Her filme bir dava! Biyografik filmler niçin mahkemelik oluyor?

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Her filme bir dava! Biyografik filmler niçin mahkemelik oluyor?

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Beyazperdede sanatçı merkezli biyografik filmler, sık sık davalara mevzu oluyor. Sanatçıların vârislerinin başlattığı davaların merkezinde ise “kişilik haklarının ihlali” var. Peki, asıl mesele ne?

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Türk sinemasında biyografik filmler rüzgârı esmeye devam ediyor. Son yıllarda şarkıcıların yanı sıra Türkiye tarihinden önemli simaların hayat hikâyeleri, sık sık filmlere dönüştürülüyor. Bu eserlerin arasında gişede hayal kırıklığı yaşatıp gösterimden çekilenler olduğu gibi; “Ayla”, “Müslüm” ve “Bergen” gibi çok popüler olan ve milyonlarca kişinin seyrettiği filmler de var...

Biyografik filmlerin yenileri de yolda; mesela yakında Barış Manço’nun hayatı da film olacak. Ancak Türkiye’de birçok biyografik filmin sonu mahkemede bitiyor. En son “Cem Karaca’nın Gözyaşları” filmi, davalık oldu. Peki, yerli sinemadaki bu filmler niçin sık sık mahkemeye taşınıyor?

Aslında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre “Memleketin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kimselerin” hayat hikâyeleri, ailelerinden izin alınmadan beyazperdeye taşınabiliyor. Ancak o şahsın filmde kullanılacak şarkıları ve diğer eserleri için izin alınması gerekiyor. Öte yandan filme konu olan sanatçıların vârisleriyle yapımcı arasında “kişilik haklarının zedelenmesi” üzerinden tartışma çıkabiliyor. Maddi meseleler de problemleri genişletiyor. 

DAVALIK OLMAYAN YOK GİBİ

Türkiye’deki biyografik filmlerden çoğu dava konusu oldu. “Ayla” (2017), “Müslüm” (2018), “Bergen” (2022), “Prestij Meselesi” (2023) “Çiçero” (2019), “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” (2019)  ve  “İki Gözüm Ahmet” (2019) filmleri onlardan bazılarıydı.

Türkücü Neşet Ertaş’ın hayatını işleyen “Garip Bülbül: Neşet Ertaş” filmi ise açılan dava yüzünden gösterime giremedi! 

MANEVİ ŞAHSİYETİ RENCİDEYE HUKUK İZİN VERMEZ

Telif hukuku üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Mustafa Ateş “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre kamuya mal olmuş kişilerin fotoğraflarını izinsiz kullanmaya dair bir istisna var. Bu istisna, filmleri de içine alıyor. Ancak daha ilgi çeksin diye hayat hikâyelerine yapılan birtakım gerçeğe aykırı ilaveler, kişilerin manevi şahsiyetlerini rencide ederse, bunlar hukuka uygun olmaz” diye konuşuyor.

Biyografik filmlerle mevcut kanunların irtibatına da değinen Prof. Dr. Ateş, Fikir ve Sanat Eserleri kanunun bazı kısımlarının demode olduğunu ama tartışmaların daha ziyade Medeni Kanun’dan kaynakladığını ifade ediyor.

İZİNLER TAM ALINMIYOR

Biyografik filmlerde yapımcıların hayatı işlenen sanatçıların vârisleriyle kurduğu iyi ilişki de mühim. Ancak vâris sayısı çoğalınca durum zorlaşıyor.

Daha önce biyografik filmleri seyirciyle buluşturan yapımcı Serkan Günay “Biyografik filmlerin çoğunda sanatçıların hayat hikâyeleri işleniyor. Ancak burada sanatçılara ait eserlerin kullanımına dair izinlerin tam alınmış olması gerekiyor. İzinler tam alınmazsa yakın zamanda gördüğümüz üzere sıkıntı yaşanabiliyor. Diğer taraftan vârislerin verdiği bilgiler ve notlar üzerinden film yapılıyor. Yapımcılar seyirciyi çekebilmek için hikâyede kurgular oluşturuyor. Bu kurgunun filmde hayatı anlatılan kişinin haklarını zedelememesi lazım. Ancak gördüğümüz kadarıyla Türkiye’de yapılan biyografik filmlerde rahatsız edici yerlere dokunuluyor” diye konuşuyor. 

Buna rağmen filmlerde hayat hikâyeleri anlatılan kişilerin vârislerinin de probleme yol açabildiğini kaydeden Günay “Bana denk gelmedi ama gördüğümüz kadarıyla bazı aileler, yapım dünyasında astronomik paralar döndüğünü düşünerek yapımcılardan aşırı talepte bulunuyor. Film vizyona girdikten sonraki gişe hasılatının tamamını yapımcının kazandığı zannediliyor. Hâlbuki finalde o rakamın yüzde 20’si yapımcıya kalıyor” ifadelerini kullanıyor.

Serkan Günay, sinemada bazı zamanlarda bazı türlerin öne çıktığını, ancak çekilecek birkaç eserden sonra biyografik filmlerin önümüzdeki yıllarda azalacağını düşündüğünü sözlerine ilave ediyor. 

BAZI KISIMLAR GÖSTERİLMİYOR

Sinema eleştirmeni Kerem Akça ise tartışmaların filmlere yansımalarını değerlendirerek “Biyografik filmlerde ailelerin isteği üzerine bazı kısımlar gösterilmiyor. Ancak biyografik filmlerde karakterinin her yönünün korkmadan anlatılması gerekiyor. Bu konuda bazı yapımcılar da problemli davranabiliyor” diyor.

Akça, biyografik eserler arasında “düzgün film” bulmanın zor olduğunu savunarak “Çok fazla film yapılıyor ama niye yapıldığını kimse bilmiyor. Fimlerin hikâyesinin ilgi çekecek olması lazım. Bence biyorgfik film furyası bir müddet daha devam edecek. Fakat bir yerden sonra online platformlara kayacaktır” ifadelerini kullanıyor.

En çok seyredilen yerli biyografik filmler

  •  “Müslüm” (2018) 6,4 milyon
  • “Ayla” (2017) 5,5 milyon
  •  “Bergen” (2022) 5,4 milyon
  •  “Atatürk-1” (2023) 1,6 milyon
                                        *Box Office Türkiye dataları
Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...