07.04.2008 - 01:00 | Son Güncelleme: 07.04.2008 - 01:00
Dâvâ olmazsa suikast
Abdüllatif Şener, 22 Temmuz seçimlerinde durup dururken neden aday olmadı? AK Partinin önemli isimlerinden biriyken siyaseti bıraktığını açıkladı.
Abdüllatif Şener, 22 Temmuz seçimlerinde durup dururken neden aday olmadı? AK Partinin önemli isimlerinden biriyken siyaseti bıraktığını açıkladı. Seçilmeme gibi bir tehlike yoktu. Acaba o kadar yıl sonra üniversiteyi mi özlemişti? Bunun böyle olmadığı şu günlerde isminin giderek çok daha fazla telaffuz edilmesiyle net bir şekilde anlaşılmakta. Kendisi de yeni politik oluşumlar için işaretler veriyor. Demek ki hayli zaman önce bir tezgâh kurularak hazırlıklar eş zamanlı yapılmış.
Şimdilerde Turhan Çömez de bir faaliyet içinde. Tayyip Erdoğanın özel kalem müdürüydü. Milletvekili oldu. Fakat partisine ters düştüğü için ihraçla yolu ayrıldı. Şu günlerde zemin yoklaması yapmakta. Abdüllatif Şener, Turhan Feyzioğlu gibi fırsat beklenmekte. Dün, Şenerin talihi bir ekibin içinde olmaktı. Liderlik vasfına malik değil. Turhan Çömez, iktidar partisine diş bileyen medya tarafından bir süre desteklenebilir. Ancak derin destek veya saklı proje Şenerden yana.
Kanaatimiz o ki son ideolojik tavır, AK Parti değil, Başbakan Erdoğana karşıdır.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün sürece dahil edilmesine gelince, alacağı siyaset yasağı sebebiyle Çankaya sonrası, yasaklanmış Erdoğan dolayısıyla başsız kalmış partinin başına geçmesini önleyerek dağılan teşkilatın iflah olmamasını temindir.
Bu noktada bir başka husus daha var.
Dâvâ, tahminler gibi seyretmez, adalet, hakkaniyet galip gelir, Recep Tayyip Erdoğana yasak getirilmez, partisi kapatılmaz veya proje üreticilerini tatmin edici bir seyir yaşanmazsa suikast ihtimali çok kuvvetlidir. Beklenmedik bir zamanda, tahmin edilmedik yerde, umulmadık biri tarafından. Ağzımızdan yel alsın. Şu satırları yazarken son derecede rahatsız olmaktayız. Ama vazifemiz, ihtimalleri bile tahlildir.
Niçin suikast?
Sanıldığı gibi problem laiklik değildir. Hiç alakası yok. Şamata çıkartmaktan maksat, samimi kitlenin psikolojisini bozarak dikkatleri başka tarafa çekmek. Problem Güneydoğu, bu bölgemiz ana gövdeden kopmadığı gibi her gün biraz daha sarılıyor...
AK Parti, Güneydoğuyu tekrar üniter yapıya kazandırmıştır. Genel seçimlerde birçok vilayette DTPden çok fazla oy almıştır. Başbakan, partisine Diyarbakırı istiyorum talimatını verdi. Kazanma şansı hayli kuvvetlidir. Türkiyeyi parçalama projesine sahip olanlar, buna mani olmak istemektedirler. Diyarbakırın düşmesi planlarının iflasıdır. Türkiyenin birlik ve bütünlüğünü koruma yolunda çok kıymetli bir avantaj yakalamış olması, muhtelif dış merkezlerde hoşnutsuzluk uyandırmıştır.
Bir şekilde iç barış ve huzura, istikrara, gelişmeye saldırı tezgâhlandı.
Önce baş örtüsü iptal dâvâsı.
Sonra kapatma dâvâsı.
Bu denli ses getiren gelişmelere rağmen TSK sükûtu tercih etti..Sebep işte bu yorumumuzdur. Asker, hadisenin farkında.
Bu bir hayal mi?
Recep Tayyip Erdoğana suikast olur mu?
İnşallah olmaz.
Ama.
Sultan Abdülazizi, Sultan Abdülhamidi, Adnan Menderesi, Turgut Özalı hatırlayınız.
Süleyman Demireli ise şöyle hatırlayınız. 1965ten sonra Demirel Başbakanlığındaki hükümetlerle kalkınma hızı yüzde 7yi bulunca AP 1969da parçalattırıldı. Ondan sonra Türkiye çeyrek asır huzura hasret kaldı. 5 bin genç öldü, ekonomi felç oldu, enflasyon yüzde 70leri buldu. Bu şartlar, kanlı örgütü doğurdu. 2007de bir kere daha yüzde 7yi yakaladık. Bölünmekten kurtulmuş, kalkınma, istikrar ve itibar yolunda ilerleyen, bölgenin merkezi bir Türkiye. Buna kim razı olur? Son çıkışa dikkat ediniz. Rusya, Ergenekon bana karşı demiş. Niyetlere yargı alet edilmek isteniyor. Ancak, olay, AK Parti değil. Hedefteki isim Başbakan Tayyip Erdoğandır. Yüksek halk desteğine sahip. Partisi kapansa bile yeni bir partiyle hemen toparlar..
Bu yüzden yasak, bazılarını tatmin etmeyecektir.
Bunlar görülmeli.
Küçük hesaplar günü değil.
Laiklik, baş örtüsü çekişmeleri günü değil.
Türkiyenin parçalanması projesi karşısındayız.