Vatandaş, restorana dönecek mi? Asgari ücret/porsiyon döner paritesi bakın nasıl düştü
Ekonomi Haberleri / Haber Merkezi
Türkiye’de 1 asgari ücretle geçen yıl 64 adet porsiyon döner alınırken, bugün bu rakam 47 adede kadar geriledi. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan fahiş fiyatların üzerine kararlılıkla gidileceğini vurguladı. Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu “Önceden kur sepeti %10 artarken, TÜFE %1,5 yükselirdi. Şimdi bu %4-5 seviyelerine kadar çıktı. Yeme içmede Avrupa’dan da ABD’den de pahalıyız” dedi. İşletmeciler ise artık %200’lük brüt kâr marjının bile kendilerini kurtarmadığını ileri sürüyor.
TÜRKİYE GAZETESİ ÖZEL- Türkiye’nin gündemini aylardır işgal eden hayat pahalılığı devam ederken, konu, restoranların uyguladığı fahiş fiyat protestolarına kadar ilerledi. Geride kalan hafta sonu sosyal medyada oluşan akımla birlikte restoranlara boykot çağrısı yapıldı. Boykotun, kimi yerlerde kısmen karşılık bulduğu gözlemlendi. Ancak probleme kalıcı çözüm olmayacağı, bütün çevreler tarafından dile getiriliyor. Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuyla ilgili açıklama yaparak, kısa sürede atılacak somut adımlarla birlikte fahiş fiyatlarla etkin mücadele edileceğini vurguladı.
1 ASGARİ ÜCRET, KAÇ PORSİYON DÖNER?
Restoranlardaki pahalılıkta en çok karşılaştırma yapılan ürünlerden biri porsiyon döner oldu. 6 ay önce İstanbul’da ortalama 180 TL civarında seyreden bir porsiyon dönerin fiyatı, bugün ortalama 360 TL’ye kadar yükseldi. Bu süreçte asgari ücret zammı ise yüzde 50 olarak gerçekleşti. Geçen yılın ikinci yarısında 11 bin 402 TL olan asgari ücretle yaklaşık 64 adet porsiyon döner alınabiliyordu. Bugün ise asgari ücret 17 bin TL’ye yükselmesine rağmen, bu rakamla ancak 47 adet porsiyon döner alınabiliyor.
LOKANTALARDAKİ ARTIŞ YÜZDE 95
TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’de enflasyon, martta yıllık bazda %68,50 olarak gerçekleşti. Ancak aynı dönemde lokantalardaki fiyat artışı yüzde 95 oldu. Bugün yeme içme sektöründeki fiyatların dolar bazında arttığını ve Türkiye’nin bu alanda Avrupa ve ABD’den daha pahalı bir ülke haline geldiğini söyleyen Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Döviz artıyor, petrol artıyor, ücretler artıyor. Ancak satılan ürün ve hizmetin kâr marjında, bu artışların çok üzerinde bir fiyatlama eğilimi var. Biz kur sepeti yüzde 10 arttığında, TÜFE 1,5 yükselir şeklinde bir model yapıyorduk. Şimdi bunun yüzde 4-5 seviyelerine kadar yükseldiğini görüyoruz” dedi.
“ENFLASYON BEKLENTİSİ KRILMALI”
Bugünkü tablonun, aslında son 2-3 yılda yaşananların bir sonucu olduğunu da aktaran Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Hayat pahalılığı, enflasyondan farklı olarak daha temel bir sıkıntı. Bu fiyatlama eğilimleri, çok sürdürülebilir değil. Türkiye’de yeni dengeler kurulmaya çalışılırken en önemli konu, enflasyon beklentilerini kırabilmek olmalıdır. Yani herkes ‘enflasyon düşüyor’ diyebilmeli. İşte o noktadan sonra, fiyatlama davranışlarında da değişimi görebiliriz. Üreticiler artık eski alışkanlıklarıyla yüksek fiyatlama yapamamaya başlar” değerlendirmesinde bulundu.
İŞLETMELER MALİYETLERE DİKKAT ÇEKİYOR
Bu arada restorancılar da fiyat artışlarına karşı gösterilen tepkiyi anlayabildiklerini; ancak işçilik, motorlu kurye, et fiyatları başta olmak üzere gıda fiyatları ve kiralardaki artışı gerekçe göstererek, bu şekilde fiyatlamaların geliştiğini söyledi.
İstanbul Üsküdar’daki bir restoranın işletmecisi, “Bundan 2-3 yıl öncesine kadar yüzde 100 civarında brüt kâr marjı sektörü kurtarıyordu. Yani söz konusu giderler, bu brüt kâr marjı ile karşılanıyordu. Ancak şu anda yüzde 200 civarındaki bir brüt kârlılık bile bazı işletmeleri kurtarmıyor. Örnek vermek gerekirse; bugün bir şef garsonun maaşı 35-40 bin TL... Aynı şeklide iyi bir döner ustası da 50 bin TL’nin altında ücretle bulunamıyor” diye konuştu.
'da Takip Edin!
Allah gözlerini doyursun doymazlar böyle devlette olmaz denetleme yok vergi yok fiş yok çalıştırdıklarına zam yok 100de 200 artış yetmiyor diyor kimin maasşı 100 100 arttı
Konya’da Markette yeni hasat soğan 20 27 lira. Osmaniye ve sumbas köylerinde soğan tarlada kalmış. Bir tarafta soğan patatesi satmayıp depolarda çürütenler. Pazarda bile üç kuruş ucuza satayım da çürüyeceğine bir müslüman yesin diye düşünmeyip torbalarda çürütenler. Bir tarafta da mahsülü para etmeyen vatandaş. O da bütün mahsülünü insanlara hibe ediyor. Herkes kışlık soğanını bile topluyor. Memleketimin güzel insanı. Konya belki de Türkiye’nin göz bebeği. Anladım ki batıya gittikçe çöküyoruz. Bu pahalılık çöküşümüzün dışa vuruşunun belki de uç noktası. İlk önce iman. Lütfen devletimiz bir şeyler yapsın. Evlatlarımız elden gidiyor.