Gazze’deki zulmü Ege’de yaşamıştık! Siyonistler Helenistlerin izinde

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Gazze’deki zulmü Ege’de yaşamıştık! Siyonistler Helenistlerin izinde

Gündem Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Justin McCarthy’ye göre Yunan işgalinde 640 bin sivil Türk hayatını kaybeder, 30 şehir ve kasaba yanar. Yaralıları saymak kabil değildir, tecavüze uğrayanlar ona keza!..

İRFAN ÖZFATURA'NIN HABERİ - Tarih okuyanlar iyi bilir, Yunan, Yunanistan’a bileğinin gücüyle sahip olmaz. Türklerin iç karışıklıklarla meşgul olduğu yıllarda Çar Odesa’da “Etniki Eterya” adlı bir şebeke kurar, başına harp yaveri Aleksandr İpsilanti’yi koyar. Kilise ve manastırlara cephane yığar, gençleri Bizans ve Pontus hayali (megali idea) ile doldururlar. Birlikte ant içerler: “Tek Türk kalmayıncaya kadar!” 

İpsilanti ve çetesi Tripolice, Navarin, Kalamata, Livadia, Mesollogi, Vrahori, Monemvasia, Vostiça, Balyabadra, Gördüs, Argos, Gastuni, Patras, Korinth ve Nafplion katiamları ile sivil Türkleri kırar, boşalan beldelere bayraklarını asarlar. 
Genellikle Rusya ile yapıp yenildiğimiz savaşların arkasından masaya otururuz, Yunanlar taraf olmadıkları hâlde toprak ve statü kazanırlar. (Mesela Küçük Kaynarca)

Gazze’deki zulmü Ege’de yaşamıştık! Siyonistler Helenistlerin izinde

Sofoklis Venizelos, Osman Gazi Türbesi’nde

Savaş meydanına çıkmadan, çarpışmadan, katliam, tecavüz ve yağmayla büyümek hoşlarına gider. 1. Cihan Harbi’ni müteakip galip devletler arasında bulunmanın (ki hiçbir cephede yokturlar) avantajını kullanır İzmir’e asker çıkarırlar (15 Mayıs 1919).
Nasıl İsrail’in arkasında ABD ve Başkan Biden varsa Yunanistan’ın da arkasında İngiltere Başbakanı David Lloyd George vardır. David, Venizelos’u Anadolu’yu işgal hususunda cesaretlendirir. Silah ve mühimmat verir, önünü açar. 
Yunanlılar yine katliamlarla yayılır Ege ve Trakya’da hedef ayırmaksızın Türk kırarlar. Öldürecek, öldürecek, bitirecek, ekseriyeti ele geçirecektirler sonunda. 

Bazı yerli Rumlar ve Ermeniler de ülkeye ihanet eder, gönüllü milis olurlar. En az apoletliler kadar saldırganlaşırlar. 
Orta Anadolu’nun Türk asıllı Ortodoksları ise olaylara karışmaz. Hatta mübadele kararı alındığında burada kalmak ister, gönülsüz giderler Yunanistan’a.

Gazze’deki zulmü Ege’de yaşamıştık! Siyonistler Helenistlerin izinde

OTUZ GAZZE KADAR

Britanyalı askerî ataşe Harold Armstrong Yunan ordusunun İzmir’den Anadolu içlerine doğru yakarak, yıkarak ilerlediğini yazar.
İzmir’in işgalinden sonra katliamlar organize bir şekilde yürütülür; tarihçi Arnold J. Toynbee İzmit, Yalova ve Gemlik’te bizzat şahit olur buna. 

Amerikalı yazar Marjorie Anais Dobkin İzmir’de 4 bin Müslüman’ı idam edildiğini, Bergama’da 100 bin Türk’ün göçe zorladığını anlatır. “Smyrna 1922: Bir Şehrin Yıkımı”  

Sydney Nettleton Fisher’a göre; Yunan ordusu çekilirken de kundakçılık yapar, kinini halktan alır, kan ve kül bırakır ardında.  
Kinross’a göre “Bölgedeki kasabaların çoğu harabeye dönmüştür. Uşak’ın üçte biri yoktur, üç bin Müslüman’ın diri diri yakıldığı Alaşehir âdeta kavrulmuş boşluktur. 

Yalova katliamında yerli Rumlar ve Ermeniler de elini kana bular. Üstlerine vazife gibi silahlanır Orhangazi, Yenişehir ve Armutlu’da kundakçılık yaparlar. (İtalyan konsolos Miazzi ve Fransız konsolos Captain Kocher’ın notları) 

ÇAĞDAŞ NERONLAR

Nisan 1921... Çekilen Yunan ordusu Bilecik’i yakar. Palikarya’nın acelesi vardır, sadece 208 kişi öldürebilir, ağız tadıyla(!) katliam yapamaz. Şimdi üzerinde ot bitmiş birkaç kubbe ve dört kırık minare var hepsi o kadar. Ertuğrul Gazi’nin türbesine silah sıkarlar ki pancurlarda kurşun delikleri durur hâlâ. 

