Ünal Bolat

“Size Avrupa’da yaşadıklarımı günlük tutamasam da yıl yıl da olsa anlatmaya çalışacağım...”

​“Gençler ‘meğerse kısmette buralara kadar gelip sizi de onun yanına götürmek varmış’ dedi”

​ "Size yolu tarif ederiz ama bir şartla" deyince bu defa şaşırma sırası iki gence gelmişti!..

“Liseye kayıt yaptırana kadar ilk darbeyi babamdan yediğimi elli yıl sonra öğrendim.”

​ “Hatıralardan silinmeyen çocukluğum, gökyüzü gibi duran hiçbir yere gitmeyen hayallerim hep orada...”

“Hâlâ 10-15 kişilik bir ekiple Türkiye’nin her noktasında sondajlar yapan bir kişidir o...”

Beş vakit alnını secdeye koyar, ellerini açıp “devletimize milletimize zeval verme Rabbim” diye dua eder...

​ “Evet, belki çok haklısınız ama ne yapalım ki, o ciroyu iptal etmeyi başta düşünseydiniz!..”

​ “Kusura bakmayın ne olur. Ürünler dursun ben hemen gidip iki gün sonra geri geliyorum...”

“Adam cebinden bir çek koçanı çıkarttı. Üzerine elli bin lira yazdı ve imzalayıp bize uzattı...”

​“Allah cümle mağdurlara yardım etsin. Sahtekârlara da insaf ve merhamet versin...”

“Yapıp teslim edeceğimiz dairelerin bulunduğu arsaya götürelim de sizi, bir görün...”

​Benimle alay etmediler ama “bir yanlışın vardır belki yokuş aşağı gidiyorsunuzdur” filan dediler.

“Askerin, gözlerimin içine bakarak âdeta konuşmak için izin istediğini fark ettim...”

“Bana anlattığın bu anekdotu, İstanbul’a getirdiğim misafirlerime de anlatabilir misiniz?”

​“Okumam-yazmam var ama dedelerimden kalan Osmanlıca yazıları okuyamadım...”

“İhbar, yalan ve düzmece çıkınca bu defa karakolda soruşturmanın yönü değişiyor!..”

Daha “hoş geldin” bile demeden hepsinin "geçmiş olsun" temennisine şaşırmıştım!..

“Levent çok terbiyeli ve disiplinli bir öğrenciydi. Okula annesi getirip götürüyordu...”

“Osman Çavuş’un dillere destan kızını kimseler isteyemiyor ama takdir-i ilahi bir başka!..”