Satın alma, kirala! 'Paylaşım ekonomisi' pazarı 2 milyar lirayı geçti

Alım gücündeki azalma, artan fiyatlar, statü arzusu ve deneyim isteği tüketiciyi satın almaktan kiralamaya yöneltti. Türkiye’de kiralama pazarı son 5 yılda 5 kat büyürken, gençler bu dönüşümde başrolü üstlendi.
KAAN ZENGİNLİ - Yükselen fiyatlar, yeni ürünlere ulaşma isteği, popülarite ve statü gösterisi gibi etkenler, “eşya kiralama” pazarını hızla büyütüyor. Sadece araç ya da gayrimenkulle sınırlı kalmayan kiralama ekonomisi; cep telefonundan kahve makinesine, bebek arabasından takım elbiseye kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyor. Pazarın toplam büyüklüğü 6 milyar lirayı aşmış durumda.
Bazı kişiler bir toplulukta telefonuyla var olma amacı taşırken, kimileri sadece iki yıl kullanacağı bebek beşiği ya da arabasını kiralıyor. Dünyada uzun süredir uygulanan sistem, Türkiye’de ise son beş yılda hızla büyüdü. Kiralama sisteminin beş kat artmasının ardında yalnızca maddi sebepler değil, toplumsal değerlerdeki değişim de yatıyor.
Sosyolog Prof. Dr. Ebru Alkan, konuyu şöyle değerlendirdi:
Türkiye’de uzun yıllar boyunca mülkiyet, toplumsal statüyle özdeşleşmiş bir kavramdı. Ev, araba, beyaz eşya sahibi olmak ‘başarının göstergesi’ sayılırdı. Fakat son beş yılda, özellikle Z kuşağıyla birlikte bu anlayış kırılıyor. Gençlerin ‘Sahip olmadan da mutlu olabilirim’ düşüncesi, tüketim alışkanlıklarını değiştiriyor. Ayrıca sosyal medyanın da bu dönüşümde büyük etkisi var. Instagram ve TikTok gibi platformlarda sürekli değişen trendler, insanlarda ‘deneyim açlığı’ oluşturdu. Bir gün kahve makinesiyle latte yapmak, ertesi gün son model bir drone denemek, modern birey için bir tür sosyal kimlik performansına dönüştü.
BÜYÜK KOLAYLIK SAĞLIYOR
Kiralama yapan bir şirketin yetkilisi, sistemin işleyişini şöyle anlattı:
“Kullanıcı ister bir hafta ister bir ay boyunca istediği ürünü kiralayabiliyor. Mesela bir öğrenci bir ay boyunca laptop kiralayıp projesini bitiriyor, sonra iade ediyor. Ya da yeni evlenen çift, ilk aylar için çamaşır makinesi ve elektrikli süpürge kiralıyor. Ürünleri satın almak yerine kiralamak, hem ekonomik hem de çevresel açıdan kazanç sağlıyor. Tüketici sürekli değişen teknolojiye ayak uydurabiliyor. Artık kimse 20 bin liralık telefonu almak istemiyor; bir ay kullanıp yeni model çıktığında yenisini denemek istiyor. Bu döngüsel sistem, sürdürülebilir tüketimi destekliyor ve israfı azaltıyor.”
"SIKILINCA İADE EDİYORUM"
22 yaşındaki üniversite öğrencisi Melisa Aksoy, hem bütçesini zorlamamak hem de sosyal medyada aktif kalmak için bu modeli tercih ettiğini söylüyor:
“Bir influencer olarak sürekli yeni şeyler denemem gerekiyor. En son bir haftalığına profesyonel kamera kiraladım, sonrasında drone denedim. Hepsini almak imkânsız ama kiralayarak denemek çok kolay. Ayrıca sıkılınca iade ediyorum, depolama derdim de yok. Bir gün lüks kulaklıkla video çekiyorum, ertesi gün yeni iPhone’la. Takipçiler bunu fark ediyor. Bir anlamda erişim ve görünürlük sağlıyor; bu da beni motive ediyor.”
"KAÇ KEZ HALI YIKIYORUM Kİ!"
Ev ekonomisini yönetenler için de kiralama cazip hâle gelmiş durumda. İki çocuk annesi Sevgi Korkmaz, bir yıldır düzenli olarak ev aletleri kiraladığını söylüyor:
Eskiden her şeyi almak zorundaydık, şimdi öyle değil. Mesela sadece bayram temizliğinde kullandığım halı yıkama makinesini neden alayım? Yılda iki kere lazım oluyor. İhtiyacım olduğunda kiralıyorum. Hem evde yer kaplamıyor hem masraf az. Bir dönem kahve makinesi almak istedim ama emin olamadım.
Kiraladım, birkaç hafta kullandım, sonra gerçekten hoşuma gidince satın aldım. Deneyip görmek güzel bir şey.
TASARRUF MU MECBURİYET Mİ?
Uzmanlar, kiralama sisteminin yalnızca ekonomik değil, çevresel açıdan da önemli bir model olduğunu vurguluyor. Bu sistem sayesinde israfın azaldığı, kaynakların verimli kullanıldığı ve ürünlerin ömrünün uzadığı belirtiliyor. Bazı uzmanlar ise kiralama eğiliminin arkasında artan fiyatlar ve alım gücü kaybı olduğunu savunuyor. Kimi ise bu durumu “zorunluluktan doğan yenilik” olarak yorumluyor. Yapılan açıklamalarda “Kiralama davranışı hem ekonomik baskıların sonucu hem de modern tüketimin yeni biçimi. Türkiye’de özellikle son dönemde yüksek fiyatlar insanları bu yöne itti.
Ancak bunun kalıcı bir kültürel dönüşüme evrilme potansiyeli çok yüksek. Bugün zorunluluk olan yarın hayat biçimi hâline gelebilir” görüşü ortaya çıkıyor.