Vehbi Tülek

Abdullah bin Huzâfe radıyallâhü anh, hazreti Ömer devrinde Müslüman arkadaşlarıyla birlikte Bizans'a esir düşer. Kendisine İslâm'ı bırakıp Hıristiyanlığı kabul etmesi teklifi yapılır...

Muhammed Murad Remzi Kazanî, Çileli ve seyahatlerle geçen bir ömür sürmüştür... Tataristan doğumlu olan bu zat, en son gittiği Çin işgalindeki Doğu Türkistan'da vefat etmiştir...

Ahmed bin Üstâzü'l-A'zam, Arabistan Yarımadasının güneyinde yetişmiş olan evliyâdandır. Hadramût'un Terîm kasabasında doğdu. 1306'da bir sel felâketinde boğularak şehîd oldu...

Amr bin Ekvâ Hayber Savaşına katılmıştı. Kendi kılıcı ters dönerek ölümüne sebep oldu. Bir sahabe "Zavallı Amr şehitlikten mahrum oldu..." deyince kardeşi Seleme durumu Resulullah'a sordu...

Ali Heytî hazretleri, elleri kılıçlı iki topluluk görür. Bir ölünün başında durmuşlar, kim tarafından öldürüldüğünü tartışmaktadırlar. Ali bin Heytî herkesin önünde ölüye "Seni kim öldürdü?" diye sorar!..

Davud aleyhisselam, "Ey Rabbim! Cennette bana arkadaş olacak kimseyi tanıt" diye arz etti. Allahü teala şöyle buyurdu: "Senin Cennetteki arkadaşın Yunus'un babası Metta'dır..."

Selçuklu Sultanı Alâ'eddin Keykubad acayip bir rüya görür. Şaşkın bir vaziyette uyanır. Rüyasının yorumunu Sultan-ül-Ulemâ Bahâeddin Veled hazretlerine sorar...

Semh İbn Malik el-Havlânî'ye, Endülüs'ün ve Fransa'dan alınmış şehirlerin valiliği verilmişti. Endülüs'e gelir gelmez, Tabiinden Abdurrahman İbn Abdillah el-Gafikî'yi kumandan tayin etti...

Zigetvar Seferine çıkılacaktı... Kânûnî, Bahri Dede'ye bin altın göndererek duâ istedi. Bahri Dede hediyeyi kabul edip bir yere sakladı ve savaşa kendisinin de katılacağını haber verdi...

Hayatı su üstünde geçen "Hızır Reis" dinine bağlı, kâmil bir Müslümandı. Kanuni Sultan Süleyman tarafından, dine hayrı dokunan manasına gelen "Hayreddin" ismi verildi...

Mehmed Paşa, çalışkan, gayretli bir devlet adamıydı. Ancak, İkinci Mustafa Hanın tahttan indirilmesinden sonra görevden alındı, daha sonra da sürgüne gönderildi...

Bir günahkâr vefat eder. Azap melekleri adamı tam cehenneme atacakları sırada "Durun, onun başı benimdir" diye bir nida işitip dururlar. Sesin sahibi Abdülkadir-i Geylani hazretleridir...

Şâfiî mezhebinin imâmı olan İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin tam adı, "Muhammed bin İdris bin Abbâs bin Osman bin Şâfiî bin Sâib Kureyşî"dir. Künyesi Ebû Abdullah'tır. Gazze'de doğdu, Mısır'da vefât etti...

Ukbe bin Nafi, Atlas Okyanusu'na kadar fethetti ve şu tarihî sözü söyledi: "Ya Rabbi! Eğer önüme çıkan şu deniz olmasaydı, senin yolunda cihad ederek daha ileri giderdim!"

Horasan Hükümdarının, Ebu Müslim adında bir kumandanı vardı. Ordusuyla Merv'e geldikleri zaman orada hikmet ehli birinin olup olmadığını sordu. Onu bir Mecusinin yanına götürdüler!..

Buyurdu ki: "İnsanların seni çok övmeleri seni aldatmasın. Çünkü insanlar ancak senin dışını bilirler. Bil ki sen ameline döneceksin. Allah'ın rızası gözetilmeyen her amel yok olacaktır..."

Muhammed aleyhisselâma peygamberliği bildirilince Yahudiler hasetlerinden inkâr ettiler... Ancak, O'nu inkâr etmeyenler de vardı. Âmir oğullarından Evs bin Hârise onlardan biriydi...

Şeyh Dehkan Killetî hastalanmıştı. "Allahım, ölümüm yaklaştı. Ölümüm sırasında velî kullarından birini gönder de bana yardım etsin, işimi kolaylaştırsın" diye dua etti...

Asıl adı "Mahmud Abdülbâkî" olan divan şairi Bâkî Efendi, İstanbul'da doğdu. Kanuni Sultan Süleyman zamanında zekâsıyla fark edilmiş ve saraya girmiştir...

Ahmed bin Ebü'l - Havârî hazretleri Şam'da yaşayan büyük velilerdendir. Tasavvuf ilminin ve hâllerinin her konusunda hikmetli sözleri vardır. Bugün de onunla kıymetlendirmek istedik bu köşeyi...