Operasyon böyle geldi

Türkiye’nin en eski gazetesi. Geçmişi 7 Mayıs 1924’e kadar dayanıyor. Cumhuriyet, ismi ile müsemma. Bu yüzden daima rejimin gazetesi oldu. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Hitlerciydi. Daha sonra komünizmin beşiği hâline geldi. 12 Eylül ve 28 Şubat döneminde adeta darbecilerin sesi oldu.
AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte patlak veren bütün kirli hadiselerin göbeğinde yer aldı. Mesela, “Genç subaylar tedirgin” manşetiyle darbe gerilimleri yaydı. Kızılay’da “Ordu göreve” pankartını açanlara, AK Parti’yi kapatmak isteyenlere, laiklik bildirileriyle siyaseti dizayn etmeye kalkışanlara selam çaktı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde  “Tehlikenin farkında mısınız? “ diyerek hükûmet aleyhine kampanya başlattı. Ergenekon davası sürecinde nedense Cumhuriyet gazetesinden başka bir yer bombalanmıyordu. Cumhuriyet, zaman zaman kurum içi koltuk kavgalarıyla gündeme geliyor; Kemalizmin kalesi olarak sert yayınlar yapıyordu.  Ancak özellikle Can Dündar’ın genel yayın yönetmeni olmasıyla birlikte gazete terör örgütlerinin de sesi haline geldi. Gezi olaylarında DHKP-C, 17-25 Aralık’ın ardından FETÖ, 7 Haziran seçimleri öncesinde PKK lehine yayın yaptı. Cumhuriyet’in tartışılan o haberleri: 

FETÖ, 30 Mart 2014 seçimler öncesinde Dışişleri Konutu’nda yapılan gizli görüşmeyi dinleyerek servis etti. Savcılık yayın yasağı koydu. Ancak Cumhuriyet gazetesi ses kayıtlarını ve deşifresini yayınladı.

ÖRGÜT YAYINI GİBİ
DKPC’li iki militan İstanbul Adliyesi’ni basarak Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit etti. Teröristlerle eylem sırasında röportaj yapan Cumhuriyet gazetesi, alnına silah dayanmış savcının fotoğrafını vermekten çekinmedi. Gazete teröristlerin ağzından “Bu eylem mecbur bırakıldığımız bir yöntem” başlığını kullanarak kanlı eylemi meşrulaştırmaya çalıştı.

Türkmenlere silah taşıyan MİT tırları FETÖ’cü savcılar ve hâkimler tarafından Hatay’da durduruldu. FETÖ’nün yayın organları “Türkiye DAEŞ’e destek veriyor” diyerek kampanya başlattı. Görüntüler Cumhuriyet gazetesine servis edildi. Can Dündar, bunları seçime bir hafta kala manşetine taşıyarak casusluk operasyonunun bir ayağı oldu. Gazete, FETÖ yayınlarıyla aynı paralelde manşetlerle çıktı.

ŞEHİT DİYEMEDİ

Cumhuriyet, genel seçim öncesi HDP ve PKK’ya güzellemeler yaptı. Şanlıurfa’da şehit edilen iki polis için “infaz edildi” başlığını atan gazete kendi ülkesinin evlatlarına “şehit” diyemedi.

İstanbul’da iki terörist çevik kuvvet polislerine saldırdı. Bu canilere terörist diyemeyen gazete, “Kadınlar ‘çevik’e saldırdı” başlığını atarak olayı hafifletmek istedi.

PKK, 7 Haziran seçimlerinin ardından Güneydoğu illerinde isyan başlattı. Cumhuriyet gazetesi sivillerin katledildiği, halkın helikopterle tarandığı yalanlarını attı. Genel Yayın yönetmeni Can Dündar, PKK’nın yayın organı Özgür Gündem’in toplantılarına katılarak ‘nöbetçi’ yayın yönetmenliği yaptı.

CHARLIE’NİN GAZETECİLERİ

DAEŞ’li teröristler Türkiye’de bombalı eylem yapıp masumlara kıyarken “Katliamlar ülkesi”, “Ölüm terminali” manşetini atan gazete, Paris’teki saldırıyı ise “Fransa çocuklarına ağlıyor” başlığıyla kullandı.

Paris’te Charlie Hebdo isimli dergi Peygamber Efendimizin sözde karikatürünü yayınladı. Bu yüzden saldırıya uğradı. Cumhuriyet yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya, bu çirkin karikatürleri köşelerine taşıyarak provokasyona davetiye çıkardı. 

PKK’YA ÖVGÜ
Alevi kimliğiyle bilinen Müslüm Doğan, geçici hükümette bakanlık teklifini kabul edince gazete “Bakanlığı duydu mezhebini unuttu” başlığını attı.
Röportaj için PKK’nın Kandil kampına giden Cumhuriyet muhabiri Ayşe Yıldırım, her gün kan akıtan PKK için “Kandil’de doğaya saygı önemli. Dağ taş demiyorlar, sigara izmaritlerini bile yerlere atmıyorlar. Eteklerde yaşayan köylülerin rastgele ağaç kesmesine izin vermiyorlar. Her yer tuvalet anlayışı yok, ‘kurum’ların özel tuvalet alanları var. Komünal bir yaşam var” sözleriyle propaganda yaptı.
Bursa’da bir PKK’lı Ulucami önünde bombalı saldırı düzenledi. Cumhuriyet “Canlı bomba kendini tekbir getirerek patlattı” diye yazdı. Haber yalan çıktı.
Cumhuriyet sürekli yalan yazdı. Öyle ki son bir ay içinde gazetenin birinci sayfasında 6 tekzip yayınladı, ki bunların altısı da yakın dönemde manşete taşınmış haberlerdi.
Karikatürist Musa Kart, sürekli dindarlara saldırdı, hükûmeti terör örgütü DAEŞ ile ilişkilendirmeye çalıştı.