Abdülhamid’e çizik, Adolf Hitler’e övgü

Abdülhamid’e çizik, Adolf Hitler’e övgü

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Kültür ve Turizm Bakanlığının yayımladığı “Türkiye’de Sinema Sansürünün Tarihi” kitabı, kapalı kapılar ardında yaşanılanları anlatıyor. Sansürlerin kimi komik kimi hasmane..

MURAT ÖZTEKİN

Türkiye’de sansürün kara kaplı defterleri açıldı... Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü arşivindeki sansür defterlerden faydalanılarak hazırlanan “Türkiye’de Sinema Sansürünün Tarihi” kitabı, 1932 ile 1988 yılları arasında Türkiye’de verilen, bir kısmı komik ve hasmane sansür kararlarını gözler önüne serdi... Doç. Dr. Ali Karadoğan ve Prof. Dr. Semire Ruken Öztürk’ün kaleme aldığı üç ciltlik eserin özellikle filmlerdeki dinî sahnelere değişik bahanelerle yıllarca sansür uygulandığını belgelemesi, şok etkisi meydana getirdi. Eserde; “Canavar”, “Çöl Kızı Cemile”, “Beş Hasta Var”, “Kavalalı M. Ali Paşa”, “Boş Beşik”, “Güllü”, hatta “Vurun Kahpeye” gibi sayısız filmdeki İslam dinine ait namaz, dua gibi ibadetlerin halka gösteriminin devlet tarafından engellendiği belgelerle ortaya kondu.

Abdülhamid’e çizik, Adolf Hitler’e övgü

“HİTLER’İ KÜÇÜLTÜYOR”

Kitapta başka çarpıcı sansürler de yer alıyor. Mesela 1945 yılında Türkiye’de gösterilmek istenen bir filme “Hitler’i aşağılıyor” diye sansür getiriliyor. “Diktatörün Son Günleri” (1945) adlı eser, 1945’te Park Sinemasında gösterildikten sonra sansür heyetinin radarına takılıyor ve halka gösterilmesinde mahzur bulunduğuna “ittifakla” karar veriliyor. Film hakkında belgelerde “Film Alman Führer’i Hitler’i tezyif (küçültme) maksadını gütmekte... Film en ufak bir sanat değeri bile taşımamaktadır” ifadeleri yer alıyor. Fakat aynı sene Sultan Abdühamid Han’ı aşağılayan “Melun Abdülhamid: Abdülhamid The Damned” ismindeki filmin 1945 yılında Tahran sinemalarında gösterilmesine dair Türkiye’ye görüş soran İran Devleti’ne “Filmin içinde hissiyatımızı rencide edecek bir şey de bulunmuyor” denilerek “İran halkına gösterilmesi mümanaat edilmemesi”ne (engellenmemesine) karar veriliyor.

“Casus Mard Rişard” (1937) filminin de ancak “Alman millî şeref ve hissiyatına dokunacak her türlü söz ve yazının” çıkarılarak gösterilmesine müsaade ediliyor. “Tarzan’ın Zaferi” (1943) filmindeki “Alman devlet reisinin maymuna benzetilmesi” kısmının ve “Naziler vahşi bir hayvandır” ibaresinin çıkarılması şart koşuluyor.

'KAHROLSUN VAHDETTİN!'

Aksi durumlar olsa da, son devir Osmanlı padişahları sansür heyetinin sevmediği karakterler arasında yer alıyor. “Şimal Yıldızı” (1958) ve “Meçhul Kahramanlar” (1959) filmlerinin “Kahrolsun Padişah” sözünün çıkarılıp bunun yerine “Kahrolsun Vahdettin padişah” sözünün ilavesi ile yurt dışına çıkarılmasında bir sakınca olmadığına karar veriliyor. Öte yandan Fatih Sultan Mehmed Han lehine sansür de yapılıyor. “Ateş Rıza” (1958) filminde ise başka birçok sahneyle birlikte “Film âdeta bugünkü Türkiye’yi eski Osmanlı kıyafetiyle ve fesli olarak göstermekte olduğundan inkılaplarımızı koruma bakımından” ifadesiyle eserin yurt dışına çıkarılmasına izin verilmiyor.

KÜRTÇE SAYI SAYMAK YASAK

Kürtçe de sansür heyetinin hışmına uğruyor. Mesela Zeki Alpan’ın yazdığı “Hoş Gör” (1953) filmine ancak “Hamalın üç adım saydığı sahnede (yek, dü, se diye) Kürtçe saymaların çıkarılması” şartıyla gösterim izni çıkıyor. “Kelepçe” (1958) filminde söylenen “Kürdün Gelini” şarkısından ise yalnızca “Kürt” kelimesinin çıkarılması isteniyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...