Ünal Bolat

“Kurultay salonuna gelirken gözü görmeyen, iki koluna iki adam girmiş bir genel başkandan söz ediyorsunuz...”

“Amca bu otobüs, belediye otobüsü, gitmez” dese ihtiyar belediye otobüsünden ne anlardı!..

“Hasta kalp krizi geçirmiş. Tüm uğraşlarımıza rağmen cevap alamadık. Başınız sağ olsun...”

“Her nedense bu sefer içimden bu kadıncağıza yardım etmek isteği gelmişti.”

“Orman yangını sebebiyle bedeni ortaya çıkmıştı ama daha dün şehit olmuş gibiydi...”

“İnsan yaptığı işin doğruluğuna, iyiliğine, yüceliğine inanmalı ve yaparken heyecan duymalı...”

“Müfettişin beş dakikalık kanaatiyle doktorun hayatının kararmasına içimiz el vermiyordu...”

“Müfettişin o an doktor beye bakışını bir görseniz, sanki düşmana bakar gibi bakıyordu...”

“Bakanlık müfettişiyim. Hepiniz yerinize geçin. Kimse ayrılmasın. Telefon filan etmesin...”

“Bu şuurda olmasak da hayvanlarımızı bu kıyılardaki karaağaçların yaprakları ile beslerdik...”

“Bu söz üzerine, şoförün yumruğu havada kaldı. Üstelik o da bir tuhaflaşmıştı… Dudakları titredi...”

“İkisi de araçların tamponuna göz attıktan sonra birbirlerine baktı. Şimdi kavga başlıyordu!..”

“Gözleri çok iyi görmüyordu, camdan bakıyordu ama aslında camdan değil candan bakıyordu...”

“Her gözünü açtığında hayata, hakikate yeni bir pencere açılıyordu. Yaşlıydı, yorgundu...”

“Anladım ki bu hikmetlerle dolu ilahi dengede benim araya girmem uygun değildi...”

“O minicik bedeniyle tavanın merteğine ayaklarını kıpır kıpır kıpırdatarak bir düğüm attı...”

“Allah, bu kitapları hazırlayanlardan ve her türlü emeği geçenlerden razı olsun...”

“Minarelerden gelen mesaj, herkes içindi. Asıl sefer, afakî âlemden enfüsi âleme olan seferdi...”

“Özgürlük ve insan hakları havariliğine soyunan Batı cenaplarında(!) mağlubiyetin derin sessizliği vardı...”

“Hainlerin benzi atarken şoka girmişti düşman. Birkaç saatte çökmüştü yarım asırlık planlar...”