İbn-i Semmâk hazretleri şöyle hitap eder: Merhaba ey Rabb’ini arayan kişi

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
İbn-i Semmâk hazretleri şöyle hitap eder: Merhaba ey Rabb’ini arayan kişi

Ramazan Haberleri Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Bağdat’tan gelen genç irşad edicisine kavuşur. İmam-ı Ali Rıza hazretlerinin elinde Müslüman olur. İleride evliyalık semasının yıldızı olacaktır. Mâ’rûf-i Kerhî hazretleridir o...

Yine bir gün mescide gider ve işte bir önceki yazıda anlattığımız nimete kavuşur.

İbn-i Semmâk hazretleri “Bağdatlı genç nerede” diye sual edince birbirini tanıyan cemaat bakışlarını Mâ’rûf’a çevirir. Yabancı bir tek o vardır zira. Onu alırlar mübareğin huzuruna getirirler. Ona şefkatle bakar. Bu bakışlar çok şeyi bildiği belli olan bakışlardır ve merhamet yüklüdür.

BU ŞEFKAT KARŞISINDA AĞLAR

İbn-i Semmâk hazretleri kalbi yaralının başını okşar ve enteresan sözler söyler: Merhaba ey Rabb’ini arayan kişi. Merhaba ey Allah’ın sevgisine ve muhabbetine kavuşan kişi...

Ruh hâlini anlatan bu sözler ve sahibi nerede, o gaddar rahip nerededir. Kendisini babasına da şikâyet eden rahipten çektikleri hâlen kalbini sızlatmaktadır. Daha fazla dayanamaz ve bu şefkat dolu sözler karşısında pırıl pırıl gözyaşları akıtır Mâ’rûf...

KERAMETLE SARSILIR

---

Bu kısım çok sarsıcı...

İbni Semmâk hazretleri, “Sen ağlıyor musun?” diye sorar. Mâ’rûf güçlükle ve çocuksu saflığıyla iç çekerek “Evet efendim” diyebilir... Bu sırada içinden, rahibin hakaret dolu, babasına şikâyet eden bir sözünü hatırlar...

Fakat İbni Semmâk hazretleri açıkça, “Rahibin sözü mü?” diye sorar... Hâlbuki o bunu sadece içinden geçirmiştir. Mâ’rûf bu büyük keramet karşısında hayretlere düşer. Yine, “Evet” diyebilir...

İbni Semmâk hazretleri bu genci alır ve büyükler büyüğü İmâm-ı Ali Rıza’ya (kuddise sirrehül aziz) götürür. Yaralı Mâ’rûf onun elinde Müslüman olur. İleride zamanın bir tanesi, evliyalık semasının güneşi olacak Mâ’rûf-ı Kerhî hazretleri işte böyle doğar. İbni Semmâk hazretleri böyle bir gencin hidayetine sebep olmuştur. 

ANNENİN HASRETİ BİTİYOR

---

Müslüman olan ve ilim tahsil eden Mâ’rûf-i Kerhî, uzun seneler sonra memleketine döner. Büyük bir sabırla onu bekleyen annesi bağrına bastıktan sonra “Hangi din üzeresin” diye sorar. Mâ’rûf, İslam dini üzereyim deyince annesi “Eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü” diyerek iman ile şereflenir. Bunun üzerine bütün aile Müslüman olur. Hatta ona kötülük eden rahip bile Müslüman olur ve salihler arasına katılır.

Ne güzel söylenmiştir:

Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder

Halk eder esbâbını, bir lahzada ihsân eder

(Allahü teâlâ kudretini tecellî ettirirse her işi kolay kılar. Bir işin olmasını murâd ederse, sebepleri yaratır, bir anda o işi ihsân eder.)
(Devam edecek)

*****

İbn-i Semmâk hazretleri şöyle hitap eder: Merhaba ey Rabb’ini arayan kişi - 1. Resim

MUHAMMED BİN MESLEME 
Muharebelerle geçen bir ömür

Eshab-ı kiramın meşhûrlarındandır. İslamın ilk yıllarında Mus’ab bin Umeyr vasıtasıyla Müslüman oldu. Peygamberimiz (aleyhisselâm) savaşlara gittiğinde bazan onu Medine’deki günlük işleri yürütmek üzere emir olarak vazifelendirmiş, bazı savaşlarda da öncü kuvvetlerin kumandanı tayin buyurmuştu. Hudeybiye antlaşmasında şahit olarak imza atan sahabeden biri de Muhammed bin Mesleme’dir. Hayatı muharebe meydanlarında geçti. Resûlullah’a olan sevgi ve muhabbeti çok fazlaydı. Onun için muharebelerde Peygamberimizin etrafında pervane olurdu. Hazret-i Muaviye’nin halifeliği sırasında yetmişyedi yaşında iken, Medine’de vefât etti. Bâki Kabristanı’na defnedildi. 

*****

HEP SEN Mİ GÜLECEKSİN

- Heh!!! Beğendin mi yaptığını... Kaçırdık gül gibi kızı... Bak çok geliyorsun üstüme...
- Kapa çeneni... Sonu ateş bunun...
- Sen acıkınca yemek yiyorsun, susayınca da su içiyorsun... Benim gıdamı niye vermiyorsun...
- Bana seni dizginlemek emredildi ey nefsim... Seninle mücadele etmek cihad-ı ekber, büyük cihad dinimizde... Senin faydalı yönlerini kullanacağım, zararlı yönlerine dur diyeceğim... Bu kız senin zararlı isteğindi...
- Ufff... Patlayacağım...
- Sen ki bir elektriğe benzetilebilirsin... Görünmüyorsun ama varsın... Evleri aydınlatmakta da kullanılabilirsin; atom bombası yapmakta da... İyi kullanılırsan işe yararsın, kötü kullanılırsan tam bir baş belası olursun...
- İyi be iyi... Bana da vaaz vermeye başlama...
- Ha, ha, ha... Hep sen mi güleceksin, biraz da ben güleyim...
- Ama sen de istiyorsun onu... Bak nasıl kıvranıyorum her zerrende...
- Ruhum değil nefsim istiyor, sen istiyorsun... Ama bana akıl verildi... Bu zararlı isteklere sabretmem emredildi... Bir gün inşaallah, kaderimde yazıldıysa ben de hayat arkadaşımı bulurum... Ona tertemiz bir kalp götürürüm... Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde, ‘Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. ‘ buyurdu... Dua ediyorum... Rabb’im elbette öyle temiz bir hanımı karşıma çıkartacaktır... Ben Rabb’ime güveniyorum... Ona sığınıyorum...
- Offf, of... O zamana kadar böyle oruçlu gibi hayat mı yaşayacağız?..
- Oruçlu gibi olalım ki; ölüm anımız iftar tadında olsun...
(Devam edecek)

*****

ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK

>> Sevgi itaattir. Yani seven, sevdiğine itaat eder, sevginin derecesi itaatteki sürat ile ölçülür. Ben Ehl-i sünnet âlimlerini, bu büyükleri seviyorum dediği hâlde itaat etmeyen yalancıdır. Bir vücutta bir hücre beyinle bağlantısını koparttığında kanserleştiği gibi, bu büyüklerle irtibatı kesilen de iflah olmaz, onların kıymetli eserlerini okumalı, irtibatı hiç kesmemelidir.

>> Ölmeden önce ölmek nasıl olur? Dünyada inandığımız şeylerin ölünce aslını göreceğiz, ölmeden önce ölmek başımıza gelecek şeyi geldi bilmektir.

 

Düzenleyen:  - Ramazan Haberleri
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...