Körfez krizi derinleşiyor! Sünni Cephe Bölünüyor mu?

Düzenleyen:
Körfez krizi derinleşiyor! Sünni Cephe Bölünüyor mu?

GÜNDEM Haberleri

Suudi Arabistan’ın başını çektiği Bahreyn, BAE ve Mısır’ın dahil olduğu yedi ülkenin dün Katar ile diplomatik ilişkileri kesme kararı gündeme bomba gibi düştü. Katar-Suudi krizi bir anlamda bölgedeki Sünni cephenin kırılması olarak görülüyor. Türkiye, Katar krizinin çözümü için devrede.

ÇETİNER ÇETİN / HABER ANALİZ

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn dün itibari ile Katar'ı terörizmi desteklemekle suçlayarak bu ülkeyle ilişkilerini kesti. Bu durum Arap dünyasındaki en güçlü devletleri arasında son yıllarda yaşanan en kötü çatlağın açılmasına neden olurken Ankara Körfez krizinin çözümü için devreye girmeye hazırlanıyor. Ankara eş zamanlı bölgede denklemde yer alan İran dahil tüm ülkelerle görüşme trafiğini başlatmış durumda. Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığı görevini üstleniyor olması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar Emiri ve Sudi Arabistan Kralı ile olan ikili ilişkilerinin güçlü olması krizin çözümü konusunda Türkiye’nin elini güçlü kılıyor.

Basra Körfezi’nin Arap monarşileri Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır dün itibari ile, Doha'yı terörist örgütleri desteklemek ve adı geçen Arap devletlerinde iç durumu istikrarsızlaştırmakla suçlayarak Katar ile diplomatik ve konsolosluk ilişkilerini kopardığını ilan etti. Aslında kriz son bir aydan buyana kendini geliryorum diyordu.

TRUMP SÜNNİ CEPHEYİ BÖLMÜŞTÜ

Katar Emiri Şeyh Tamim’in Riyad’da ABD başkanı Trump’ın katıldığı zirvede soğuk karşılandı ve zirvenin baş konuğu Donald Trupm’ın buna hiç dikkat etmediğini bir kenra not etmek gerekiyor. Etkinliğin misafiri İran’a yönelik savaşçıl söylemlerle öylesine meşguldü ki açıklamalarının bir taraftan sadece İran ile Araplar arasında değil, Arap dünyasının içinde de büyük parçalanmaya neden olduğunu fark etmedi. Donald Trump’ın ifadeleri bu kez Basra Körfezi’nin daha önce birlik olan Arap monarşisinde bile parçalanmaya neden oldu. Katar-Suudi krizi bir anlamda bölgedeki Sünni cephenin kırılması olarak görülüyor.

2022 DÜNYA KUPASINA HAZIRLIK YAPAN KATAR

Birçok Körfez ülkesi Katar ile diplomatik ilişkilerini kesti. Böylece 2022’de futbol dünya kupasına ev sahipliği yapacak olan Basra Körfezinin küçük emirliği Katar, büyük bir izolasyonla karşı karşıya kalmış oldu. Katar’a komşu söz konusu ülkeler ayrıca bu ülkeye sınırlarını da kapattı. Suudilerin verdiği paralarla finanse edilen El Arabiya televizyonu, Katar’a komşu söz konusu ülkelerin Katar vatandaşlarına bulundukları ülkeleri terk etmeleri için iki hafta süre tanıdığını açıkladı. 

MEDYA SAVAŞLARI

Diğer taraftan Katar ve Suudi medya kurumlarının dijital orduları daha şimdiden karşılıklı olarak cepheleri açmış durumda. Öyle ki Katar bu konuda Suudilere kıyasla önde gözüküyor. Asıl merak edilen bu medya savaşının ileriki dönemlerde bir askeri karşılaşmaya evrilip evrilmeyeceği. Peki o zaman Katar’ın yanında kim durur? Sorusu herkesin kafasını kocalayan bir konu. ABD ve Türkiye Katar’daki üslerini kapatmayacak dolayısıyla Katar’a yönelik bir askeri müdahale olmayacağı görüşü hakim.

DAHA ÖNCEDE BENZER BİR KRİZ YAŞANMIŞTI

Çok sayıdaki Körfez ülkesinin Katar ile ilişkileri uzun süredir kötü ve gergin vaziyette. Daha önce 2014 yılında yaşanan bir gerginlik nedeniyle Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, Doha elçilerini birkaç aylığına geri çekmişlerdi. Aslında tarihin biraz geriisne gidecek olursak Suudi Arabistan’ın Katar’da iki kez darbe girişimine kalkıştığınıda bir kenrara not ederek olabilecekler konusunda öngörülerde bulunabiliriz. Katar'a mesafe koyan Körfez ülkeleri özellikle Doha’nın Mısırlı Müslüman Kardeşlere verdiği desteğe karşı çıkıyorlar. Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak görüyor ve yasaklıyor.

