Efendimizin temiz ceddi, Nûru hep secde edenlerden dolaştırılıp getirildi

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Efendimizin temiz ceddi, Nûru hep secde edenlerden dolaştırılıp getirildi

Ramazan Haberleri Haberleri  / Türkiye Gazetesi

“Ben, atam İbrahim’in duası, kardeşim İsa’nın müjdesi ve annem Âmine’nin rüyasıyım...” 

Eskiden camilerde, dükkânlarda yaprakları yazılı ağaç resimleri olurdu “Şecere-i Pâk-i Muhammedî” denirdi onlara. 
Üstüne Şuarâ sûresinin “…nûrun hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ulaşmıştır” mealindeki âyet-i kerîmesi yazılırdı mutlaka. 
Yazıları silikti ama yaşlılar rahat okurlardı, isimlere âşinaydılar, tabii biraz da ezber yardımıyla. 

TEMİZ VE NEZİH DEDELER

Zaten gelmiş geçmiş insanlar içinde hayatı Efendimiz kadar (sallallahü aleyhi ve sellem) bilineni yoktur. İlim ehli Resûl-i Ekrem’in bütün dedelerini sayar, Bâbu Nesebihi’ş-Şerîf,ve Zikri Neseb-i Resûlillâh” başlıkları altında Âdem aleyhisselâma kadar varırlar. 
Bizler de “Babası Abdullah, babasının babası Abdülmuttalib, babasının annesi Fâtıma; annesi Âmine, annesinin babası: Vehb bin Abdimenaf, annesinin annesi: Berre” diyebilmeliyiz hiç olmazsa. Ki bu iki zincir de birleşecektir yukarıda. 
Gelelim nübüvvet nûrunu temsil ve intikalle şereflenen temiz, nezih ecdâdına.
Abdülmuttalip (Şeybe), Hâşim (Amr), Abdumenaf (Mugîre), Kusay (Zeyd), Kilâb, Mürre, Kâ’b, Lüey, Gâlib, Fihr (Kureyş), Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike (Âmir), İlyas, Mudar, Nizar, Mead ve Adnan. 
İlk yirmisi müttefikûn aleyh. Yani ittifak var, az çok malumat da bulunuyor haklarında… 
Adnan’dan evveli Üdd, Hemyesa, Süleyman, Avs, Bûz, Kamval, Übeyy, Avam, Naşid, Hazza, Beldas, Yedla, Tabıh, Cahim, Nahış, Mahı, Ayd, Akbar, Ubeyd, Dua, Hamden, Senber, Yesribi, Yahzum, Yelhan, Er’uy, Ayd, Dişan, Aysar, Efnad, Eyham, Mukassır, Nahıs, Zarih, Sümeyy, Müzzi, Avda, Aram, Kaydar, Hazret-i İsmail ve İbrahim aleyhisselâm. Taruh, Nahur, Saru (Saruğ), Rau, Falih, Abir, Hazret-i Salih, er-Fahşed, Sam, Nuh aleyhisselâm, Lamek, Muteveşlih, Hazret-i İdris (Ahnuh), Yerd, Mehlail, Kaynan, Anuşte Hazret-i Şit ve hepimizin babası Âdem aleyhisselâm. 
İbrahim Halilullah Kâ’be’yi binâ ettikten sonra ellerini açar “...Ey Rabb’imiz! Neslimiz arasından, senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, temizleyip arındıracak bir peygamber gönder.” 
İşte bu yüzden “İbrahim’in duası” derler Habibullah’a.
Annem rüyasında içinden çıkan bir nûrun Şam saraylarını aydınlattığını söylemişti. Nebi anneleri hep böyle rüyalar görürler. 
“Annesinin rüyasıdır” ayrıca.

