Rahim Er

Hukuk Fakültesinde iken bir gün Anayasa Profesörümüz Selçuk Özçelik, "1924 Anayasası'na devletin dini Hıristiyanlıktır, diye madde konacaktı, ancak halktan korkulduğu için bu yapılamadı" demişti. Oysa aynı anayasada Cumhuriyetin ilk yıllarında "devletin dini İslamdır" diye yazıyordu.

Başbakan Tayyip Erdoğan, 'akil adamlara kapımız açık, yeter ki bu kan dursun, gelsinler, herkesi dinlemeye hazırız!' dedi. İyi dedi, hoş dedi ama mesele izaha muhtaç. Eğer, bir kimse 'akil' veya diğer söyleyişle 'akl' ise o kimse kapı çalıp "ben akil adamım" demez. Derse o, zaten ham adamdır...

Bayram namazlarıyla, cenaze namazları iç içe karıştı. Askerler, bayrağa sarılı tabutları musalla taşına taşıyor. Şehitler hakkında haberler neredeyse aynı.

İki iğrenç vak'a arka arkaya haber oldu. Biri 20 yaşında bir üniversiteli kızın evinde hunharca tecavüze uğrayıp öldürülmesidir. Bir internet teknisyeni, internet bağlama bahanesiyle yurttan eve taşınmış iki genç kızı birkaç gün oyaladıktan sonra birini tek bulunca zalimliğini yapmış.

Necdet Özel, 1950 Ankara doğumlu. 1969 Kara Harp Okulu çıkışlı. 2011'de Jandarma genel komutanıyken dört paşanın kazan kaldırması üzerine genelkurmay başkanı oldu.

Sen, "terörist" diyorsun bu ülke vatandaşlarından birileri "özgürlük savaşçısı" diyor. Sen, "militan" diyorsun birileri "gerilla" diyor

İKF/İstanbul Küresel Forum'unda konuşan Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, GK/Güvenlik Konseyi'ni gayrı adil yapısından dolayı yerden yere vurdu.

Türkiye'nin artık bir değil iki Nobel sahibi vatandaşı var. Ne var ki ülkemiz, bu ikinci ödülde olması gereken kadar sevinmedi. Çünkü, hadiseyi duyuracaklar, üzerinde duracaklar çok fazla umursamadılar. Niçin? Sebep belli, O, bir Yemenli Müslüman hanım, dahası mesture, başı örtülü. Böyle birinin Nobel alması bile bizdeki peşin hükümleri kıramadı.

Bütün habercilere bir cuma müjdesi vermek isteriz veya kıymetini bilecek olanlara. Peygamberler Peygamberi'nin -sallallahü aleyhi ve sellem- sıfatlarından biri de "muhbir-i sâdık"tır.

Şehidi anlatmaya ihtiyaç yok... Şehidi Allahü teâlâ, mukaddes kelamıyla anlatmakta. Şehidi şehidlik rütbesini de kazanarak ahirete geçen Sultanlar Sultanı Resul -aleyhisselam- haber vermekte.

Yunanistan, çok zorda. Başbakan Antonis Samaras, yakında merkez bankasının tamamen boşalabileceğini haber veriyor. Üstelik Güney Kıbrıs da ekonomik sancılarda.

Bu kısacık sürenin sahibi insan, yarın merkezli düşünür. Oysa yarın hem tahriktir, hem tehirdir.

Sürekli sıçrama hâlinde, matbuattan, basına oradan medyaya gelindi. İsmin değişmesiyle huylar güzelleşmedi. Bir azınlık zihniyeti, vebalı bir illetle ismine "Türk Basını" denen ama ne kadar Türkleştiği şüpheli medyayı sürekli çarpıtıp durdu.

Gündemdeki mücadele, Türkiye ile bir parçamız olan Suriye halkı arasında değil, Türkiye ile Baasçı azınlığı temsil eden Beşar Esad güçleri arasındadır. Bu güçler, hem terörist dedikleri kendi ahalisini katletmekte ve hem de düşman gördükleri Türkiye'ye karşı hırçınlaşmaktalar.

Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın kabri açıldı.. "Allah, kabir rahatlığı versin" diye bir dua vardır. Bu haberden sonra aklımıza hep bu dua geldi. Merhum rahatsız edilmiş olabilir.

Türkiye'de ilk devlet teşkilatı kanunu 1293/1876 Tarihli Kanunu Esasi'dir. Bu anayasa, Sultan Abdülaziz'in intihar süsü verilmiş bir suikastle şehid edilmesinden sonra sadrazam Mithat Paşa ve ekibi tarafından Sultan Abdülhamid'e büyük baskılar yapmalarıyla ilan edilmişti. Mithat Paşa, bayrakta hilal'in yanında salib/haç da olsa ne çıkar? diyen adamdır. Tarihçiler Macar Yahudisi olduğunu ifade etmektedirler.

AK Parti Kongresini yaptı. Türkiye artık orta çaplı bir şilep değil fırtınalara tahammüllü devasa bir okyanus gemisi olma yolundadır. Bu misyonu O'na sahip olduğu her türlü değer yüklemekte. Ama elbette meydan da boş değil.

AK Parti, 4. Büyük kongresini yaptı. Vatandaş, bu kongreyle büyük bir heyecana kapılmış bulunuyor, halk da sanki hücre yenilenmesi yaptı. Herkes, böyle bir heyecana, büyük ümide muhtaçtı, herkes her gün verilen çok sayıdaki şehidlerden dolayı bir hayli üzgündü.

TDED/Türkiye Dil ve Edebiyat Deneği ile İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü müştereken bir güzel teşebbüse imza atmışlar. Lise talebeleri, İstanbul Türkçesi için denemeleriyle yarışacaklar.

AB Kültür Programı ve Literature Accross Frontiers'ın stratejik ortaklığında düzenlenen IV. İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali, 1-6 Ekim tarihinde İstanbul, Ankara, İzmir ve Hatay'da edebiyat severlerle buluşuyor.