimdi size soruyorum Elmalılı Hamdi ne zaman bilgisayarla Kur'an-ı kerim yazdı? Ne zaman böyle rengârenk kelime anlamlı bir meal hazırladı? Hem satır altlarına sıkıştırılan kırık dökük lügat manaları ile murad-ı ilahiyi anlamak kolay mı?
Peki neden Elmalılı Hamdi Yazır? Çünkü 1935 yılında Atatürk'ün talimatıyla "Hak Dini Kur'an Dili" diye on ciltlik bir çalışma yaptı. Devlet arkasında durdu, kitabı şöhret buldu. Lakin ne böyle renkli mealler, ne de Latince Kur'an-ı kerim yazmadı.
Yok Elmalılı Hamdi Yazır Kırkbir Yasin… Yok Elmalılı Hamdi Esma-ül Hüsna…
Eshab-ı Bedr, Kenz-ül Arş gibi meşhur dualara da Elmalılı'nın imzasını atıyor, isminden ününden istifade ediyor para kazanıyorlar.
Eskiden mevlitlerde şeker verilir, gül suyu tutulurdu, şimdi kadınlar kırk elli tane Türkçe Yasin-i şerif alıyor dağıtıyor. Efendim rahmetli babamızın aziz ruhuna… nbsp;

nbsp;Gözünü para bürüyenler insanları istismar ediyor
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI:
Kur'an, Arap harflerinden başka harfle yazılamaz...
16 Ocak 2013 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığına bir mektup yolladım "Kur'an-ı kerimi dünyadaki herhangi bir harfle nbsp;hatasız nbsp;yazmak mümkün müdür?" İşte gelen cevap: nbsp;
Kur'anı kerimin orijinal yazılması ve kelimelerin doğru okunabilmesi nbsp;ve manalarının bozulmaması için Arap harfleri ile okumak zaruridir. Dünyada kullanılan mevcud nbsp;alfabelerdeki harfler Kur'an-ı kerimin vahiy edildiği dildeki harfleri tam olarak karşılayamaz. nbsp;Bu sebeple Arap harfleri dışında başka bir alfabe ile Kur'an kelimelerinin doğru telaffuzu mümkün olmadığı için başka harflerle yazmak caiz değildir… nbsp;
İmza: Din İşleri Yüksek Kurulu adına Zeki Sayar
Zaten bu hususta ne Osmanlı uleması, ne de Hasan Basri Çantay ve Ömer Nasuhi Bilmen gibi Diyanet reisleri taviz vermediler asla. Gelgelelim yanlış öyle bir yer etti ki, hanımlara "Hafız Osman ya da Elmalılı Hamdi Yazır Latince Yasin-i şerif nbsp;yazmadı" dediğiniz zaman tepki gösteriyorlar. Yetmedi.
Bakın şu kitapta fallar, büyüler, tılsımlar… Adamı karısından ayırma yolları filan. İmzaya bakıyorsunuz. "İmam-ı Gazali!" Halbuki büyü, şirkten sonra en büyük günah. Utanmadan sıkılmadan İmam-ı Gazali gibi bir âlimin adını kullanıyorlar. Ne büyük yanlış, para neler yaptırıyor insana! Bir de şu var, İmam-ı Gazali hazretlerinin ömrü felsefecilerle mücadeleyle geçti ama mübareği filozof gibi tanıtıyorlar piyasada.
Sesli yayınlar ise ayrı bir vahamet. İlahilerin oyun havasından farkı yok, def, dümbelek, zil, zurna, ut, kanun gırla gidiyor. Anadolu'da hatırlı birine selam yollarken bile ayağa kalkar düğme ilikleriz, yüzü suyu hürmetine âlemlerin yaratıldığı servere salat ve selâm yollarken laubali laubali ritim tutuyor, saygı ile eğlenceyi birbirine karıştırıyorlar. Eğer Ruz-i mahşerde Cenab-ı Hakk "Ey Adil kulum! Dinim için ne yaptın?" diye sorarsa "Elimden bu geldi" diyeceğim. Bir gazeteci olarak sen de tercüman olmalısın bana. Dilerim makam sahipleri de sesimizi duyar, icabına bakarlar. Biz vazifemizi yaptık. Vebal onlarda...
nbsp;Gözünü para bürüyenler insanları istismar ediyor
Sahaflar Derneği Başkanı Adil Sarmusak

HER SAYFA TETKİKTEN GEÇERDİ
Kur'an-ı kerim hüsn-ü hat ile yazılır ve fem-i muhsin ile okunur. Eskiden bir hattat bir günde bir sahife yazabilirdi ancak. Ola ki dikkati dağılabilir, gözden kaçar diye... Ve o bir sahife Mushafları İnceleme Kurulunun tetkikinden geçerdi mutlaka.
nbsp;Gözünü para bürüyenler insanları istismar ediyor
'HI' İLE "YARATAN", 'HE' İLE "HELAK EDEN"
Arap harfleri dışında başka bir harf ile Kur'an-ı kerimin lafzını yazmak mümkün değil. Şimdi Hafız Osman adı kullanılarak yazılan Lâtin harfli mushafı açıyorum. Kuleuzu (ki "k" kaf "u" ayın "z" peltek olmalı) suresinde "halak" lafzı Türkçe "he" ile yazılmış. Halbuki bunu "hı" ile okumamız nbsp;lazım. "Yaratan" manasında. Eğer "ha" ile okursan tıraş eden olur, "he" ile okursan helak eden. Bakın mana nereden nereye gitti. Bir nokta deyip geçmeyin "dış işleri", "diş işleri" olur bir anda.

BUNA DİN SÖMÜRÜSÜ DERLER!
350 yıl evvel yaşamış Hafız Osman gibi ünlü bir hattatın Lâtin hurufatı ile ne işi olabilir? Bu kadar din sömürüsü, duygu sömürüsü görülmüş değil. Basın özgürlüğü deyip çıkıyor, insanların hem parasını alıyor, hem günaha sokuyorlar.

İrfan Özfatura / TÜRKİYE GAZETESİ
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...