NÛRDAN HALKALAR

Müsaadenizle mübarek dedelerine bakalım kısa kısa…
Hicaz halkı Meadîler, Nizârîler ya da Şimal Arabları diye anılır. Adnan, devrinin mühim ve mümtaz şahsiyetlerden olup Kâbe ile ilgili vazifeleri deruhte eder. Okuma yazma bilir ve çok sevilir. Bu yüzden ardından gelenlere “Adnani” denir. 
Doğum ve vefat tarihi sisli, ancak Buhtunnasr Filistin’de Yahudîleri yendikten sonra Arabistan’a saldırır. Mekke’nin başında Adnân vardır o sıra. Buhtunnasr’ın ordusu kalabalık olsa da direnir düşmana. Peki hadise ne zaman vuku bulur? MÖ 7-6. asırda... 
Sekiz oğlu olur ama içlerinde Mead başka. Harp usullerini bilir, çok da iyi binicidir ayrıca. 
Onun da 15 oğlu olur, bakarlar “o nûr” Nizâr’ın alnını onurlandırmakta.

HİCABE VAZİFESİ ONDA

Nizâr Kâbe’nin hicâbe vazifesini üstlenir. Bu kelime “hicab”dan gelir, yani “örtme koruma” Hacip örten koruyan. Anahtarlar ondadır, emanetleri muhafaza eder, ziyarete açar.
Dört oğlu dünyaya gelir. Hamrâ (kızıl) lakabıyla bilinen Mudar sevilen bir bilgedir, Mudarîlerin ceddidir. Müthiş bir kervancıdır, sadece seslenerek develere hükmedebilir. Mudariler İslâm öncesi iki kola ayrılır. Birincisi Kays-Aylan diye tanınır. Süleym, Hevâzin, Mâzin, Gatafân, Muhârib, Advân, Fehm, Enmâr kabileleri ona bağlıdır. 
İkinci kolu Hındif olup, Kureyş, Eşrâf, Kinâne, Hüzeyl, Temîm, Müzeyne ve Huzâa bulunur çatısı altında.
Efendimizin dedelerinden İlyas, kavmi arasında “hallâlü’l-müşkilât” diye bilinir, ihtiyaç ve ihtilâfların hallinde çaba harcar. Girift davaları çözme hususunda itimat edilir ona. 
Oğlu Müdrike, mevkii sahibidir, atalarından tevarüs eden güzel hasletlerle bezenmiştir. Onun da iki oğlu olur.
Hüzeyme müstesna bir insandır, onun oğlu Kinâne hem mal mülk, hem de uzun ömür ve itibar sahibidir. On yedi oğlu dünyaya gelir. 
Bunlar içinde Nadr sevimli siması ile belirir, hüsnü cemâl sahibidir. Onun oğulları üç tanedir. Nûr Mâlik’in alnında belirir. Onun da üç oğlu olur. Fihr ayrılır ilk bakışta.
Fihr’in (Kureyş) yedi oğlu, bir de kızı dünyaya gelir. 
(Devam edecek)

