Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Faruk Kocacık: Anadolu'nun ilk gözdesi

Sivas, İç Anadolu'nun en eski ve önemli kentlerinden biridir.
Sivas tarihi, kültürü, sanatı ile ünlü ve Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyeti içinde barındıran ve aynı zamanda önemli bir coğrafi konuma sahip bir ilimizdir. Cumhuriyet Üniversitesi 42 yıldan beri Sivas'a ve ülkemize önemli katma değer sağlıyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Faruk Kocacık Ankara'dan bir araştırma için iki yıl niyetiyle gelmiş ancak 32 yıldan beri üniversitede görev yapıyor. Rektör Kocacık, Sivas'ı ve Sivaslıları çok sevmiş ve ayrılamamış. Sempatik, renkli ve iyi bir yönetici profili çizen rektör Faruk Kocacık, rektör yardımcıları Ali Erkul, Sami Hizmetli ve Hüseyin Yılmaz'dan oluşan uyumlu ekibiyle üniversitenin performansını kısa zamanda artırmış. Rektör Kocacık'la yaptığım söyleşi ile baş başa bırakmadan önce Sivaslı ortaokul öğretmenim Hülya Güneş'e ve liseden edebiyat öğretmenim ve aynı üniversitede görev yapan Yrd. Doç. Dr. Doğan Kaya'ya teşekkür ediyorum.
Sayın hocam, rektör olarak üniversite için ilk olarak ne yaparak başladınız?
Üniversite de 28 aydır görev yapıyorum. Bu süre içerisinde üniversitemizde huzurlu bir ortam sağladık ve ötekileştirmenin olmadığı, liyakate önem verilen ve farklılıkların zenginlik sayılacağı bir anlayışı başta senato içinde, sonra da üniversite içinde yerleştirdik. Böylece insanlar daha verimli ve rahat çalışabiliyorlar. Kadro endişeleri yaşamıyorlar.
Üniversiteniz Türkiye için ne ifade ediyor?
Sivas bir medreseler şehri yani 1200'lü yıllardan beri Sivas'ta üniversiteler mevcut. Cumhuriyet Üniversitesi, bu üniversitelerin devamı niteliğindedir. Aynı zamanda gerek mezunlarımızın gerek akademik personelimizin ürettikleri projeler, yaptıkları bilimsel çalışmalarla bilim dünyasına, ülke ekonomisine katkılar sağlamaktadır.
Sizce üniversitelerin temel acil sorunları ve çözüm yolları neler olabilir?
Genelde üniversitelerin temel ve acil sorunları öncelikle öğretim elemanı kadrosunun eksikliği ve öğretim elemanlarının ücretlerinin yetersizliği. Diğer bir sorun da gerek araştırma gerekse alt yapı çalışmaları için ayrılan bütçelerin yetersizliği. Üniversitelerin bilimsel araştırmalarda başarılı olabilmeleri için, gerek araştırma faaliyetlerine gerekse alt yapı çalışmalarına yeterince bütçe ayrılması gerekmektedir.
Üniversitelerin sanayi, bilim ve teknik iş birliğini yeterli buluyor musunuz?
Hayır, özellikle Anadolu'da tam anlamıyla yeterli bulmuyorum. Geçmişten beri üniversite-sanayi arasında istenilen bağ olmamakla beraber, günümüzde bu iş birliği eskiye oranla artmış olup, yine de istenilen düzeyde değildir. Sanayi kuruluşları sektörde edindiği tecrübe ile üniversitelere alt yapı ve maddi destekle katkı sağlamalı, üniversitelerde sanayicinin ihtiyaç duyduğu AR-GE faaliyetlerini yürütecek ve teknolojik gelişmeyi sağlayacak bilimsel bilgi üretmelidir.
Üniversitenizin yakın ve uzak hedef olarak Türk bilimindeki vizyonunu ve yerini nerede görmek istiyorsunuz bu alandaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Üniversitemizin Türkiye'deki üniversiteler içerisinde ilk 20'de, Dünya üniversiteleri içinde ilk 1000 içinde yer almasını hedefliyoruz. Bunun için akademisyenlerimizi teşvik edecek, çalışmalarında kolaylık sağlayacak bir takım destekler sağlıyoruz. Bu çerçevede üniversite vakfı kanalıyla teşvikler veriyoruz. 2012'de öğretim elemanlarına 253 bin TL yayın teşviki ödemesi yapılmış olup 2013'de yılda 300 bin TL bilimsel yayın teşviki ödenecektir. Ayrıca CÜBAP kanalıyla daha önce de belirttiğim gibi bugün 147 proje uygulanmakta olup 9 milyon destek sağlanmaktadır. Bilimsel araştırmaların, çalışmaları yürütülmesinde öncülük etmesi bakımında önemli olduğunu düşündüğümüz Proje Koordinasyon Araştırma ve Uygulama Merkezi kurduk. Yine Teknoloji Transfer Ofisi ile öğretim elemanlarımızın proje yazılımlarında proje koordinatörleri tarafından proje yazımı desteği sağlanmaktadır. Teknokent firmaları arasında iş birliği ile projelere yönelik destekler de sağlanmaktadır.
