Servetini hayra harcadı

Servetini hayra harcadı

RAMAZAN 2013 Haberleri

Emiret-ül Mü'minin Zübeyde bint-i Câfer, cömert bir kadındır. Dünya nimetleri başını döndürmez, paraya pula değer vermez, servetini hayra harcar.

Abbasi ailesinin kızlarından Emet-ül aziz elbette saraylarda doğar (Musul'da Kasr-ül Harb'de). Babası, Halife Mehdî ile kardeştir. Annesi ise Hârûn Reşîd'in validesi (Hayzurân Hatun) ile abla bacı olurlar. Zaten nesebi dört beş batın sonra Abdülmuttalib'e varır ki öz be öz Haşimi'dir! Zaten Abbasilerde hem dedesi ve amcası hem de kocası ve oğlu halife olan bir başka kadın da bulunmaz. Henüz üç yaşındayken babası vefat eder onun bakımını ve terbiyesini dedesi Ebû Câfer El Mansûr üstlenir. Halife Mansur minik torununu himaye etmekle kalmaz, dinî ilimlerle de ziynetlendirir. Zübeyde hanım Arabiye olan vukûfiyeti ile bilinir, bilhassa belâgatta pek mahirdir. Edibedir, şairedir. Müşfiktir, cömerttir, güzeldir. Nitekim saray gençlerinden Harun Reşid (hem amcaoğlu hem teyze oğlu olur) ona gönlünü kaptırır. Büyükleri de münasip görürler, nikâhları kıyılır. Gençler Dicle kenarındaki bir kasırda dünyaevine girer. Harun Reşid o kadar büyük bir saadet içindedir ki anlatılamaz. Makam mevki umurunda bile değildir, yeter ki hanımı ile bir kuytuya çekilsin, baş başa kalsınlar. Kuşlarla çiçeklerle, konuşsun, şiirler yazsınlar. Ancak bir veliahd isen, seni sana bırakmazlar. Halife babası (Mehdi) Harun'u vali olarak Magrib'e yollar. Dünya kaçanı kovalar derler ya. Bir bakmış hilafet tahtında… Gözü Zübeydesindedir hâlâ, Dicle kenarında muhteşem bir saray yaptırır ona (Kasr-ı Zübeyde yahut Kasr-ı Ümmü Câfer)PARA DEDİĞİN EL KİRİ..
Dünya nimetleri Zübeyde'nin başını döndüremez. Paraya pula değer vermez, hayır peşinde koşar. Misal Hacıların Arafat, Müzdelife ve Mina'da susuzluktan bizar olduklarını duyunca hiç düşünmez, getirip mücevherlerini ortaya koyar. Projeye göre taa Taif'ten (takriben 200 km mesafeden) su getireceklerdir. Kolay iş değildir aslında. Proje takriben 1.700.000 miskal altına çıkar ki Zübeyde'nin de boyunu aşar. Ancak efendisi destek olur, tıkandığı yerde hazinesini emrine açar. Nitekim sular, arkları doldura doldura gelir, Cebeli Rahme etrafındaki lülelerden akmaya başlar. Hacılar kana kana içer, genç çiftin dünya ve ahiret saadeti için duada bulunurlar. Zübeyde Hatun vefat eder. Bir seveni rüyasında görür. Bakar ki rahat, nimetler içinde… "Tabii" der "bu kadar hayır hasenat yaptınız, hacılardan dua aldınız. Boşa gidecek değildi ya..."
- Hayır, onlar vazifemdi, yapmak zorundaydım. Beni kurtaran sandığınız gibi su yolları olmadı. Bir gün nedimelerimle muhabbet ediyorduk, müezzinin sesi geldi. Parmağımı dudağıma götürüp 'susalım dinleyelim' işareti yaptım. Beni o hareketime bağışladılar.
BU SEFER MİHRİMAH SULTAN
Aradan yıllar, uzuuun yıllar geçer.
Yamaçlardaki kanallar sel ile yıpranır, düzdekiler kum ile dolar. Kanuni Sultan Süleyman Mekke Kadısı Abdülkâdir İbn-i Ali Mağribî ve Cidde mutasarrıfı Hayreddin Bey'i vazifelendirir. "Bakın bakalım eski kanalları onarmak kabil mi?"
Heyet gider inceler ve takriben 30 bin altın masrafla tamir edilebileceği şeklinde rapor sunar. Mihrimah Sultan bunu duyunca huzura çıkar ve bedelini karşılamak için müsaade ister babasından. Gereken parayı fazlasıyla öder (50 bin peşin 100 bin altın) devlet hazinesine zerre miskal yük olmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...