07.11.2003 - 01:00 | Son Güncelleme: 07.11.2003 - 01:00
İzzetbegoviçin inanç dünyası
İki haftadır Aliya İzzetbegoviç için yazılanları görünce, Kör ölünce badem gözlü olur ata sözünün ne kadar doğru, isabetli olduğuna bir kere daha şahit oldum.
İki haftadır Aliya İzzetbegoviç için yazılanları görünce, Kör ölünce badem gözlü olur ata sözünün ne kadar doğru, isabetli olduğuna bir kere daha şahit oldum. Ayrıca Ehli sünnetin ne kadar garip kaldığını gördüm. Herkes Begoviçi övme yarışına girdi. Reformistlerin, yenilikçilerin övmelerini anlıyorum. Tabii ki kendi görüşlerinde, düşüncelerinde olan Begoviçi övecekler. İşin garibi dinde reforma karşı olan kimseler de bu yarışa katıldı. Bu adam kimdi, neler yaptı, neler yapmak istedi? Sorularının cevabı araştırılmadan yazıldı, çizildi...
Haydi size göre bazı övülecek tarafları vardı diyelim; Ancak.. kelimesi ile başlayıp, Begoviçin, reformist fikirlerine, dinin akla, zamana göre yorumlanması düşüncelerine katılmıyorum, denilemez miydi? Önce, Merd-i kipti... deyimini hatırlatarak hayranları Aliya İzzetbegoviç için ne demişler ona bir bakalım:
Begoviç, Muhammed İkbal hayranıydı. Pakistan İslam Cumhuriyetinin kurulması genç Begoviçi çok heyecanlandırmıştı; bu önemli hadiseden sonra Mevdudinin kitaplarıyla tanışmış, ondan çok etkilenmişti. Begoviçi derinden etkileyen bir başka isim Muhammed Hamidullahtır.
Begoviç, yukarıda ismi geçen, çok etkilendiği reformcular gibi kendi aklına göre bir İslamı savunuyordu. Bunun için İslamın zamanımıza göre yeniden yorumlanması, reforma tabi tutulmasında örnek alınacak kitaplar, şahsiyetler arasında Begoviçin kitapları da bulunuyor. Yandaşlarının bununla ilgili tespitleri:
Aliya İzzetbegoviçin Doğu-Batı Arasında İslam adlı eseri, Muhammed İkbalin İslam Düşüncesinin Yeniden İnşaası, Mevdudinin, Ali Şeriatinin bütün eserleri bu bağlamda anılabilir.
İzzetbegoviç, Doğu ile Batı Arasındaki İslam isimli kitabında, kendine mahsus düşünceler ortaya atan ve İslam düşüncesini çağdaş döneme taşıyan bir feylesoftur. Örneğin, İslam ile demokrasinin bağdaşabilirliğinin en önemli ip uçları o kitapta mevcuttur. İslam pratiği ile Anglo-Sakson düşünce kalıbı arasındaki çarpıcı benzerlikler, sadece o kitapta ortaya konmuştur.
İzzetbegoviçin İslam düşüncesine katkısı ile Prof. Fazlurrahmanın düşünceleri arasında önemli yakınlıklar bulunuyor. Pakistanlı Muhammed İkbal Doğu İslamının, İzzetbegoviç Batı İslamının simgesidir
Begoviç, Batı ile Doğu dünyalarının kesişme çizgisinde yaşayan ve her ikisine de aidiyet hisseden, Müslüman bir entelektüeldi, filozoftu... Doğu ile Batı Arasında İslam onun temel konusuydu. Eserlerinde Kuran-ı kerim, İncil ve Tevrattan ayetler, Aristo, İbn Rüşd, Milton, Marcel Proust ve totalitarizmin büyük eleştirmeni George Orwelle kadar çok zengin kaynaklar görürsünüz.
Bozacının şahidi şıracıdır, derler ya. Bütün bu övgülerden sonra, Begoviçin nasıl biri olduğu anlaşıldı herhalde. Burada dikkatinizi bir hususa çekmek istiyorum. Begoviçin hayranlık duyduğu, rehber edindiği Fazlulrahman, Muhammed İkbal, Mevdudi, Hamidullah gibi kimseler; Batının yetiştirdiği dolayısıyla, Batılı gibi düşünen, İslama müsteşrik gözü ile bakan, Batının yönlendirdiği dolayısıyla onların menfaatleri doğrultusunda çalışan reformcu kimselerdir. Begoviç de bu ekiptendi.
Batı, bu tür adamları önce meşhur eder, kahramanlaştırır. Sonra da sinsi emellerine ulaşmada bunları vasıta yapar. Maksatları, İslamda yenilik, Modernlik adı altında dini bozmak ve siyasi amaçlarına bunları alet etmek. Ayrıca, Bosna-Hersekte 250 bin Müslüman katledildi. Şimdi Müslümanlar Bosnada öncekinden daha iyi bir durumda mıdırlar? Ne gezer. Hem 250 bin kişi gitti, hem de önceki ağırlığı kalmadı. O zaman bu nasıl, kahramanlık, nasıl Bilge Krallık!
Yarın da, Begoviç ve ekolünün inanç ve düşünce yapılarına değinmek istiyorum.