Vehbi Tülek

Halîfe En-Nâsır, fakir bir kimse kılığında, Abdülmugîs hazretlerinin ziyâretine gider. Bu mübarek zat, halîfeyi o kıyâfet-le tanıdıysa da belli etmez...

Resûlullah Efendimize üç yüz otuz yaşında bir zat gelir. Bir deve yükü kitap okuduğunu söyler. Aralarında enteresan bir konuşma geçer...

Ebû İshâk İsferâînî hazretleri, Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Diğer ilimlerde de âlim idi. Zamanının üç büyük kelâm âliminden biri idi...

Şimir, hazret-i Hüseyin'in mübârek başını kestikten sonra, bir torbaya koyup evine getirdi. Hanımı, torbadan bir nûrun göklere yükseldiğini gördü ve şaşırdı!..

Uzun Hasan, büyük bir devlet adamı ve kumandandı. Ancak Fatih'le mücâdeleye kalkışması tâlihsizliğidir. Osmanlı Ordusu'nun kudretini hesap edememişti...

Mısır Sultanı ez-Zâhir, Bizans üzerine sefere çıkmıştı. Hıdır bin Ebî Bekr, sultânın muzaffer olacağını ancak sefer sonunda vefât edeceğini haber verdiği için hapse atılmıştı!..

Peygamber Efendimiz, Ebu Cehil'in kardeşi Haris'in iman etmesi için dua ediyordu. Çünkü o, çevresinde iyiliği, dürüstlüğü ve cömertliği ile tanınmaktaydı...

İbrâhim Efendi, seferler sırasında köprülerin kurulmasına nezâret ettiğinden kendisine marangoz mânâsında, "Neccâr", oğluna da "Neccârzâde" lakabı verilmiştir...

Bağdâdîzâde Hasan Çelebi, Osmanlı âlimlerindendir. Bağdad kadısının oğlu olduğu için, "Bağdâdîzâde" diye bilinir. 986 (m. 1578) senesinde Bursa'da vefât etti...

Dursun Fakîh, Osman Bey devrinin meşhûr, tefsîr, hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. Şeyh Edebâlî hazretlerinin dâmâdıdır. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in bacanağıdır...

Hazreti Sa'd ile babası Hayseme Bedir harbine iştirak etmek istiyorlardı. Resûlullah efendimiz ise ikisinden birinin katılmasını buyurdular. Baba-oğul aralarında kur'a çekmeye karar verdiler...

Ahmed-er Rufâî hazretleri çölde giderken bir kimse ile karşılaşır. O zat önce konuşmak istemez, ancak biraz sonra nasihat eder ve ağlamaya başlar...

Ebü'l-Berekât hazretleri namaz kılan birinin elleri ile oynadığını gördü. Ona lüzumsuz hareketin namazı bozacağını anlattı. Adam inat edip, aynı hareketi yapmaya devam etti...

Tâvûs bin Keysân hazretleri, hacca gitmişti. Yanında bir de çocuk vardı. Binecek bir hayvanı ve yiyecek bir şeyi yoktu. Enteresan hadiselere şahit oldular...

Dırar ibni Ezver, Esedoğullarının zenginlerindendi. Resulullah efendimizin huzuruna geldi ve "Müşriklere karşı savaşmaya geldim" dedi...

Muhammed bin Nâsır hazretleri vefât edeceği zaman buyurdu ki: "Hiçbir dünyalık malım yok ki bunları miras bırakayım. Yalnızca elbisem var. Bunları da cenâzemi yıkayanlara verin!"

Ma­tar Bâ­ze­râ­yî, Tâc-ül-âri­fîn Sey­yîd Ebü'l-Ve­fâ haz­ret­le­ri­nin ta­le­be­le­ri­nin ön­de ge­len­le­rin­den idi. Öm­rü, in­san­la­ra İs­lâ­mi­ye­ti an­lat­mak­la geç­ti...

Sultan IV. Murad Han, 1638'de, İran'ın işgal ettiği Bağdad Kalesini muhasaraya aldı... Sadrazam Tayyar Mehmed Paşa, ön saflarda yalın kılıç kahramanca çarpışıyordu!..

Hettâr Cenedî oğluna; "Vefâtımdan sonra hastalıklı bir kimse gelecek, ona izzet ve ikrâmda bulun ve hastalığını tedâvi edip, ilimde yetiştir!" diye vasiyyet eder...

Lût kavmi, fuhuş ve her türlü kötülükte ileri gitmiş, küfür ehli ve Allahü teâlâya âsî bir topluluk idi. Bu azgın kavmin başına gelenleri ibretle okuyalım...