Ahmet Demirbaş

Müslümânların göz ­bebeği olan Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri doğduğunda yüzünde öyle bir nur parlardı ki, görenler hayran kalırdı...

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Zemzem suyu hastalara şifâ verir. Onu içenler, yemek yemiş gibi açlıklarını giderirler."

"Allahü teâlâ bir kulunu severse, onun sevgisini kullarının kalblerine düşürür. İnsanlar onu severler..."

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde; "Mü'minin sahurunun hurma ile olması, ne güzeldir" buyurmuştur...

Alâüddîn-i Attâr hazretleri, babasından kalan mirası kardeşlerine bırakarak Şah-ı Nakşibend hazretlerine talebe olmayı tercih etti. 

Bir Müslümana çatık kaşla bakmak harâmdır. Güleryüzlü olmayan kimse mümin sıfatlı değildir. Herkese karşı güleryüzlü olmalıdır.

Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, Allahü teâlânın sevgisini kalblere nakşettiği için "Şâh-ı Nakşibend" diye meşhurdur.

Sabretmek, başarıya sebep olan güzel huydur. Sabır, Peygamberlerin hasletlerindendir. Belalara sabretmek, kurtuluşa sebeptir.

"Ben öldükten sonra hazinedeki altınlar arabaya konulup yürütülsün. Defnedileceğim yere de ihtişamlı bir arabayla götürün!.."

Seyyid Emir Gilâl hazretleri gençliğinde güreş yapardı. Sonra çömlekçilik yaptığı için "Gilâl" veya “Külal” ismiyle meşhur olmuştur.

Büyük âlim Ali Râmitenî hazretleri kendisinden sonra yerine, Muhammed Bâbâ Semmâsî'yi vekil bıraktı.

Müslüman bir kimse; depremde, yangında, sel felaketinde, çığ altında kalmakla, yıldırım düşmekle ve denizde ölse şehit olur...

Ali Râmitenî hazretlerine bir talebesi yemek getirmişti. Ona buyurdu ki: "Ne muradın var ise iste! Çünkü hacet kapısı şu anda açıktır."

Kâfirler Mi'râc olayını işitince inkâr edip, “Akla zıttır, mümkün değildir” dediler. Birkaçı hemen Hazret-i Ebu Bekir’in evine geldi... 

Mahmud-i Encirfagnevi hazretleri bütün ömrünü insanlara saadet yolunu göstermek için geçirdi. Çok âlim yetiştirdi...

Eyyûb aleyhisselâm, hocaları ile ders okuyan on çocuğunu depremde kaybetti. O, Allahü teâlâya teslimiyetini bildirdi. Güzel sabretti...

Bu mübarek zat, küçük yaşta tahsile başladı. Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri ile tanıştıktan sonra bütün dünyası değişti...

Çok sevap kazanmak için, çok mala ihtiyaç vardır. İslamiyet’e uygun yapılan her kazanç dünyaya sarılmak olmaz, ahiret için olur...

Buhâra'nın Goncdüvân köyünde doğan Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretleri "Vilâyet yolu"nun rehberlerindendir...

Osman Gazi'nin vasiyeti: "Ey oğul! Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir. Ve Allah için cihâdı terk etmeyerek beni şâd et! Ulemâya riâyet eyle!"