Ünal Bolat

“Hünkârım, babamız bize nasihati eder her şeye dikkatli ve hikmetle bakın derdi”

“1968 yılında köylerde elektrik de televizyon da yoktu. Radyo da bir bizde vardı.”

“96 yaşına geldiğinde alzaymır’ın son aşamasında Balıklı Rum Hastanesindeki odasındaydı”

 “Konuşurken elini devamlı olarak hafifçe dizine vurur, ince kemikli uzun parmaklarıyla saçlarını düzeltirdi.”

“Bizler ne yapmamız gerektiğini ne yaptığımızı ve kim için yaptığımızı bilmeliyiz...”

“Cenaze töreni sonrası, babası hemen oğlunun koluna giriyor ve ne dese beğenirsiniz?”

“Motor sesinden arızasını tanıyıp yürüyüşünden silindirlerdeki güç kaybını bilen ustalar...”

“Ayakkabı tamircileri artık pençe bilmiyor. Koca makineleri var. Tıırrrt ver iki yüz lira...”

“Beş on adım attıktan sonra ardıma dönüp bu zavallı adama bakma ihtiyacı hissettim.”

“O kadar susamıştı ki anlatmaya ağzımı açmama fırsat vermeden anlatıyordu...”

“Bizim elektrikler kesik bir el atsana deyince hemen dakikasında elektrikler gelmişti...”

“Yazık, âdeta meydan dayağı atılan şahıs olay yerinden kaçarak canını zor kurtardı...”

“Arkadaşlardan sırası gelen öğretmenin çocuklarını sırtlıyor yorulunca başkası alıyordu...”

“Hayır, konu zenginlik miras, kazanç meselesi de değil. Söz konusu onun adam olması.”

“Madam, oğlunuz Karl birkaç gündür görünmüyor, nerede, öğrenebilir miyim?”

“Ev sahibi 50-55 yaşlarında dul bir hanımdı. Bir de lisede okuyan Karl isimli oğlu vardı.”

“Sonradan öğrendiğime göre ev sahibi Alman, evini yabancılara vermek istemiyormuş...”

“Almak nasip olmasa da gidip görmeyi huzuru yaşamayı ihsan eden Rabbime şükür...”

“Bir ev sahibi olabilmek için kooperatife yazılmıştık. Memur maaşımızla idare ediyorduk...”

“O kadar çok tutmuşum ki balık dolu sepeti taşıyamadım. Çocuk gövdeme büyük geldi...”