Ünal Bolat

“Az sonra doktor geldi. Onları odasına kabul etti. Necati’yi iyi bir muayeneden geçirdi.”

Bütün köy âdeta Mehmetgilin evindeydi. Necati’ye “geçmiş olsun” demeye gelmişlerdi.

“O heybetli duruşa sahip, iri yapılı delikanlı Necati’nin birden rengi değişmeye başladı...”

Kocasının güzel dileklerine, tek dert ortağı Saniye “âmin” diyerek karşılık verdi...

“Dostluğun bitmeyecek ama onun kendine öz güven kazanmasına da fırsat vermiş olacaksın...”

“Öğretmenimiz izin vermedi anne. Bize dedi ki :”Sen bırak arkadaşın kendisi alsın yemeğini!”

“Güzel anlattın ama bu anlattıklarının senin şimdiki üzüntünle ne ilgisi var onu anlayamadım...”

“Ben anneme çok güveniyorum. Çünkü annem bir şey söylerse mutlaka doğruyu söyler.”

“Hocam kırk yıl nasıl bekledin hiç mi sevdiğin seveceğin bir erkek karşına çıkmadı?”

“Hayretten küçük dilimi yutacak gibi oldum. Cemal'in benimle dalga geçtiğini düşündüm.”

“Damat beyin annesi hakikatten haberi olmadığı için pür hiddet üzerime geliyordu!”

“Ben bu kızı kaçırdım, evleneceğiz” diyor. Kendisine verdiğim paralarla bir düğün de orada yapıyorlar!

“Onu evime gelmiş görünce öfkeden titremeye başladım... Dayanamayıp haykırdım!..”

“Meğer, bize gelirken o cipi vererek yollayan da o amiri durumundaki adammış!..”

“Kızımı kırmamak için gidip bir otomobil aldık. Artık hayatımız daha da renklenmişti”

“Meğer eşi alkol alıyormuş, öfke topu biriymiş, en ufak bir aksilikte şiddete başvuruyormuş!..”

“Yeni Zelanda’da eğitime çok önem veriliyor. Bunu kütüphanelere verdikleri önemden anlıyorsunuz...”

"Bir cuma sabahıydı... O meçhul evden bir adamın çıktığını görünce hemen meraklandım!"

“Mezarlıkta, şurası mı burası mı diye bakınarak bir kabrin başında durdu kayınvalidem...”

"Arkadaş ben bu evi satmak zorundayım. Gel şu işi tatlılıkla halledelim!"