Vehbi Tülek

Ali Heyti hazretlerine, Garip Ali adında biri gelerek, Padişahın kızına sevdalandığını ve buna bir çare bulmasını rica etti. Ali Heyti de onu bir mağaraya götürdü. Bu garibe nasıl bir yol gösterecekti acaba?!.

Ahmed Sârbân hazretleri Yeniçeri Ocağında görevliydi. Kânûnî Sultan Süleymân Hanın Irakeyn Seferine Sârbânbaşı, yani "Devecibaşı" olarak katıldığından bu lakapla meşhur oldu...

Gassani hükümdarı Cabale bin Eyham, Yermük'te Bizans'ın safında yer almıştı. Zafer Müslümanların olunca, Gassani Hanedanı da tarihe karıştı. Cabale, İslamiyeti kabul ettiğini söyledi, ancak!..

Bedir Harbi başlamak üzere idi. Resulullah efendimiz "Haydi, genişliği göklerin ve yerin genişliği kadar olan bir Cennet kazanmaya kalkın" buyurdu. Umeyr bin Humam müşriklerin üzerine öyle bir saldırdı ki!..

Müminler hac için yola çıkmışlardı. Epey yol aldıktan sonra çöl ortasında yaşayan bir mübarek zatla karşılaştılar. Ayakları kavuran kumların üstünde namaz kılması görenleri hayrete düşürmüştü!..

Peygamber Efendimiz bir gün, Selman-ı Farisî hazretlerine; "Ya Selman! Seninle garipleri ziyarete gidelim" buyurdular ve birlikte Medine Kabristanına gittiler...

Erkam bin Ebi'l-Erkam'ın ataları, Mekke'nin sayılı zengin ve reisleri idiler. Eskiden beri saygı ve itibâr görürlerdi. Bu sebeple, onun evine sığınan ilk Müslümanlara müşrikler dokunamıyordu!..

Hüsâmeddîn Uşâkî oğlu Mustafa Efendiye buyurdu ki: "Bu fânî âlemi terk etmemiz yakındır. Annen hamiledir. Doğacak çocuğumun ismini Abdürrahîm koy ve terbiyesi ile meşgûl ol!"

Muallim Cevdet, eğitimci, yazar ve kütüphâneci olarak tanınmıştır. Evkâf memuru Mehmed Said Efendinin oğludur. Dedesi Said Efendi, Niş'te bir tekke şeyhiydi...

Ali Kazvânî hazretleri buyurdu ki: "Allahü teâlâyı taleb ve O'nun rızâsını isteme husûsunda samîmî ve doğru olan, insanların kendisini terk etmelerine aldırmaz!.."

Abbasi Halifesi Mu'tasım, İmâm Muhammed Cevâd'ı çok severdi. Fakat fitneciler, Halifeye, hazret-i İmam'ın bir ihtilal hazırlığı içinde olduğu iftirasını attılar. Halife, İmam'ı sarayına davet etti...

Buyurdu ki: "Bir kimsenin kalbine Allah korkusu yerleşti mi, dilinde işe yaramaz bir söz bulunmaz. Bu korku dünyâ sevgisini ve arzusunu yakar, dünyâya rağbet etme hâlini gönülden dışarı atar..."

Necd Şeyhi Ebu Bera gelerek; "Ya Resulallah! Kavmime İslamiyeti öğretecek kimseler lâzım" diye bir istekte bulundu. Ebu Bera bu isteğinin sonucunda bir facia yaşanacağını nereden bilebilirdi ki?!.

Osmanlı Devletinin Azerbaycan'a gönderdiği birlikte bulunan Binbaşı İzzet Bey, bir Ermeni tarafından sokakta vurulur. Ağır yaralanan binbaşının yardımına, Gülsabah adında bir kadın yetişir...

Eshab-ı kirâmın bahadırlarından olan genç Nevfel, Resûlullah efendimizden şehidlerin cennetteki derecesini işitmişti. O andan itibaren şehit olmak arzusuyla yanıp tutuşmaya başladı...

Hasan-ı Basri zamanında cimri bir adam ömrü boyunca yüz bin altın biriktirmişti. Son anlarını yaşayan adama sordular: "Bu kadar altını niçin biriktirdin?" Aldıkları cevap ibret vericiydi!..

Tâbiîn devri âlimlerinden olan Amr bin Şurahbil hazretleri, birçok sahâbîden hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuştur. Çok namaz kılan bu mübarek zatın dizleri nasır bağlamıştı...

Allahü teala her şeyi bildiği hâlde, ölüm meleği Azrâîl aleyhisselâma "Ya Azrâil! İnsanların ruhunu alırken hiç üzüldüğün veya sevindiğin oldu mu?" diye sorar!..

Şuayb aleyhisselâm Medyen ve Eyke ahalisine peygamber olarak gönderilmiştir. Bu kavimler puta tapıyordu, ölçüleriyle, tartılariyle ve silik, kesik, vezni bozuk paralarıyla halkı aldatıyorlardı...

Aslen Foçalı olan Armağanî Mehmet Efendi, Dördüncü Murad Han devrinde yaşamıştır. Her gördüğüne bir elma hediye ettiğinden kendisi bu isimle meşhur olmuştur...