Abdüllatif Uyan

Hazret-i Ali anlatıyor: "Bedir Harbi'nde üç yüz sekiz kişiydik... İçimizde en cesurumuz, Resulullahtı.

Uhud Harbi kızışmıştı!.. Küffarın arasından vücudu zırhlarla kaplı biri öne çıktı...

Resulullah Efendimiz, bir gün Hazret-i Ali'ye "Yâ Ali, bin devene... Yemen'e kadı/hâkim olarak gideceksin!" buyurdu.

Efendimiz, Hayber'de sancağı Hazret-i Ali'ye verip "Yâ Ali, Hayber'i fethetmeden geri dönme!" buyurdu.

Kâfirlerin içinde Amr bin Abdud diye biri vardı ki tam bir insan azmanıydı!.. Karşısına çıkacak kimse yoktu o devirde... İşte bu Amr, Hendek Harbi'ne geldi.

Cabir bin Abdullah (radıyallahü anh), bir ara çok borçlanmıştı.

Medine'de müthiş bir kuraklık olmuştu bir zamanlar...

Hazret-i Hafsa (radıyallahü anha), Hazret-i Ömer'in kızı ve Efendimizin muhterem hanımıdır...

Âdem aleyhisselâmın topraktan yapılan bedenine ruh verilince hayat bulup önce Arş-ı âlâya baktı... Orada bir yazı gördü... Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resulullah yazıyordu.

Seyyid Fehim hazretlerinin vefatı yaklaşınca uzleti tercih etti... Sohbetlerinde 'ölüm'den bahseder "Ölüm, mümin için büyük nimettir" derdi.

Seyyid Taha-yı Hakkâri hazretleri, her gün ikindi namazından sonra sohbet eder, ama herkesi çağırmazdı o sohbete...

Hacı Ağa diye bir aşiret reisi vardı Van'da. Bu, bir gün Seyyid Fehim hazretlerini ziyaret için Arvas'a doğru yola çıktı... Yolda Müküs emiri Şeyhi Bey'e uğradı.

Müküslü Ali Efendi şöyle anlatıyor: "Seyyid Fehim hazretleri, gençliğinde çıktı bir gün Arvas'tan. Nehri'ye, üstadını görmeye gitti. Girip oturdu huzurunda. Lâkin o içeri girer girmez üstadı Seyyid Taha ayağa kalktı hemen... Bir başka talebe de vardı odada.

Abdülhakîm Efendi, Seyyid Fehim hazretlerinin talebesiydi.

Bir gün Çatbayır'dan bir kişi trafik kazası geçirmişti. Fena hâlde yaralandı. Ölmediyse de korkudan dili tutuldu adamcağızın...

Seyyid Fehim hazretlerinin her duası kabul olurdu. Vefatından sonra da Onun hatırı için dua eden, muradına kavuşur.

Seyyid Taha hazretlerinin oğlu Seyyid Ubeydullah, Seyyid Fehim hazretleriyle umreye giderken Mısır'da mola verdiler.

Seyyid Fehim hazretlerinin koyunlarına bakan iki çobandan biri, diğerine "Gel, şu koyunlardan birini kesip yiyelim" dedi.

Abdülhakîm Arvasi hazretleri şöyle anlatıyor: "Gençliğimde bir akşam namazını, hocam Seyyid Fehim hazretleriyle birlikte kıldık.

Seyyid Fehim hazretleri, kendi üstadı olan Seyyid Taha hazretlerini çok severdi.