Ahmet Demirbaş

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "İmân sâhibi, her hatâya düşebilir. Fakat, hâinlik yapamaz ve yalan söyleyemez."

"İnsan ölünce amel defteri kapanır. Ancak şu üçü bundan müstesnadır: Sadaka-i cariye, faydalı ilim ve kendisine dua eden salih evlat bırakan."

Hazret-i Ebû Hüreyre: "Yâ Resulallah! Annemi ve beni müminlerin sevmesi için, bizim de müminleri sevmemiz için dua ediniz."

Âdem aleyhisselam, oğlu Hazreti Şit'e Resulullah Efendimiz hakkında şöyle buyurur: "Cennette onun ismi ile güzelleşmemiş bir tek köşe bile görmedim..."

Er olmak, kul olmak, en şerefli meziyet, en şerefli rütbedir. "Ben Allah’ın kuluyum" hadis-i şerifi, kulluğun, er olmanın önemini göstermektedir. 

Hüseyin Hilmi Işık "kuddîse sirrûh" buyurdu ki: "Bugün, en büyük emr-i mâruf nedir biliyor musunuz? Ehl-i sünnet âlimlerinin bir kitabını vermektir."

Bir gün Resûlullah efendimiz, Eshâbı ile mescidde otururken, Cebrâil aleyhisselâm gelir ve Hazret-i Ebû Bekr'i metheder!..

Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ey Dâvud! Günahkârları tövbe ile, benden ümit kesmemekle müjdele! Sâlihleri de ibâdetleriyle korkut ki; ibâdetlerine aldanmasınlar!"

"Ahîlik" teşkilâtı ile büyük hizmetler yapan bu mübarek zat, Osmanlı sultanları tarafından da çok sevildi ve hürmet gördü...

“Allahü teâlâ yarattıklarına benzemez. O, mekândan münezzehtir. Yani bir yerde, aşağıda, yukarıda değildir. Her şeyi ve her yeri yaratan Odur..."

Bâyezid Han​, Bursa'ya bir cami yaptırmak ister. Mimarlar bugünkü Ulucami’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Ancak bir pürüz vardır!..

Büyük velîlerden Sünbül Sinân Efendi'nin çok talebesi vardı. Ancak o, Muslihuddin Musa adındaki bir talebeyi hepsinden çok seviyordu!..

Din büyükleri buyuruyor ki: "Bize çavuş değil, er lazım... Er, emir vermez, 'peki' der. Er olmak, kul olmak, en şerefli meziyet, en şerefli rütbedir..."

Dört yüz çadırla Türkiye Selçuklu-Bizans hududuna yerleştirilen Kayı Aşîreti, 1299’da Osman Gâzi'nin adına izâfeten Osmanlı Devleti'ni kurdu...

 "Ben lanet etmek için, insanların azap çekmesi için gönderilmedim. Ben, herkese iyilik etmek için, insanların huzura kavuşması için gönderildim"

Gıybet etmenin kefareti, üzülmek, tövbe etmek ve onunla helâlleşmektir. Affetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü almalıdır. 

"Ey mücahid kardeşlerim! Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan, rahata kavuşulamaz. Sıkıntılara katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri toplayalım..."

Bir gün, köyün birinde şeytan bir ağacın altına oturmuş, keyiflice etrafı seyrediyor. Bir bakmış orada, kazığa bağlanmış bir buzağı var!..

Emekli Tümgeneral Hayri Aytepe: "Kızım! Bir genç kızın, kendi başına yalnız kendi aklı ve idraki ile iffetini muhafaza etmesi, cidden güçtür..."

Peygamberlerden herhangi birini inkâr veya herhangi birine hakaret etmek küfürdür, yani böyle yapan kâfir olur.