Yükseköğretim kurumlarında görmek istediğiniz öğrenci profili sizce nasıl olmalıdır?
Özgüveni olan, öğrenmeye ve kendisini geliştirmeye açık, araştıran, sorgulayan, bilgisini yeteneğini doğru kullanabilen, bilimden teknolojiye, ekonomiden siyasete dünyadaki her türlü gelişmeyi takip eden, ülkesini seven gençlere ihtiyacımız var.
Türkiye'deki üniversitelerin bilim, teknik ve üretimi katkı bakımından dünya üniversiteleri ile rekabet edebilecek düzeye gelmeleri için neler yapılmalıdır?
Öncelikli olarak yabancı dil eğitimine önem vermek, lisansüstü eğitim için yurt dışındaki üniversitelerde eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunmak gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca öğretim üyelerinin de yurtdışı üniversitelere giderek deneyim kazanmalarını sağlamak, uluslararası gelişmeleri takip etmek gerekir. Öğrencilerin ders ve müfredat içeriğini, eğitim faaliyetlerinde teknoloji kullanımına imkan verecek şekilde tasarlamak, üniversitelerde yürütülen lisansüstü programlarının bilime somut katkı sağlayacak ve teknoloji üretimine bilgi aktaracak şekilde yürütülmesine imkan oluşturmak gerekmektedir.
Üniversite Rektörü olmak nasıl bir duygu, hissiyatınızı paylaşır mısınız?
Hem hoş hem de ağır sorumlulukları üstlenmeyi gerektiren karışık bir duygu. Bir yandan yapılanlarla mutlu oluyorsunuz, bir yandan da bazı zorluklar ve engeller nedeniyle yapamadıklarınıza üzülüyorsunuz. Fakat ne olursa olsun insanın yararlı olduğu duygusu hoş bir duygu. Bu arada zaman ayıramadığım işlerle ilgili de üzüntü olabiliyor. İnsan kendisini yetiştiren devletine hizmetle borcunu ödedikçe daha mutlu oluyor.
Rektörlüğünüz sırasında unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız?
Anı çok. Göreve başladığım ilk günlerde kutlamaya gelenler arasında bir kurumda müdür olduğunu söyleyerek randevu isteyip, birtakım şeylerin satışını yapmak isteyenler olmuştu. Her gün yeni bir şey çıkıyor. Fakat göreve başladığımızda daha önce kadro alamayan bazı insanların kadro ilanları çıktığında bana olan teşekkürlerini, duyguları, gözlerindeki mutluluğu unutamam. Oysa yaptığım, yapılması gerekendi. Hak edene hak ettiğini vermek. Şu anda da kadro yönünden oldukça huzurlu bir üniversite olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Ayrıca Ar-Ge binamızın 9 ay süren bir mücadeleden sonra probleminin çözülmesi ve şu anda da bitmiş olması beni çok mutlu etti. Çünkü araştırma üniversitesi olmak için, kalite için bu çok gerekiyor.
Öğrenciler neden Cumhuriyet üniversitesini tercih etsin, diğer üniversitelerden farkınız nedir?
Öncelikle üniversitemiz Anadolu'nun asırlar boyu süren tarihine tanıklık etmiş, Selçuklulardan Cumhuriyete kadar uzanan yolda önemli merkezlerden biri olmanın avantajına sahiptir. Sivas ekonomik, ulaşımı rahat, yaşaması kolay bir şehirdir. Ayrıca hem şehrimiz hem kampüsümüzde güvenlik problemi bulunmamaktadır. Yerleşke içerisinde son bir yılda yapılmış olan yurtlarımızla yurt sorununu büyük ölçüde çözmüş bir üniversiteyiz. Kısaca kültür şehri, tarih şehri, güvenli, hayat kolay ve ucuz, huzurlu, kampüs hayatı içinde tüm birimlerin bir arada olması avantajı ile üniversitemiz tercih edilmeli.