MUHTŞEM CEVAPLAR

- Benim sandığınız gibi depresif yapım varsa niye ümitsiz bir insan olup çıkmıyorum. Eşyadan veya hayattan kopmuyorum. Belirti olarak ümitsizlik dediniz. Okulumu okuyorum ve derslerim başarılı. Veya niye kimseye zarar vermiyorum? Depresif kişilik bozuklarında çevreye de rahatsızlık verilir diye biliyorum. Patlama hissi, gergin ruh hâli ve beraberinde getirdiği davranış bozuklukları... 
- Evet...
- Bunlar bende yok ki... Kimseye bir kötülüğüm de yok... 
- Ama yeteri kadar hayatın içine karışmadığınızı söyledi yakınlarınız... 
- Karışıyorum. Onların çizdiği çerçeve içine girmiyorum hepsi bu. Onlar bayat bir hayatı kendileri gibi olan bireylerden ibaret sanıyorlar. Ben o dünyanın dışında başka dostluklara sahibim. Annem ve dayım, akrabalarıma yabancı bir dünya benimkisi. Bunun için endişeleniyorlar. Hâlbuki mükemmel ve temiz dostlarım var. Ve onlarla sizin çizdiğiniz zevklerin dışındaki konulardan tat alıyorum... 
- Hımmm... 
- Doktor Bey bir fen adamı, kendisi gibi bilim adamlarıyla konuşmaktan, bilgilerini paylaşmaktan keyif alır. Bir ressam da bir ressamla konuşmaktan. Herkesin ilgi ve heves alanı farklıdır. Bir kimyacı bir kimyacıyla bilgilerini paylaşmak ister. Bu konuları konuşmak başkalarıyla ilgi duymadığı konuları konuşmaktan farklıdır. Öyle değil mi?..
- Evet, doğru... 
- O hâlde benim iç dünyamdaki duyguları yaşayabilen arkadaşlarımla benzer konuları konuşmam niye yanlış olsun. Bir kimyacıya sadece çöpçülerle arkadaşlık yapacaksın, bundan zevk almalısın, yoksa anormal bir insan olursun denebilir mi? Meselâ siz konunuzdaki son gelişmeleri meslektaşlarınızla konuşmaktan zevk almıyor musunuz?..
- Evet...
- Ben de inancım ve dünya görüşüm gereği benzer dostluklara sahibim. Ailem ne o dostlarımı, ne de bu duyguları bilmiyor ve beni hoşlanmadığım çevrede olmadığım için suçlayıp endişe ediyor. İşte bunun için karşınızdayım. Ben şimdi anormal mi oluyorum?..
- Bu günlük bu kadar yeterli...
(Devam edecek)

HEP MÜSPET KONUŞUN

>> Müslümanın her konuştuğu doğru olmalı ama her doğru olanı konuşmamalı. Çünkü doğrular emanettir, emanet ehline verilir.

>> Bir mü’minin tek gayesi vardır; son nefeste imanla ölmek. Bu gaileden başka gaile edineni Allahü teâlâ hiçbir zaman gaileden kurtarmaz. Yağmur gibi üzerine yağar.

>> Hep müspet konuşun, hiç menfi konuşmayın, düşeceksin demeyin, inşallah iyi olursun deyin, hasta olursun demeyin.

>> Bir büyüğe sormuşlar, bazı Müslümanlar o kadar kötü yaşayıp, o kadar güzel ölüyor ki, neden? Buyurmuşlar, başkaları onları o kadar gıybet edip, günahları yükleniyor ki, günahsız hâle geliyorlar...

KESİK KOLUYLA SANCAĞI BIRAKMADI

Eshab-ı kiram’ın meşhûrlarındandır. Kur’ân-ı kerîmi en güzel okuyan ve tamamını hıfz edenlerindendir. Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün gazâlara katıldı. Hazret-i Ebû Bekir (radıyallahü anh) zamanında Müseylemet-ül-Kezzâb’a karşı yapılan Yemame gazasında şehîd düştü. Sancak taşıyordu. Sâlim’in (radıyallahü anh) sancak tutan kolunu azılı kâfirlerden birisi çok şiddetli bir kılıç darbesiyle kesti. Fakat sancak yere düşmeden diğer eliyle tuttu. Bir kılıç darbesiyle diğer kolu da kesildi. Fakat, İslâm sancağı yine yere düşmedi. Çünkü vücudu ve kesik kolları ile sancağa sarılmıştı. Ne zaman ki İslâm askeri yetişti ve sancağı aldılar, o zaman yere düştü. Yere düşünce Ebû Huzeyfe’yi (radıyallahü anh) sordu. Şehit olduğunu öğrenince “Beni de onun gibilerin yanına götürün” buyurdu. Vasiyetini yaptı ve şehadet mertebesine erişti. Ebû Huzeyfe ile beraber birinin başı diğerinin ayağının yanında olduğu hâlde defnettiler. 

Düzenleyen:  - Ramazan Haberleri
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...