Bursa’da Yüzbaşı Sofoklis Venizelos, Osman Gazi’nin türbesinde müstehzi zafer pozları verir. Sandukayı tekmelediği ve kurşun sıktığı da söylenir. Uludağ Üniversitesi’nin yaptığı restorasyonda örtüde delik, sandukada mermi çekirdeği bulunur, terbiyesizlik belgelenir.  

24 Haziran 1921… İzmit’te, 300 genç erkek Yunan ordusu tarafından idam edilir. Şehir yağmalanır ve ateşe verilir. 

5 Eylül 1922… Salihli çatır çatır yakılır, şehirdeki binaların yüzde 65’i kül olur. 76 insanımız yanarak şehit düşer. Ayrıca, 100 kız çocuğunu kaçırırlar.

4-6 Eylül 1922... Bu sefer Turgutlu ateşe verilir. İki gün iki gece süren yangında kasabanın yüzde 90’ı yok olur. Takriben bin şehidimiz var,  yaralı sayısı meçhul. 300 kızımız kaçırılıp tecavüze uğrar. Birçok mağdure utancından sessiz kalır içine atar. Esir alınan işgalcilerden bazıları kadınlar tarafından tanınır ve linç edilir oracıkta. 

Darp, gasp  sayılamayacak kadar fazla. İşgalci işkenceden zevk alır âdeta. Uzun ve hüzünlü bir hikâye, keşke daha çok yerimiz olsa. Neyse Manisa’yı da anlatıp bırakalım o zaman.

Gazze’deki zulmü Ege’de yaşamıştık! Siyonistler Helenistlerin izinde

İzmir

ŞEHZADELER ŞEHRİ

Spil Dağı eteğine tutunan Manisa, Ege’nin yıldızlarından biridir, Osmanlıda yeri ayrıdır, Merkez Efendi’nin (rahmetullahi aleyh) hemşehrisidir, üzüm ve zeytin bahçesidir. 1922 nüfusu 50 bin civarındadır, 5 bin Rum, 2 bin Ermeni ve 2 bin de Yahudi’si vardır.
Yunan komutanları Rum ve Ermenilerin şehirden çıkmalarını ister. Yahudileri de son anda dışarı salar ama Müslümanları kıpırdatmazlar. 5 Eylül Salı gecesi değişik yerlerden alevler yükselir. Kundakçılar benzin pompalarıyla ateşi kudurtur. Bilhassa Çarşı Mahallesi’ni hedef alırlar, dükkânlarda yağmalanacak mallar vardır zira. Yunan piyadeleri alevlerden kaçan Müslümanlara ateş açar, yine de bir kısmı dere yataklarından dağlara tırmanmayı başarır. Alevler o irtifaya rağmen ısıtır ve aydınlatır. Evlerin camları patlar, kırıklar pekmez gibi köpürüp kaynar. Telef olan hayvanlar şişer, ayakları havada. Asırlık ağaçlar da devrilince, alevler iyice yükselir duman uzaklardan görünmeye başlar.

Arazide yatan Manisalılar yaklaşan atlıları görünce siner saklanırlar. Sonra bakarlar ki Türk bayrağı taşıyorlar. Bu defa mutluluktan ağlar, atları bile öper sarılırlar. 

Manisa tarihî eserlerle doludur lakin yangının ulaşmadığı küçük bir saha haricinde her yer yanar. Sadece Cami-i kebir ve Bayezid Külliyesi kalır ayakta. Saldırganlar dükkânları soyar alelacele İzmir’e kaçarlar. Peki Yunanistan haramilerin taşıdığı paralarla palazlanır mı? Nerdeee ‘ah’lı mal onlara da yaramaz. Krize girer daha beter olurlar. Hükûmet Tetkik-i Mezalim ve Fecayi heyeti hadiseleri araştırır ve belgeleyip yabancılara sunar.

Halide Edip ve Fransız hükûmet temsilcisi, Henry Franklin-Bouillon yaşanan zulmün canlı şahitlerindendir, bildiklerini söylerler açıkça. 

AMA ŞAKİLİK DERLER BUNA

ABD İstanbul Konsolos Yardımcısı James Loder Park, Yunan çekildikten sonra bölgeyi gezer. Ona göre Manisa neredeyse haritadan silinmiştir... 10 bin 300 ev, 15 cami, 2 hamam, 2 bin 278 dükkân, 19 otel, 26 villa resmen imha...
Patrick Kinross’a göre: “Tarihî Manisa şehrindeki on sekiz bin binadan sadece beş yüzü kalır ayakta.” Hasar elli milyon liradan (sarı lira) fazladır. Yunan askerlerinin bazıları yakalanır tutuklanır, şehrin inşasında çalıştırılır. 
Camiler, tekkeler ve Müslüman mezarlıklarını bilhassa saldırıya uğrar. 

