Ahmet Demirbaş

Şeytan'a Âdem aleyhisselâma karşı secde etmesi emredildi. "Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu da topraktan yarattın" diyerek secde etmedi.

Muhammed Bedâyûnî, zâhir ve bâtın ilmlerinde mütehassıs idi. Seyfüddîn-i Fârûkî'nin talebesi, Mazhar-ı Cân-ı Cânân'ın hocasıdır...

Hazret-i Lokman​: "Oğlum, bu beş haslet kimde olursa, o kimse takva ehli, temiz bir kimsedir, Allahü teâlânın dostudur, şeytandan uzaktır."

Seyfeddîn-i Fârûkî hazretleri, insanlara maddî ve mânevî her türlü yardımı yapar, sohbetlerinde sık sık, yardımlaşmanın önemini anlatırdı. 

Bayezid-i Bistami hazretlerine bir gece uyku bastırıp sabah namazını kılamadı. O kadar inleyip, telaş ve korku oldu ki, bir ses işitti!..

"Esrar denizlerinin dalgıcı oldum” buyuran Muhammed Masûm hazretlerine "Yapışılacak sağlam ip" manasına "Urvet-ül vüska" denilmiştir.

"Bir kimse, kırk gün sabah namazının ilk tekbirine yetişirse, kendisine iki berat yazılır: Cehennemden kurtuluş beratı ile münafıklıktan eminlik beratı."

İmam-ı a’zam hazretleri, ömrü boyunca, insanları, imandan ayırmaya çalışan dinsizlerle ve sapık fırkalarla mücadele etti.

İmam-ı Ahmed Rabbani hazretleri, 1563'te Hindistan'ın Serhend (Sihrind) şehrinde doğdu. 1624 senesinde vefât etti. 

Bâkîbillah hazretleri, Kâbil'de doğdu. Pekçok âlim ve veli yetiştirdi. Yetiştirdiği büyüklerin başında İmâm-ı Rabbânî hazretleri gelir.

"Kızdığı zaman kalp kırmayan kimse, ehl-i Cennettir... Ailesiyle iyi geçinen herkesle iyi geçinir kardeşlerim." 

Emkenegî hazretleri, evliyanın büyüklerinden Dervîş Muhammed hazretlerinin oğlu ve Muhammed Bâkibillah hazretlerinin hocasıdır.

Bayramlar; Müslümanların kaynaşması, kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çok güzel bir vesiledir.

Dervîş Muhammed hazretleri, büyük âlim ve kâmil bir veli olan dayısı Kâdi Muhammed Zâhid'in derslerinde yetişti. 

Hazreti Ali (radıyallahü anh) buyurdu ki: "Dostlara yedirdiğim bir ekmek, fakirlere verdiğim beş ekmekten daha kıymetlidir."

Bu mübarek zat, küçük yaştan itibaren ilim öğrendi. Daha sonra tasavvufa yöneldi. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerine talebe oldu...

Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Rüyamda ümmetimden birini gördüm, susuzluktan dili çıkmıştı. Tuttuğu ramazan orucu gelip, susuzluğunu giderdi..."

Müslümânların göz ­bebeği olan Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri doğduğunda yüzünde öyle bir nur parlardı ki, görenler hayran kalırdı...

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Zemzem suyu hastalara şifâ verir. Onu içenler, yemek yemiş gibi açlıklarını giderirler."

"Allahü teâlâ bir kulunu severse, onun sevgisini kullarının kalblerine düşürür. İnsanlar onu severler..."