KASIM SÜLAYMANİ KRİZİ

Katar ve Suudi-BAE sorunlarını körüklemede İran’ın rolüne dair en dikkat çekici hamle Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman âl Thani, Riyad zirvesinden sadece birkaç gün önce Bağdat’a sürpriz bir ziyaret düzenlemiş ve İran stratejisinde söz sahibi olan General Kasım Süleymani ile görüşmüş olmasıydı. Katar hükümeti, bu satırların yazıldığı saatlere kadar “iddia edilen” bu buluşmayı yalanlamadı. Suudi Arabistanlı yetkililer ise İran’ın derin devleti ile yapılan bu görüşmeden oldukça rahatsız.

HAMAS VE MÜSLÜMAN KARDEŞLER KARTI

Fırtına her geçen gün daha fazla hissedilirken, Katar’ın önünde üç seçenek bulunuyor. İlk seçenek, Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn ekseninin dayattığı bütün şartlarını kabul etmek. Bunların başında da İran ve Müslüman Kardeşler ve Hamas ile ilişkiyi kesmek; başta Halid Meşal, Musa abu Marzuk, Muhammed Nazzal, İzzet el Raşk ve Salih el Aruri olmak üzere Hamas’ın Doha’daki bütün yetkililerini göndermek, Hamas’a verdiği mali ve siyasi desteği kesmek geliyor. Bu konuda Katar’ın Hamaslı lider kadroyu yollamaya hazırlandığı biliniyor. Ama İhvan hareketi içinde yer alan isimler konusunda ise Katar Suudiler gibi düşünmüyor / hareket etmek istemiyor.

İKİNCİ SEÇENEK YENİ BİR EKSENE DAHİL OLMAK

İkinci seçenek ise bu dörtlü eksene karşı İran-Suriye-Irak eksenine dahil olmak. Türkiye de burada önemli bir rol üstlenebilir. Özellikle de Katar ve Türkiye arasındaki ortak savunma anlaşması ve Türkiye’nin Doha yakınlarında askeri üssü varken. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede darbe yapmaya kalkışan FETÖ elebaşı Gülen’in iadesine dönük bütün taleplerini reddeden ve stratejik müttefik olarak PKK’yı tercih eden Trump yönetiminden rahatsız. Bu anlamda Erdoğan’ın da Suriye’deki siyasetini ve ittifaklarını değiştirip Katar’ı yanına çekmesi uzak bir ihtimal değil. Ancak Ankara her koşulda Sudi Arabistan’ı dışarıda bırakan bir seçeneğe sıcak bakmaz. İşte bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan çözümün arayışının en önemli aktörü olacaktır.

HAMAS SESSİZ

Hamas hareketi de Katar krizinde sessiz kaldı. Suriye’den çıkmak durumunda kalan Hamas Katar’ın bol desteğine nail olmuştu. Hamas geçtiğimiz ay Doha’da başlattığı uzlaşma metninin meyvesini toplamaya çalışıyor, söz konusu metne göre Hamas 1967 sınırları çerçevesinde bir Filistin devletini kabul ediyor. Hareket kendini yeniden konumlandırarak uluslararası arenada iyi bir izlenim bırakmayı ve kendisini “ılımlı bir direniş hareketi” olarak kabul ettirmeyi hedefliyor ve sessiz kalmayı tercih edecek. Hamas, iki taraftan yetkililerin “verimli” olarak nitelediği görüşmelerin ardından Mısır’ın düşmanlığını istemiyor. Ancak bu yaklaşım Ankara’yı kızdıracak bir boyuta dönüşebilir. 

FİLİSTİN YÖNETİMİ DURUMDAN OLDUKÇA MEMNUN

Hamas hareketi Katar ile Arap dünyası arasında ileride sağlanacak bir barışın bedelini ödemekten endişe ediyor; özellikle de İhvan desteği Katar’ı boykot eden devletlerin bu kararının arkasındaki temel nedenlerden biriyken. Katar’ın siyasi desteğinin hacmindeki değişim fark edildiğinden beri, Hamas saflarında bir süredir endişe söz konusu. Katar Hamas’tan, Katar topraklarını İsrail karşıtı herhangi bir eylemde kullanmamasını istediğinde bu endişe daha da büyüdü. Hamas’ın aksine Filistin yönetimi ise Arap dünyasının attığı adımlar karşısında hiçbir endişe duymuyor. Yönetim, Arap devletlerindeki Filistinlileri korumak adına şu ana kadar tamamıyla sessiz kalsa da Ramallah’ta, bütün bu olanların Katar’ın Hamas’a verdiği desteği durdurabileceği umuduyla bir rahatlama söz konusu.