Norman M. Naimark “Yunanlıları çekilişi işgalden daha yıkıcıydı” der. Zikrolunan yangın hakkında rapor tutar.
İsveçli Şarkiyatçı Johannes Kolmodin, İzmir’de mukimdir. Mektuplarında Yunan ordusunun 250 Türk köyünü ve 30 binden fazla binayı yaktığını yazar. Tutuşturulan ekinler, çalınan hayvanlar… Yer yer Ermeniler de destek verir onlara... 

Uzatmayalım. Yalova, Karamürsel, İznik, Orhangazi, Bandırma, Karacabey, Yenişehir, Bilecik, Söğüt, Bozüyük, Eskişehir, Mihalıççık, Gediz, Gördes, Manisa, İzmir, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Aydın, Nazilli, Çivril, Uşak, Afyon ve hatta İzmir harap.
Bunlar eski şirin kasabalardır, dursalar 30 tane daha Safranbolu’muz vardı şu anda. 

Yunanlılar “Ulus Devlet” tabirini de kabilecilik olarak anlar Rumeli’de ne kadar Türk eseri varsa ortadan kaldırırlar. 
“1920 nüfus kayıtlarına göre Selânik havalisinde 711 bin Türk yaşar. 500 bini gelir tamam. Peki gerisi? Ne yaptınız onlara?” (Yusuf Halacoğlu)  

SIRA GÜZEL İZMİR’DE

Türkler açlığa yokluğa rağmen gayretle savaşırlar. İşgalciler yaka yıka İzmir’e döner, alelacele gemilere çıkar, çaldıklarıyla kaçarlar Yunanistan’a. 
13 Eylül gecesi Fuar’ın olduğu alandan alevler yükselir, yayılır hızla. 
İzmir’i kim yaktı? 
Bize sorarsanız tabii ki onlar. Şehri ele geçirmişim en mutena semtini niye yakayım di mi ama? 
Rumlara sorarsanız “Türkler yaktı” diyeceklerdir, hasılı iş “biz değil onlar” münakaşasına döner, çok ses çıkar.  
İşgalci ile iş birliği yapan yüz binlerce hain Anadolu’da duramaz. O gün İzmir limanında yarım milyon gayrimüslim vardır. Talep o kadar fazladır ki keseyle altın veren tekne bulamaz.  
Yunanistan’ın nüfusu hızla yükselir mesken sıkıntısı başlar. Rumeli’deki Müslüman mülklerine göz dikerler bu defa. 

MADE IN CURZON 

Mübadele fikri Lord Curzon’un kafasından çıkar ama öne çıkmaz, Lozan görüşmeleri sürerken topu Cemiyetü’l-Akvam’dan Norveçli Dr. Fridtjof Nansen’e atar.
Ankara teklife hazırlıksız yakalanır, ne getirip ne götüreceği belli değildir zira. Savaştan yeni çıkmışız, iş yok, aş yok. Mektep, medrese, revir hekim arama. Derdin yetmez gibi yine millet düşecek yollara, al bir gaile daha. 
Bilirsiniz “iki göç bir yangın” derler Anadolu’da.  
Yunanistan için mübadele bulunmaz fırsat olur. Ege’yi yağmalayan Rumlar, Rumeli’deki Türk emlakine konar ayrıca. Anadolu’nun iş bilen Ortodoksları felç olan Yunan ekonomisini kaldırır ayağa. 
Maalesef savaş tazminatı da almayız, ağzımızda sakız olan 4 milyon altını göremeyiz asla. Sadece Edirne Karaağaç mıntıkasını bize bırakırlar (ki zaten bizdedir) para etmez o yıllarda.
Lozan, Madde 59 - “Yunanistan, savaş yasalarına aykırı olarak Anadolu’da Yunan ordusunun ya da yönetiminin eylemlerinden doğan zararların onarımı yükümünü tanır. 
Öte yandan, Türkiye, Yunanistan’ın savaşın uzamasından doğan maddi durumunu gözönünde tutar. Yunan hükûmetine karşı her türlü isteklerinden kesinlikle vazgeçer.”
Ben hukukçu değilim, size sormalı ne anlamak lazım buradan?..
Bugün bir benzeri Gazze’de yaşanıyor. Siyonistler de Helenistler gibi çalıp çırpıyor, kol bacak, çol çocuk kırıyor, evleri yıkıyor, insanları aç ve açıkta bırakıyor. 
Yargılanmaktan, çekinmiyorlar, önlerinde örnek duruyor. 
Hani eşkıya hükümdar olmazdı dünyaya? 

 

 

Düzenleyen:  - Gündem
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...