İsias Otel davasında otel sahibinden tepki çeken savunma

Düzenleyen: / Kaynak: Anadolu Ajansı
- Güncelleme:
İsias Otel davasında otel sahibinden tepki çeken savunma

Gündem Haberleri  / Anadolu Ajansı

Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ardından yıkılan ve voleybol turnuvası için kentte bulunan Kuzey Kıbrıslı öğrenciler dahil 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel'le ilgili davanın ilk duruşması bugün görüldü. Tutuklu yargılanan otel sahibi Ahmet B., "Ben müteahhit değilim, inşaatçı da değilim ama iş insanıyım. Torunlarıma miras bırakmak için yaptım burayı. Bu şiddetli bir deprem olmasıydı, benim otelim yine ayakta kalırdı ama depremin şiddeti çok ağır olduğu için yıkıldı" sözleriyle kendini savundu.

Adıyaman'da, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerde yıkılan, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Oteli'ne ilişkin 5'i tutuklu 11 sanığın yargılanmasına bugün başlandı.

3. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin zemin katındaki çok amaçlı konferans salonda görülen duruşmaya, sanıklar Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile bağlandı. Duruşma sanıkların kimlik tespitiyle başladı.

ADLİYEDE GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMİ

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (KKTC) sporcu, öğretmen ve tur rehberinin de bulunduğu 72 kişinin hayatını kaybettiği otele ilişkin duruşma nedeniyle adliyede geniş güvenlik önlemi alındı. Duruşmaya, KKTC Başbakanı Ünal Üstel, yaşamını yitiren sporcuların aileleri ile taraf avukatları katıldı.

OTEL SAHİBİNİN SAVUNMASI

Duruşmada dinlenen otel sahibi tutuklu sanık Ahmet B., otel arsasının ticari konut olarak imara açıldığını, başvuru yaptığı belediyeden kendisine buranın 9 kat imarlı olduğu ancak ilerleyen zamanda 12 kata çıkarılacağı ve projenin de buna göre hazırlanması gerektiğinin söylendiğini savundu.

Kentin dördüncü derece deprem bölgesi olduğu bilgisini aldığını buna rağmen projeyi 1-2'nci dereceye göre hazırladıklarını öne süren Ahmet B., "1992 yılında projeyle başvurdum, 14 kata göre hazırlayalım dedim. 14 katın statik, deprem, güçlendirme hesaplarının tamamı yapıldı. Belediyenin mimar bürosuna gittiğimde 9 kata izin olduğunu, 'ilerde kat yüksekliğini artırırsak çıkarsınız' dediler, hesapları bozmadan 9 katın üstündekiler çizildi, not düşüldü. Kat yüksekliği olduğunda bu projenin geçerli olacağı yönünde not düşüldü. Statik ve mimari çalışması 14 kata göre yapılmış."

'ADIYAMAN'IN EN İYİ USTALARIYLA ÇALIŞMIŞ'

Otelin inşaatı için nervürlü demir kullanılması gerektiğinin kendisine söylendiğini ancak Adıyaman'daki tüccarlarda ve çevre illerde bunu bulamadığını, İskenderun Demir Çelik Fabrikası'nda özel olarak yaptırdığını ifade eden Ahmet B., müteahhitlik konusunda uzman olmadığı için Adıyaman'ın en iyi uslarını araştırdığını ve hafriyata başladıklarını, ustaların özel olarak yaptırdığı demiri görünce istedikleri fiyat farkını da kabul ettiğini kaydetti.

İnşaatın bitim sürecinde ölümlü bir kaza olduğunu ve bu olay nedeniyle üzüldüğü için inşaatı durdurduğunu aktaran Ahmet B., 2001 yılında komşuların inşaata madde kullananların geldiğini ve çevreyi rahatsız ettiğini söyleyince inşaatı tamamlamaya karar verdiğini anlattı.

'İŞ HANI İÇİN RUHSAT ALSAK DA...'

Tutuklu sanık Ahmet B., statik hesaplarda, bütün değerlerin fazlasıyla karşılandığını, çok sağlam bir bina yaptırdığını ve malzemeden kaçınılmadığını aktararak, "2003 yılında inşaatı bitirdik. Adıyaman teşvikten yararlanıyor. Alan ticari alan olduğu için otele dönüşmesi yasalarda mevcut ben de bu hakkımı kullandım. O zaman her ne kadar iş hanı için ruhsat alsak da otele dönüştürmek istedim" diye konuştu.

