Ünal Bolat

​“Kapı arkamdan öyle bir çarptı ve kapandı ki şaştım kaldım. O hâlde kaldım kapı önünde...”

“Beyler ben boksörüm. İçinizde beni burada dövecek olan varsa arabayı kaldıracağım söz!”

“Yemek, ekmek onu çocukluğunda kendisinde derin yara açmış olan bir hatırasına götürüyor...”

​“O elbiseyi yırtık da olsa giydim bir süre. Bu üzerimde kazandığım zaferin flaması gibiydi...”

“Burada arkadaşlıklar kavgayla başlar. Sanki ne derece kavga ederseniz, arkadaşlık o kadar güçlenirdi!”

“Artık sevginin ne olduğunu bilmediğimiz için bu insanların hâli bize doğal geliyordu...”

​“Nerede duracağım? Kime ne diyeceğim? Kim ne söylerse ne cevap vereceğim bilmiyordum...”

“Yengem de çaresiz dedi ki: Çocuğun şampuanı bitmiş de, bakkaldan alıp gelebilir misin?”

​“Öyle ya onlar sofra kursalardı ben de mutlaka davet edilirdim ve sofraya otururdum.”

“Herkesin kendine özel hâlleri durumları vardır, ben de yaşadığım bir özelimi paylaşıyorum...”

​“Antreye çıktım, çocukların yattığı odanın kapısı açıktı. Karşı duvar dibindeki soba yanıyordu...”

“Abi bozukluğun yok muydu? Daha işe yeni başladım. Sen ikinci müşterimsin...”

​“Elleri zift gibi kapkara boyaydı. İşini gayet güzel yaptığı her hâlinden belli oluyordu...”

“Cumhuriyet Savcısı olarak o zengin çocuğuna hiçbir şey yapamamanın yükünü hâlâ üzerimde taşırım...”

“Bu ihbar, evli olmayan bir kızın gayrimeşru çocuğunu anne yardımıyla boğma ihbarıydı!..”

“Kurultay salonuna gelirken gözü görmeyen, iki koluna iki adam girmiş bir genel başkandan söz ediyorsunuz...”

“Amca bu otobüs, belediye otobüsü, gitmez” dese ihtiyar belediye otobüsünden ne anlardı!..

“Hasta kalp krizi geçirmiş. Tüm uğraşlarımıza rağmen cevap alamadık. Başınız sağ olsun...”

“Her nedense bu sefer içimden bu kadıncağıza yardım etmek isteği gelmişti.”

“Orman yangını sebebiyle bedeni ortaya çıkmıştı ama daha dün şehit olmuş gibiydi...”