15.02.2012 - 01:00 | Son Güncelleme: 15.02.2012 - 01:00
Yılmaz Öztuna ve tarih -1-
Gazetemizin başyazarı; benden 25 yaş büyük kadim dostum, tarihçi-yazar, müzikolog, mütefekkir Yılmaz Öztuna Beyi kaybetmenin derin hüznü içindeyim. O, tam bir İstanbul beyefendisi idi; kibar ve nezaket abidesi...
Gazetemizin başyazarı; benden 25 yaş büyük kadim dostum, tarihçi-yazar, müzikolog, mütefekkir Yılmaz Öztuna Beyi kaybetmenin derin hüznü içindeyim. O, tam bir İstanbul beyefendisi idi; kibar ve nezaket abidesi...
Evlad-ı Fatihanın bu yiğit evladı, ilk ve orta tahsilini İstanbulda, yükseğini Paris Sorbonne Üniversitesinde siyasal bilgiler ve konservatuar okuyarak ikmal etti. Çok genç yaşından itibaren eser vermeye başladı ve 82 yıllık ömrüne tam 60 kitabı sığdırdı. Hemşehrisi, ünlü şair Yahya Kemalin derin tesiri altında kalarak; ondan hem tarihçiliği ve hem de onun çerçevesini belirlediği Türk milliyetçiliğini benimsedi.
TGRT HABER televizyonunda yaptığım Çerçeveden Yansımalar programıma, 3 yıla yakın bir süre kendisini her ay konuk ettim. Program öncesi ve sonrası çok sohbetlerimiz oldu. Eskiden olan tanışıklığımızı, dostluğumuzu pekiştirerek derinleştirdik. Öyle ki; tarihin en mahrem konularını kendisine soruyor; o da bildiği her şeyi açık yüreklilikle anlatıyordu. Hatta bir keresinde; kendisi hakkında bazıları tarafından mason yakıştırması yapıldığını söyledim. Asla; böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi ve masonluğun ve masonların ne mene şey olduklarını; takbih ve telin ederek uzun uzun anlatmıştı...
Onun Yahya Kemalden mülhem Türk milliyetçiliği ve hatta Türk Müslümanlığı asla kafatasçılık olmayıp; kültüre dayalı; Matüridi-Hanefi-Nakşi, Mevlevi, Kadiri vb. geleneğini yansıtmaktaydı. Yani; Türkün ruh kökü, İslamiyetle bezenip imbiklenmedikçe matluba muvafık olamaz. Bu istihaleden mahrum kalan Bulgarların veya Macarların Türklüğünden bahsedebiliyor muyuz?
Şu halde; Türk, Türk kalabilmesini bile İslamiyete borçlu.
Sevgili dostum Prof. Dr. Necat Birincinin yerinde tespitiyle: Bütün ihtilaller kendinden önceki; en yakın ve en güçlüyü inkâr ederler ve hakkında akla hayale gelmedik iftira ve karalamalarda bulunurlar.
Merhum Yılmaz Öztunaya gelinceye kadarki tarihçiler; Türk tarihini, baklava dilimleri misali inkıtaa uğratıyor ve devlet-millet hayatının devamlılığına vurgu yapmıyorlardı. Yılmaz Öztuna devlet; ebed-müddet diyerek bu yanılgıyı iki çapraz çizgiyle iptal ederek gerçeği ortaya koydu...