İstanbul'da Arap erkekleri hedef alan sahte evlilik tuzağı! Türkiye Today ortaya çıkardı

İstanbul’da kendisini İsraa Qawatli olarak tanıtan Suriyeli kadın, arkadaşlık uygulamaları üzerinden evlilik vaadiyle en az 6 erkeği dolandırdı. Mağdurlardan topladığı çeyiz ve altınlarla yaklaşık 50 bin dolar değerinde maddi çıkar sağladığı öne sürüldü. Türk yetkililer ve hukukçular, yabancı uyruklu şüphelilerde dahi Türk mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtiyor.
İstanbul’da Suriyeli bir kadının, arkadaşlık uygulamaları üzerinden evlilik vaadiyle çok sayıda kişiyi dolandırdığı öne sürüldü. Türkiye Today’e konuşan mağdurlar, aynı yöntemle en az altı kişinin tuzağa düşürüldüğünü anlattı.
İddiaya göre kadın, görüştüğü erkeklerle kayıt dışı dini nikâh kıydı. Ardından çeyiz ve altınları alarak ortadan kayboldu. Mağdurlar, kadının izini bulamadıklarını dile getirdi.
Kadının yalnızca bu kişilerle sınırlı kalmayıp İstanbul’da yaşayan Arap kökenli başka erkekleri de dolandırmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Ayrıca söz konusu kişinin, kentte organize bir yapının parçası olarak defalarca benzer dolandırıcılık girişiminde bulunduğu ileri sürülüyor.

Mağdurların ifadelerine göre Qawatli, bu düzenbazlıkta yalnız değildi. “Kardeşim” diye tanıttığı Yahya isimli bir adam ile sahte nikâh memuru olarak tanıtılan Hamza Ebu Şahin’in de oyunda rol aldığı belirtildi.
Kadının, Suriye’de faaliyet gösteren El Şagur örgütüyle bağlantılı olduğu ileri sürülüyor. Mağdurlar ayrıca, Qawatli’nin “kardeşim” dediği Yahya’nın aslında kadının eşi olduğunu iddia etti.

Mağdurların ifadelerine göre çete, her vakada 5 ila 10 bin dolar arasında başlık parası talep etti. Ayrıca yaklaşık 3 bin dolar değerinde altın takı istediği de ortaya çıktı.
Dolandırıcılığın boyutunu büyüten bir diğer detay ise kadının, mağdurları inandırmak için zaman zaman onların ülkelerinden uçak bileti dahi talep etmesi oldu. Böylece evlilik iddiasını daha inandırıcı hale getirdiği belirtildi.
İSTANBUL'DA ARAP ERKEKLERİNİ HEDEF ALAN KARI-KOCA TUZAĞI!
Dolandırıcılığın merkezinde kendisini Israa Kavatli olarak tanıtan Suriyeli bir kadın ile eşi olduğu öne sürülen bir adam bulunuyor. Çiftin, İstanbul’da yaşayan Arap erkeklerini evlilik vaadiyle kandırdığı iddia edildi.
Mağdurlardan biri, Suudi Arabistan’da çalışan 46 yaşındaki Mısırlı mühendis Muhammed Haytam Fouda oldu. Fouda, Türkiye Today’e verdiği röportajda, Kavatli tarafından nasıl dolandırıldığını ayrıntılarıyla anlattı.
Fouda, İslami evlilik uygulaması AlKhattaba üzerinden tanıştığı kadınla üç ay sonra İstanbul’da evlenmek için buluştuğunu söyledi. Ancak karşısına çıkan sadece Kavatli değildi. Yanında annesi gibi davranan bir kadın, “kardeşi” rolünü üstlenen bir adam ve sahte bir nikâh memuru da vardı.
Dini nikâhın, kadının kendisine ait olduğunu iddia ettiği bir evde kıyıldığını belirten mağdur, daha sonra diğer kurbanlarla konuştuğunda aynı grubun defalarca aynı yöntemi kullandığını öğrendi.
Kavatli’nin, Fouda’dan aldığı çeyiz parasının ardından arkadaşlarıyla bir kutlama töreni düzenleyeceğini vaat ettiği, ancak kısa süre içinde ortadan kaybolduğu öne sürüldü.

NİKAH MASASINDA TUZAK
Fouad, nikâhın ardından ne “gelin” diye tanıdığı kadına ne de “kardeşim” diye tanıtılan adama ulaşabildi. Tek irtibat kurabildiği kişi sahte nikâh memuruydu. Ancak memur, evlilik sözleşmesinin aslında kendi evinde imzalandığını, gelinin evinde yapılmadığını ve kadınla hiçbir bağlantısının olmadığını söyledi.
Kısa süre sonra Haytham, çevresinden edindiği bilgilerle, kadının “kardeşi” olarak tanıttığı kişinin aslında kocası olduğunu öğrendi. İkilinin, İstanbul’da organize şekilde birçok kişiyi ağına düşüren dolandırıcılık şebekesinin parçası olduğu iddia edildi.
Haytham, yaşadıklarını şikâyet konusu yapsa da davada ilerleme kaydedilemedi. Ülkesine dönmek zorunda kalan mağdur, böylece adı çetenin kurbanlar listesine eklenenlerden biri oldu.

