Enver Seyidoğlu

Birileri neşeliyken, gülerken, rahatken ve umursamazken, senin yüreğin kan ağlıyorsa, mazlûmsan ve hattâ "Kul Hakkın" yenmişse ne yaparsın?!...

İnsanoğlunun yaradılışı gereği, içinde bulunduğu ve icra ettiği 5 ayrı hakikati tanımlamakta yarar var ...

Özellikle çocukların sevgilisi olan Jean Claude Van Damme, İstanbul'dan bir rüzgar gibi geldi, geçti...

İyi bir TV yayıncısı ya da gazetecinin sadece ekonomist, sadece siyaset bilimci, sadece eğitimli ve kültürlü olması yetmiyor!... Herşeyden önce kendini tanıması, haddini bilmesi ve kendiyle barışık olması gerekiyor.

Son yazımızda gözler, nisan ayında gerçekleşecek olan "Kanal ve Frekans İhâlelerinde" dedik... TV ve Radyo dünyasında neler değişecek, daha mı iyi olacak, eskisi gibi mi kalacak, yoksa herşey daha mı beter olacak diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz?!...

Ülkemizde işlenecek birçok konu ve durmadan değişen gündem maddesi varken TV haber bültenleri hiç sıkıntı çekmez!...

"Biri Bizi Gözetliyor"u belki birileri gözetliyor ama bizler gözlemliyoruz ve maalesef hiç de haz almadan!...

TV kanallarında ekonomi üzerine ahkâm kesmeler bütün hızıyla devam ediyor!... Eh böylelikle, her ekonomistten çok farklı yorum ve görüşler, TV aracılığıyla alındıkça, seyirci ve toplumun kafası daha da karışıyor!!...

Evet, geçen yazımın başlığındaki gibi şimdi gözler TV kanallarında, kulaklarsa radyoların haber bültenlerinde!...

9 günlük uzun bir tatilden sonra herhalde öğrenciler dahil olmak üzere bütün çalışanlar "Pazartesi sendromunu" yaşamışlardır. Ümit ederiz aynı sendrom, bugün de devam etmez. Çünkü bayram ve uzun tatil, en azından yorgun düşmüş olan beyin ve vücutların kendine gelmesi için harika bir fırsattı.

Daha önceki yazılarımda TV kanallarının bu gidişle kayda değer yapımlar ekrana getiremeyeceklerini ve nostaljiye; geçmişe özlem duyulan kişilere, sanatçılara ve programlara bir gün değer verebileceklerine, yararlanacaklarına ve geri döneceklerine değinmiştim. Ve de öyle olmaya başladı...

Bir mübarek bayram daha sona erdi; geriye iyilik, güzellik ve sevdiklerimizle geçirdiğimiz beraberliklerden neler kaldıysa?!...

Geçen salı gecesi NTV'de, saât 21.05'ten itibaren takip ettiğim bir program vardı; Gazeteci-yazar Yavuz Donat'ın yönettiği ve Türkiye'nin gündeminden önemli konuların masaya yatırıldığı "Kapalı Kapılar Ardında" adlı yapım. Bu yapımda önemli ve yerinde açıklamalarıyla dikkâti çeken değerli bir konuk yer alıyor; hepimizin çok yakından tanıdığı gazeteci-yazar Emin Çölaşan. Sn. Çölaşan'ın, özellikle TV dünyamızla ilgili görüşleri ne kadar da isabetli:

Ekonomik darboğazdan dolayı tatile çıkamayan ve evinden oraya buraya eğlenmeye gidemeyenler için bayram televizyonu, en önemli eğlence aracı olacağa benziyor... Tabii ki, bu araçta kayda değer izlenecek yapımlar yer alacaksa?!.. Sinema salonlarındaki o güzelim filmleri izlemekten mahrum parasız vatandaş, en azından evde ailesiyle birlikte TV karşısına kurulup uzun metrajlı filmleri izleme şansına sahip!..

TV kanallarının da bizlere nasıl bir bayram geçirteceğini bugünden itibaren böylelikle hep birlikte gene gözlemleyeceğiz... Ümid ederim ki, başta haber bültenleri aracılığıyla seyirciye -kazadan, belâdan uzak- hayırlı ve uğurlu haberler ulaşır!.. Ve ümid ederim ki; morale, dayanışmaya, sevince ve huzura çok ihtiyacı olan halkımız, TV kanalları aracılığıyla; ekrana -inşallah- gelecek olan nitelikli programlar sayesinde, biraz olsun dinlenir ve motive olur!...

Şu "Ekonomik Deprem"de bazı TV kanalları hâlâ Paparazzi ve Televole programlarını yayınlamaya devam edecekse yazıklar olsun!!...

Öylesine dar bir boğazdan geçmekteyiz ki, hiç kimsenin ne felâket tellallığı yapmaya hakkı var, ne de "Polyanna"cılık oynamaya!... Böylesine kritik dönemlerde çok önemli iki gücü harekete geçirmekten başka çaremiz yok: Biri inanç diğeri ise motivasyon!!...

Hemen her yazımda altını çizdiğim, üzerine gittiğim konuların başında mâlûmdur ki "Yayın etiği" geliyor!... Bütün bu görüş ve yazılarımla, çok şükür ki; bir yığın okuyucu ve de seyirci örtüşüyor!.. Beni en çok sevindiren konuysa, sanki ağız birliği etmişçesine, RTÜK Başkanı Nuri Kayış'ın yaptığı açıklamalar!...

"Biri Bizi Gözetliyor" adlı yapım ne yapmaya, hangi mesajı vermeye çalışıyor?!... Yayınlandığı ülkelerde izlenme rekorları kırmış olması bizim için bir ölçü müdür?!... Böyle bir programda espri gücünün, güncelliğin, doğallığın ve kullanılan dilin toplum kültürümüzle çok iyi bir biçimde bağdaşması gerekmiyor mu?!...

Ülkemizde bütün olup biteni tamamen TV aracılığıyla öğreniyoruz. Ve hükûmetin aldığı kararların basın toplantılarıyla kamuoyuna duyurulmasıyla birlikte bir anda Türkiye'nin olumsuz gündemleri belirlenebiliyor.