'FAZLA KAT' İDDİALARINI REDDETTİ

Birçok denetimden geçtiklerini anlatan sanık Ahmet B, "fazla kat çıkılmış", "yan tarafa ek yapılmış" gibi iddiaların doğru olmadığını iddia etti. Ahmet B., 2011 yılında ısı yalıtımı olmayan binaların enerji tasarrufu yapabilmelerine ilişkin çıkan yasa değişikliğinden faydalandığını kaydederek, sözlerine şöyle devam etti:

"2016 yılında bana bir ofis lazımdı, merdiven ve asansör kuleleri arasındaki boşluğa kendime bir ofis yaptım, otelin terasını da kullanıyordum. Yağışlardan dolayı en üst kattaki restorana sızıntıları engelleyemedik. Fazla kat diye iddia edilen yer kat değil aslında, o akıntıların ortadan kalkması için pergoleden yaptığımız yer, beton kesinlikle kullanmadım, yanları da cam olarak kapanmıştı. Ticari olarak kullanmadım, bana ait olan bir yerdir. Binanın güçlü olduğunu bilmeme rağmen hiç beton kullanmadım. 2017 yılında yasa çıktı. Bilgisayar kullanamadığım için oğlum benim adıma yaptı. Kesinlikle kat fazlası yok." 

'SADECE BENİM CEZAEVİNDE OLMAM LAZIM'

Sanık, 2018 yılında da gerekli denetimler yapıldığını ve kredi desteğiyle otelde yenilenme tadilatı yapıldığını dile getirerek, otel için anonim şirket olması gerektiğini bu nedenle davanın diğer sanıkları olan eşini ve çocuklarını şirkette ortak gösterdiğini ancak onların hiçbir yetkileri olmadığını ifade etti.

Ahmet B., "Suç varsa suçlu benim, sadece benim cezaevinde olmam lazım. Bana da çocuklarıma da iftira atıldı. 2 oğlumla birlikte tutukluyum, onların hiçbir yetkileri yok. Atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı.

'BU ŞİDDETLİ DEPREM OLMASAYDI OTELİM AYAKTA KALIRDI'

Depremin şiddetinin çok yüksek olduğunu aktaran sanık Ahmet B., şunları söyledi:

"32 yıllık bina, her sene bir deprem olsa 32 deprem olur. Komşu illerde her deprem olduğunda aileme yakınlarıma gidin otele sığının en sağlam bina orası derim. Samsat ilçemiz yerle bir oldu, şehir merkezinde de ilçelerde de hasar gören binalar oldu. Otelin bitişiğindeki 4 binada hasar meydana geldi. Benim otelimde bir sıva çatlağı bile olmadı. Ben müteahhit değilim, inşaatçı da değilim ama iş insanıyım. Torunlarıma miras bırakmak için yaptım burayı. Bu şiddetli bir deprem olmasıydı, benim otelim yine ayakta kalırdı ama depremin şiddeti çok ağır olduğu için yıkıldı. Bütün sorumlu benim, mimarlarım, mühendislerim doğru olanı yaptı ben de en doğru şekilde yaptım ama asrın felaketi yaşandı, 850 bin bina nasıl yıkıldıysa benim otelimde o şekilde yıkıldı."

Sanık, soru üzerine demir ya da kolon kesildiği söylemlerinin iftira olduğunu kaydetti.

'SUÇLU OLSAYDIM ENKAZ BAŞINDA HAYATIMA SON VERİRDİM'

Bir avukatın sanığın pişmanlık göstermediğini söylemesi üzerine Ahmet B., "Suçlu değilim, suçlu insan pişmanlığını ortaya koyar 52 bin can gitmiş, otelimdeki misafirler gitmiş, sadece çok üzüntülüyüm, kahroluyorum. Eğer suçlu olsaydım ben gider enkazın başında hayatıma son verirdim" dedi.

İnşaat sırasındaki ölümlü iş kazasından beraat ettiğini ifade eden Ahmet B., yapı denetiminde Hasan A.'nın isminin görüldüğü ancak bu kişinin savunmasında "imzanın kendisine ait olmadığını" söylediğinin hatırlatılması üzerine yapı denetimcisinin kim olduğunu hatırlamadığını söyledi.

Binanın kullanım maksadının değişmesinden dolayı hesaplamalarda da değişikliğe ihtiyaç duyulduğuna yönelik bilirkişi raporunun hatırlatılması üzerine Ahmet B., binanın yapısında bir değişiklik olmadığı için yeniden ruhsat almadıklarını, işlevin değişmesi konusunda belediyeye başvurduklarını kaydetti. Ahmet B., eski tarihli yapı ruhsatında asma kat olduğu fakat daha sonraki yapı ruhsatında asma kat bulunmadığını yönündeki soruya da binanın yapılıp yıkıldığı güne kadar asma kat olduğu yönünde cevap verdi.

Sanık, kolonların yukarıya doğru inceldiği yönündeki bilirkişi raporunun sorulması üzerine konunun teknik bir mesele olduğunu ve bilmediğini söyledi.

Mahkeme başkanı, deprem nedeniyle yaralanan ve duruşma salonunda bulunan 4 müştekinin kati raporu için adli tıp kurumuna sevk edileceğini belirterek duruşmaya ara verdi.

Düzenleyen:  - Gündem
Kaynak: Anadolu Ajansı
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...