ŞEBEKENİN ÇEMBERİ GENİŞLİYOR!
Mısırlı mühendis Haytham’ın yaşadıklarını Facebook gruplarında paylaşmasının ardından yeni bilgiler ortaya çıktı. Diğer mağdurlar, kadının aslında Türkiye’nin Reyhanlı ilçesinden “Raghad Awad” olduğunu, İstanbul’da ise Rama Awad isimli kız kardeşiyle birlikte yaşadığını tespit etti.
İddialara göre ailenin izleri yalnızca burada bitmiyor. Reyhanlı’da kadın kuaförü işleten anne Aliya Bohran’ın da dolandırıcılık şebekesiyle bağlantılı olduğu öne sürülüyor.
Awad’ın “erkek kardeşi” olmadığının anlaşılması ise tabloyu daha da çarpıcı hale getirdi. Evli ve bir çocuk annesi olan kadının, bu tür dolandırıcılık faaliyetlerinde kendi eşiyle iş birliği yaptığı iddia edildi.
Çetenin bir diğer ayağı da İstanbul Esenyurt’ta ortaya çıktı. Burada ikamet eden bir sözde nikâh memurunun, mağdurlara sahte dini nikâh kıydığı belirlendi. En az altı mağdur, nikâhın bu kişi tarafından gerçekleştirildiğini doğruladı.

DOLANDIRICILIK AYNI EVDE, AYNI MEMURLA, FARKLI KADINLARLA SÜRDÜ!
Çetenin geri kalanından farklı olarak sözde nikâh memuru ortadan kaybolmadı. Ancak sorgulandığında suçlarla herhangi bir ilgisinin olmadığını iddia etti.
Soruşturma derinleştikçe aynı tuzağın defalarca tekrarlandığı ortaya çıktı. En az altı kişinin hedef alındığı belirlenirken, farklı mağdurlar benzer hikâyeler anlattı.
İtalya’da yaşayan Mısırlı Hişam İsmail, aynı kadınla evlenmek için 2 Ağustos’ta İstanbul’a geldiğini söyledi. Kısa süre sonra, 31 Ağustos’ta Mısırlı mühendis Haytham Fouad da aynı çetenin kurbanı oldu.
Bir başka mağdur Muhammed İsmail ise aynı evde, aynı görevlinin huzurunda nikâh kıydığını ancak bu kez kadının farklı biri olduğunu aktardı. Mağdurların tamamı, olayların aynı ilçede, aynı yöntemlerle gerçekleştiğini, faillerin paraları aldıktan sonra kayıplara karıştığını doğruladı.
Bu ifadeler, çetenin gerektiğinde kadın üyelerini değiştirerek faaliyetlerini sürdürdüğünü gözler önüne serdi.
TÜRK MAHKEMELERİ YETKİLİ
Davaya ilişkin hukuki değerlendirmede bulunan Avukat Osman Berat Bayazıt, Türkiye’de evlilik vaadiyle işlenen bu tür dolandırıcılıkların, mağdurun ya da failin uyruğuna bakılmaksızın soruşturulduğunu söyledi. Bayazıt, “Ceza hukukunda mülkilik ilkesi gereği, ülke sınırları içinde işlenen suçlar hakkında Türk mahkemeleri tam yetkilidir” ifadelerini kullandı.

Bu durumda, yabancı bir kadının maddi çıkar elde etmek amacıyla evlilik vaadiyle kişileri aldattığı iddia ediliyor.
Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesine göre, bir kimseyi kişisel çıkar sağlamak amacıyla yanıltmak suç teşkil eder ve bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türk Medeni Kanunu’na göre nişanlılık, resmen evlenme vaadiyle kurulur.
Nişanın bilerek bozulması, mağdur tarafa hediyeleri geri talep etme veya düğünle ilgili masrafların tazminini talep etme hakkı tanır. Mağdurlar, resmi nikah olup olmadığına bakılmaksızın polise veya savcılığa şikâyette bulunabiliyor. Şüpheli yabancı uyruklu olsa bile, Türk mahkemeleri yetkili kabul ediliyor.
'ARKADAŞLIK' UYGULAMALARI NE KADAR GÜVENİLİR?
Olay, 'arkadaşlık' uygulamalarının güvenlik özellikleri ve bunların yeni dolandırıcılık planlarında nasıl kullanılabileceği konusunda endişelere yol açtı. Yapılan araştırmalar, bunun münferit bir vaka olmadığını, Türkiye genelinde benzer vakaların bildirildiğini gösteriyor.
Uzmanlar, bu platformların dolandırıcılıkları kolaylaştırdığı ve kullanıcı güvenliği konusunda garanti sunmadığı konusunda uyarıyor.
Müslümanlara yönelik helal evlilik uygulaması AlKhattaba’da aynı kadının aynı dolandırıcılığı yaptığı iddiası, uygulamanın tekrarlanan dolandırıcılıklara imkân sağlama rolü hakkında sorular doğurdu.
Uygulamanın incelenmesi sonucunda, AlKhattaba’nın kullanıcılarını korumak için önlemler aldığını iddia ettiği görüldü. Bunlar arasında kullanıcıların şüpheli kişileri bildirmesine imkân tanıyan ve uygulama ekibinin ihlal edenlere karşı işlem yapmasını sağlayan raporlama ve engelleme araçları yer alıyor.
Ayrıca gizlilik kontrolleri mevcut; yüklenen fotoğraflar varsayılan olarak bulanık gösteriliyor ve yalnızca talep üzerine açılıyor. 7/24 hizmet veren özel bir destek ekibi, kullanıcıların endişelerini giderirken, geliştirilmiş güvenlik özellikleri ve yapay zekâ algoritmaları kişisel bilgileri korumayı sağlamayı amaçlıyor.
Tüm bu önlemlere rağmen, son dönemde birden fazla mağdurun dahil olduğu dolandırıcılık olayları, uygulamanın bu tür faaliyetleri önlemedeki rolü hakkında soru işaretleri oluşturuyor.