Üniversite rektörleri inşaat ve parasal durumdan azade tutulmalı mı, yani üniversite yönetimine mi sadece katılmalı bu konuda ne dersiniz?
Hayır bence tutulmamalı. Tabi bir takım zorlukları var. Fakat mevcut durumda hepsini birlikte yürütmek zorundayız. Stratejik planlama yaparken ihtiyaçların tespit edilerek takibinin yapılması açısından da gerekli olduğunu düşünüyorum. İdari Mali İşler, Strateji, Yapı İşleri Daireleri var. Onlarla koordineli çalışarak, işlerin bütünlük içinde ve plan dahilinde yürütülmesi daha yararlı.
Akademisyenlerin performansa dayalı ücret almasını doğru buluyor musunuz, özel üniversite ile devlet üniversitesi arasındaki ücret dengesizliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet, doğru buluyorum. Vakıf üniversiteleri elbette ki daha avantajlı çünkü maddi imkânları çok fazla. Öğretim elemanı tutabilmek için daha iyi ücretler veriyorlar. Tabi bu o üniversitelerin gelirleriyle alakalı bir durum. Sayın Başbakanımız bir akademisyen olarak durumumuzu yakından biliyor ve yakın zamanda maaşlarda iyileştirme yapıldı. Kendisine, devletimize teşekkür ediyorum. Zaman içinde özellikle rekabet edebilmede devlet üniversitelerinde görev yapanlar için devlet tarafından ücretlerin daha iyi seviyelere çekilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yeni Türkiye'nin yeni rektörü nasıl olmalıdır?
Ülkenin kalkınma hedeflerine uygun meslekleri ve projeleri belirleyen stratejik planları gerçekleştirilebilen, dünyadaki tüm gelişmeleri takip edebilen, yeniliklere açık, huzuru ön planda tutan, ötekileştirmeye meydan vermeyen bir yapıda olmalı. Uluslararasılaşmaya önem veren, kendi markasını oluşturan, kaliteyi artıran ve tercih edilen üniversite olmak için çalışmalar yapan niteliklere sahip olmalıdır. Yeni Türkiye hedeflerine uygun stratejiler ile hareket etmelidir. Ayrıca öğretim elemanı, öğrenci, idari personel üçgenini dikkate alarak hareket etmelidir.
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ KİMLİK KARTI
50 bin öğrenci
Kuruluş: 1974
Fakülte Sayısı: 16
Yüksekokulu Sayısı: 5
Meslek yüksekokul sayısı: 14
Enstitü Sayısı: 4
Konservatuvar sayısı: 1
Araştırma merkezi sayı: 22
Öğrenci sayısı: 50 bin
Akademik personel: 1683
İdari personel: 1773
Sloganı: Cumhuriyeti Seviyorum
Misyon: Bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık, yüksek eğitim ve öğretim faaliyetleriyle çağın gerektirdiği mesleki ve teknik bilgi donanımına sahip bireyler yetiştirerek ülkemizin insan gücü potansiyelinin iyileştirilmesi ve bilgi toplumunun oluşmasına katkı sağlamaktır.
Vizyon: Ulusal ve uluslararası düzeyde eğitim-öğretim, araştırma ve mesleki alanda tanınırlık ve saygınlık, örgütsel bağları güçlü, kurumsal kültürü ve kimliği gelişmiş üretken, toplumsal ve ek ihtiyaçlara cevap veren bölgesinde lider üniversite olmaktır.
Prof. Dr. Faruk Kocacık, Yugoslavya'nın (Makedonya) Ohrid kasabasında doğdu. 1969 yılında Hacettepe Üniversitesi, Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi, Sosyal Çalışma Bölümü'nü 1974 yılında Yüksek Lisans derecesi ile bitirdi. 1979'da doktora derecesini aldı. 1980 yılı başlarında da İngiliz Hükümeti'nin bursunu kazanarak "The British Council" aracılığı ile Londra'da "The Public Record Office" de araştırmalarda bulundu. 1982 yılı sonlarında Cumhuriyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Genel Sosyoloji ve Metodoloji Anabilim Dalı'nda Yardımcı Doçentliğe atandı. 1982-1985 yılları arasında Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevinde bulundu. 1987 yılında Genel Sosyoloji ve Metodoloji alanında Doçentlik, 1993 yılında Profesör unvanını aldı. 1993 ve 1998 yılları arasında ise Cumhuriyet Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı. 2012 tarihinden beri üniversitenin rektörüdür.
Doç. Dr. Süleyman DOĞAN sordu, rektörler cevapladı
dogansuleyman1@hotmail.com