GÜVENCELİ YOL HARİTASI

Katar ile ilişkilerini kesen Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dışişleri Bakanı Enver Gargaş salı günü Doha ile diyalogu yeniden başlatmak için "güvenceler ve bir yol haritası" talep etti. Gargaş Twitter hesabında 2014 krizinden sonra "bölgenin güvenlik ve istikrarını sağlamlaştırmak için bir gelecek çerçevesi oluşturmanın gerekli olduğunun" altını çizerek "(önceden verilmiş) Taahhütlerin kesintiye uğramasının ardından güveni yeniden tesis etmek gerekiyor. Güvencelerle birlikte bir yol haritası gerekiyor." diye yazdı.

ANKARA KRİZİN ÇÖZÜMÜ İÇİN DEVREDE

Katar ile Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında alevlenen sorunların anahtar kelimesi “İran” ve onunla artan yakınlaşmayla özetlenebilir. Bu durum körfezde durumu daha karmaşık bir hale getiriyor. Körfez krizinde İran’ı dışarıda bırakarak çözüm getirmek ne kadar mümkün soruna cevap çok zor. Ancak çözüm ilk adımı olarak Katar-Suudi Arabistan diplomatik ilişkilerinin normalleşmesi gerekiyor. Suudi yönetimi ile milyarlarca dolarlık silah anlaşmaları yapmış olan ABD’nin taraf olduğunu söylemek yanlış olmaz. Rusya ise Karadeniz-Akdeniz -Suriye ekseninden körfez eksenine kaymayı çok uzun boylu bir hamle olarak görüyor ve şimdilik izlemekle kalacak gözüküyor. Rusya krizin İran ve Yemen boyutu olmadıkça uzak uzaktan seyredecektir. Bu durumda Suudi kralı ve Katar emiri ile ikili diyalogları güçlü olan Cumhurbaşkanı Erdoğan krizin çözümünde en önemli aktör olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izleyeceği diplomasi trafiği aslında sadece Katar-Suudi ilişkilerini değil bölgesel denklemin geleceğini de büyük ölçüde netleştirecek. Hali hazırda Cumhurbaşkanı körfez ülkeleri ile görüşme trafiğine başlamış durumda. Körfez ülkeleri diplomatları ile yaptığı görüşmelerde Erdoğan’a en büyük desteğin Kuveyt Bahreyn’den geleceği kaydediliyor. Ankara önümüzdeki iki hafta içinde körfez krizinin çözümü için bir yol haritası oluşturacak. Ancak Cumhurbaşkanının bölge ülkelerini bir kez daha ziyaret etmesi ufukta gözüküyor.      

KÖTÜ SENARYO

İşler yolunda gitmez ve Türkiye’nin çabalarında da bir sonuç çıkmaz ise Suudi yönetiminin Katar’da daha once bir kaç kez denediği ve birinde de başarılı olduğu gibi bir darbe girşimine zemin hazırlayabileceği ve aynı aileden bir başka Emirin göreve gelmesini sağlayabilir. Körfez’de bu ihtimale çok daha güçlü bir ihtimal olarak bakılıyor.

ABD KRİZDEN ENDİŞELİ

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ise Sidney’de yaptığı açıklamada, Körfez ülkelerine bir arada kalma çağrısı yaptı ve aralarındaki farklılıkları oturup konuşmaları tavsiyesinde bulundu. Tillerson, bölgede çözüm bekleyen çok daha ciddi sorunların bulunduğunu vurgularken, Katar ile kesilen ilişkilerin terörle mücadeleye büyük bir etkisinin olmamasını umduğunu belirtti.

RUSYA ORTAYA OYNUYOR

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Katar ile ilgili durum hakkında yaptığı açıklamada, Moskova’nın Orta Doğu bölgesindeki bütün ülkelerle iyi ilişkiler sürdürmek istediğini söyledi. Lavrov, “Biz her türlü fikir ayrılığının olabileceğine inanıyoruz. Biz diğer ülkeler arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan sıkıntılar nedeniyle asla mutlu olmadık. Biz herkes için ortak tehdit oluşturan uluslararası terörizm tehdidiyle mücadelede bütün çabaları birleştirmenin şu anda en önemli şey olduğunu düşünüyoruz. Bilhassa bölgede herkesle iyi ilişkileri sürdürmek istiyoruz.” dedi

 

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...