Abdüllatif Uyan

Ömer bin Hattab, patlamaya hazır bir yanardağ gibiydi. Onlara döndü.

Ömer bin Hattab, Sevgili Efendimizi unutmuş, hızlı adımlarla kız kardeşi Fatıma'nın evine yönelmişti. Duydukları doğruydu.

Ömer bin Hattab'ın hiddeti arttı. Öfkesine öfke kattı. Nuaym'a döndü.

Hazret-i Hamza'nın iman etmesinin üzerinden üç gün geçmişti ki müşrikler acele toplandılar.

Hazret-i Ömer, bir gün dağ gibi heybetiyle Beytullaha doğru yürüyordu. Efendimizi bulacak, Onu ihtar edecekti. İkaz edecekti.

Kureyş müşrikleri, Hazret-i Hamza'nın Müslüman olma şokunu henüz atlatamamışlardı ki bir başkası iman etmek üzereydi

Sa'd bin ebi Vakkas (radıyallahü anh) Kûfe'de valiyken kendine ev yaptırmak istedi. Ancak arsanın yarısı bir Mecusinindi.

Resulullah Efendimiz, Hazret-i Cebrail'i ilk defa kırmızı yakuttan bir taht üzerinde Hira dağında gördü.

Resulullah Efendimiz ve Hazret-i Ebu Bekir, ikisi birlikte Mekke'den hicret buyurdular.

Efendimiz, olanları anlattı Hazret-i Hatice'ye. O da teselli etti. Müjdeler verdi. Onu rahatlattı. Bu hâlin rahmâni mi, şeytani mi olduğunu sormak için Varaka bin Nevfel'e gittiler

Sevgili Peygamberimiz'in Cebrail aleyhisselamı ilk gördüğü gecenin ertesi, ramazan ayının 17'nci gecesiydi. Seher vaktiydi.

Efendimiz, ramazan ayı ortalarında, bir gece Hira Mağarasından eve dönüyordu ki bir ses duydu. Gaipten geliyordu.

Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), havada bulut görse "Yâ Rabbî! Bu bulutu bize azap gönderme" diye niyaz ederdi.

Halil mektubun tarihine bakınca şaşırıp kaldı. Ne diyeceğini bilemedi. Şaşkın ve mahcup bir vaziyette "Efendim! Bu, ancak sizin kerametinizdir" dedi.

Zamanın padişahı Sultan Hasan, oğlu Halil'i iyi bir idareci olabilmesi için Fars vilayetine vali tayin etti.

İbrahim Desuki hazretleri birkaç talebesini alışveriş için şehre göndermişti. Talebeler, bir iftiraya uğrayıp zalim vali tarafından zindana atıldılar.

Seyyid İbrahim Desuki hazretlerini imtihan etmek niyetiyle yedi kişi yola çıktılar. Desuk'a geldiklerinde büyük veli bir talebesini bunlara gönderdi.

İbni Atâ hazretleri, çölde yolunu şaşıran bir talebesinin başından geçen hadiseyi şöyle anlatır:

İbni Atâ hazretleri, on oğluyla birlikte sefere çıktı bir gün. Yolda eşkıyalar çevirdi. Alacak şey bulamadılar. Reisleri kızdı.

Hayat bin Kays el Harrani hazretlerinin bir sevdiği anlatır: