Aşı en erken 25 Aralık’ta yapılır

Aşı en erken 25 Aralık’ta yapılır

SAĞLIK Haberleri

Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kara, insanlarda uygulanma aşamasına gelen aşıların etkinliklerini ve güvenilirliklerini değerlendirdi. Kara: "Türkiye'ye ilk aşı 11 Aralık'ta gelebilecek gibi görünüyor. Geldikten sonra en az 14 gün testleri sürecektir. Bu şartlarda aşı, en erken 25-26 Aralık'ta yapılmaya başlar"

ZİYNETİ KOCABIYIK

Bilim dünyası Covid-19 enfeksiyonu çıktığı andan itibaren virüsü bitirecek aşı çalışmalarına başladı. Pandeminin başlamasının birinci yılı dolmadan bu konudaki çalışmalardan bazıları ipi göğüsledi, bir kısmının geliştirme çalışmaları sürüyor. Sağlık Bakanlığı SinoVac firmasının geliştirdiği aşının ilk etapta 50 milyon doz alınarak ücretsiz olarak yapılmasını açıkladıktan bu aşının güvenilirliği ile ilgili tartışmalar da başladı. Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, aşılarla ilgili merak edilenleri ve Türkiye’ye 11 Aralık’ta gelmesi planlanan Çin aşısı ile diğer aşının özelliklerini anlattı...

1. Kaç çeşit aşı var?
Canlı ve ölü (inaktif) aşılar. Bazı mikroorganizmaları tembelleştirebiliyor, bazılarını zayıflatabiliyoruz. Böyle olunca hastalık yapabilme kapasiteleri azalıyor. Canlı aşılar uygun ortamda hayatını devam ettirebiliyor. Ortam bozulduğunda ise kendi kendine ölüyor.

2. Canlı aşının avantajı nedir?
Bir kere bile verseniz insan vücudunda hareket ettiği ve çoğalmaya çalıştığı için savunma sistemimiz onu görüyor ve düşman olarak algılıyor. Çok ciddi bir cevap veriyor. Neredeyse ömür boyu koruyor.

3. İnaktif aşı nedir?
Bazı mikroorganizmaları zayıflatamıyoruz. Ne yaparsak yapalım o mikroorganizmalar hastalık yapma özelliklerini devam ettiriyor. Böyle bir durumda da bu mikroorganizmayı öldürerek veriyoruz. Buna da inaktif aşı diyoruz. Bu aşıyla bağışıklık sistemimizin o mikroorganizmayı tanımasını ve immün cevap oluşturmasını istiyoruz. Canlı verdiğimizde hareket ettiği için immün sistem onu çok iyi tanıyor ve çok güçlü cevap veriyor. Belki bir kere aşı yapmak yetiyor. Ölü olarak verdiklerimizdeki sıkıntımız, bu mikroorganizmaların hareket etmemesi.  Vücut görüyor ama bazı durumlarda algılamıyor. O zaman da birkaç doz yapmak gerekiyor. Çocukluk çağındaki aşılarımıza dikkat edecek olursak üç doz yapıyoruz. Hatta arada da hatırlatıyoruz.
İnaktif aşıda bir bütünü vermekten ziyade sadece bir kısmını vererek, bağışıklık sisteminin tanımasını bekliyoruz. Virüslerde de bizde de bütün bilgi bir koda yazılmış vaziyette. O kodlanan kısmı veriyoruz. Ya bütün virüsü öldürüp, verip tanıtacağız ya da bunu üreten bilgiyi insan vücuduna vereceğiz. Bilgi dediğimiz kısım; mRNA. İnsan vücudunda bu üretiliyor, buna cevap veriyor. İnaktifte virüsü öldürüyor, tamamen ölü şekilde veriyoruz. Bu yöntemlerden bugün için ülkemizde konuşulan iki aşı ön planda.
Bu kodlamayı direkt değil de bir başka virüsün içine koyup onun vücudumuzda bunu üretmesini sağlamaya çalışan teknoloji de var. AstraZenaca’nın Oxford Üniversitesi ile geliştirdiği aşı böyle bir aşı. Bunların üçü de inaktif aşılar ama birinde bütün mikroorganizmayı veriyoruz, diğerinde bilgiyi direkt mRNA olarak veriyoruz, bir diğerinde ise o mRNA'yı bir başka virüse, başka mikroorganizmaya verip onu insan vücudunda çoğaltmasını sağlayarak uyguluyoruz.

4. İnaktif aşı ile mRNA arasındaki en büyük fark nedir?
İnaktif aşının en büyük dezavantajı, üretiminin zor ve pahalı olması. Çok miktarda ürettikten sonra öldürmeniz ve aşı hâline getirmeniz gerekiyor.  
mRNA aşısının teknolojisi zor ama üretimi kolay.

5. Aşılar değerlendirilirken hangi kriterlere bakılıyor?
Bu dönemdeki en büyük isteğimiz, aşıya erken ulaşabilmek. Ana kriterimizin de güvenlik olması gerekiyor. Genel olarak baktığımızda inaktif aşı yıllardır kullandığımız, teknolojisini bildiğimiz, ölü olarak verdiğimiz için en avantajlısı gibi görünüyor. mRNA aşısının üretimi kolay, teknolojik olarak belki daha iyi cevap verecek ama yeni bir teknoloji.
Türkiye'nin şu dönemde kayıpları yükseliyor, önümüzdeki dönem de kayıpların yüksek olma ihtimali olduğu için öncelikle aşıyı erişilebilir kılmak lazım. Bu bakımdan bütün üreticilerle görüşülüyor. Bundan sonraki basamakta aşının çok güvenli olmasına sonra da etkinliğine bakılması lazım.

6. Bu bilgiler ışığında aşılar ne kadar güvenli?
Böyle bir salgın döneminde aşıyı uyguladığınızda ne kadar başarı elde ediyorsanız o kadar iyidir. Bugün için elde ettiğimiz veriler ve araştırıcıdan gelen bilgiler bu aşıların etkinliğinin yüzde 90'lar civarında olduğunu gösteriyor. En önemli kriterimizin güvenlik olması lazım. Ülkemiz her iki aşı grubuyla dünyada önde olanlarla ilgileniyor. Temin ve güvenlik kısmından bakarak hareket ediyor.

7.  Türkiye'ye gelecek aşının güvenilirliği nasıl test edilecek?
Türkiye, aşı üreticilerinin hepsiyle görüşüyor. İlk etapta tedariği garantiye alınmış inaktif aşı  ve aynı zamanda mRNA aşısı var. İnaktif aşının tarihi ve geliş zamanı belli. mRNA aşısının görüşmeleri de şu anda devam ediyor. Faz-3 çalışmasındaki verilerine bakacak. Bunlar çok olumlu geliyorsa önümüzdeki günler içerisinde dünyadaki verileri de bu şekilde olumluysa o zaman “O aşıyı artık bana gönderebilirsiniz” diyecek.

8. Aşı gelince hemen yapılacak mı?
Hayır. Onun da temel sebebi hangi aşı olursa olsun her ülke kendi testlerini ve uygulamalarını mutlaka yapıyor. Bütün testleri yapılmış olmasına rağmen bir kere daha yapılacak. Bu standartlar sağlandıktan sonra bu aşı kullanılabilecek. Bu testlerin uygulama süresi yedi günden kısa değil. Bir kısmının süresi iki üç gün. Bu testi geçerse, bir sonraki test yapılacak. Onun için de bu sürenin 14 günün altında olması mümkün değil. Türkiye'ye ilk aşı 11 Aralık'ta gelebilecek gibi görünüyor. Geldikten sonra en az 14 gün testleri sürecektir. Bu süre 15 gün ya da 20 gün olabilir. Aradaki testte bir sorun çıkarsa tekrar yapılır, değerlendirilir. Testin işleyişi sırasında tereddütte kalınırsa o test tekrar yapılır. Bizim aşı 11 Aralık'ta gelince en erken yapılacağı tarih 25-26 Aralık gibi olur. Testler sonunda "tamam" denilirse "Elinizdeki aşıları uygulayın" denilecek. Testlerde bir şey çıkarsa aşıların hepsi geri alınıp iade edilecek.

9. Aşılar nasıl saklanacak?
İnaktif aşı, ölü aşı olduğu için normal 2-8 derecede buzdolabı şartlarında saklanabiliyor. Daha rahat dağıtımı var. mRNA aşısı bilgiyi taşıdığı için, bu da çok kolay yıkıldığı için eksi 70 derecenin altında saklanması gerekiyor. Bu, biraz lojistik açıdan kısıtlayıcı olabilir.

10. Türkiye niçin Çin aşısını kullanacak?
Türkiye nüfus olarak büyük bir yapıya sahip olduğu  için, aşı büyük bir gruba uygulanacak. mRNA teknolojisi, yaygın bir uygulama değil.
Diğer taraftan Çin aşısı, inaktif bir aşı. Bu aşı teknolojisi uzun yıllardır uygulanıyor. Orada olabilecek istenmeyen yan etkileri biliyoruz. Ölü mikroorganizma olduğu için kolda biraz ağrı, kızarıklık olur. Bunun ötesinde çok büyük bir yan etki beklemeyiz. Böyle bir fark olduğu için güvenlik çok önemli. Etkinlikte de birbirlerine yakın olduklarını açıkladılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...