Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz 2026 yılı kişi başı milli gelir hedefini açıklandı: Gerçekleşirse tarihte ilk olacak!

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2026 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 3,8 büyümeyi hedeflediğini açıkladı. Kişi başına düşen milli gelirin 18 bin 621 dolara ulaşması, işsizlik oranının ise yüzde 8,4’e gerilemesi bekleniyor. Orta Vadeli Program ile önümüzdeki üç yılda 2,5 milyon yeni istihdam sağlanması öngörülüyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin sunuşunu gerçekleştirdi.
2026 yılına girilirken küresel iktisadi faaliyet, hizmet sektörünün desteğiyle ılımlı seyrini sürdürdüğünün ifade eden Yılmaz "Ancak yüksek faiz oranları, zayıf yatırım iştahı ve ticaret politikalarındaki belirsizlikler, büyüme hızını sınırlamaktadır. 2025 yılında yüzde 3,2 olarak gerçekleşmesi beklenen küresel ekonomik büyümenin 2026 yılında yüzde 3,1’e gerilemesi tahmin edilmektedir. Bu görünüm, salgın sonrası dönemde küresel büyümenin ılımlı ancak istikrarlı bir patikada ilerlediğine dair söylemi yinelemektedir.
Küresel ticaretin 2025’te yüzde 3,6 oranında artması, 2026’da ise ithalat talebindeki geçici yükseliş etkisinin ortadan kalkmasıyla birlikte yavaşlayarak yüzde 2,3 oranında büyümesi beklenmektedir. Küresel enflasyon, 2023 yılında baz etkisi ve emtia fiyatlarındaki ılımlı görünümle belirgin şekilde düşmesinin ardından, 2024 yılında hizmet fiyatları kaynaklı olarak, hedeflenen seviyelerin üzerinde, yüzde 5,8 olarak gerçekleşmiştir. IMF tahminlerine göre, 2025 yılında küresel enflasyon yüzde 4,2’ye, 2026 yılında ise yüzde 3,7’ye gerileyecektir" şeklinde konuştu.
Gelişmiş ekonomilerde enflasyonun 2024’te ortalama yüzde 2,6 olduğunu belirten Yılmaz, "2025’te yüzde 2,5, 2026’da ise yüzde 2,2 düzeyinde beklenmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise 2024 yılında yüzde 7,9 oranında gerçekleşen enflasyonun, 2025 ve 2026 yıllarında sırasıyla yüzde 5,3 ve yüzde 4,7 seviyelerinde gerçekleşmesi öngörülmektedir.
Bu gelişmede küresel enerji fiyatlarında düşük talep ve arzı artırıcı kararların etkisiyle izlenen ılımlı seyir etkili olmaktadır" dedi.
"BİR BASAMAK DAHA YÜKSELECEĞİZ"
Dünya ekonomisinin 2020-2024 döneminde birikimli olarak yüzde 15,1 oranında büyüme kaydettiğinin altını çizen Yılmaz, "Türkiye ekonomisi aynı dönemde birikimli olarak yüzde 30,3 oranında büyümüştür. Yıllık ortalama büyüme açısından bakıldığında ise küresel büyüme yüzde 2,9 oranında gerçekleşirken Türkiye’nin büyüme performansı yüzde 5,4 ile dünya ortalamasını neredeyse ikiye katlayarak ülkemizin güçlü kalkınma kapasitesini ve sürdürülebilir büyüme vizyonunu açık bir biçimde ortaya koymuştur. Türkiye, küresel rekabet gücünü artırma yönündeki kararlılığını sürdürmekte olup bunun somut bir göstergesi olarak milli gelirimiz artmaya devam etmektedir.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı itibarıyla ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşan ekonomik büyüklüğümüz, 2024 yılı itibarıyla 1,3 trilyon doların üzerine çıkmıştır. Güncel tahminlere göre, 2025 yılında Türkiye ekonomisinin dünya ekonomileri sıralamasında geçen seneye göre bir basamak yükselerek 16’ncı büyük ekonomi olması beklenmektedir. Satın Alma Gücü Paritesi cinsinden GSYH büyüklüğüne göre ise ülkemizin dünyanın en büyük 11’inci, Avrupa’nın en büyük 4’üncü ekonomisi konumunda yer alması öngörülmektedir" diye konuştu.
2026 BÜYÜME HEDEFİ 3,8
Küresel ölçekte enflasyonla mücadelede uygulanan sıkı politikaların dış talebi zayıflatan etkisinin 2025’te artan belirsizliklerle birlikte sürdüğünü aktaran Yılmaz, "Bu konjonktürde, 2025’in ilk yarısında Türkiye ekonomisinde dezenflasyon süreciyle uyumlu ve dengeli bir görünümle büyüme yüzde 3,6 oranında gerçekleşmiştir.
2026 yılında ise küresel belirsizliklere rağmen, ekonomide güçlü politika eşgüdümüyle sağlanan öngörülebilirlik ve enflasyonda kalıcı düşüşle birlikte, yatırım ve verimlilik artışlarının desteklenmesi, üretim ve talep yönüyle dengeli görünümün korunarak yüzde 3,8 oranında büyüme kaydedilmesi hedeflenmektedir" dedi.
YIL SONU HEDEFİ TARİHTE İLK OLACAK
Türkiye ekonomisinde son dönemde gözlenen büyüme performansının kişi başına düşen milli gelire de yansıdığını söyleyen Yılmaz, "2024 yılı itibarıyla 15 bin 325 dolar olarak gerçekleşen kişi başına düşen milli gelirin, 2025 yılında 17 bin 748 dolara, 2026 yılında ise 18 bin 621 dolar seviyesine çıkması beklenmektedir. Orta Vadeli Program dönemi sonunda ise 21 bin dolara yaklaşması hedeflenmektedir.
Bu hesaplamalarda geçici koruma altındaki Suriyeli nüfusun da dikkate alındığını belirtmek isterim. Böylelikle, 2025 yılını tamamlarken Türkiye Yüzyılı’na yaraşır şekilde üç tarihî eşiği aynı anda aşmayı öngörüyoruz; milli gelirimiz ilk kez 1,5 trilyon doların üzerine çıkarken kişi başına gelirin ilk defa 17 bin dolar eşiğini aşması ve ülkemizin, tarihinde ilk kez, yüksek gelirli ülkeler grubuna girmesi beklenmektedir.
Türkiye ekonomisinde kaydedilen büyüme performansı, gelişmiş ülkelere yakınsama sürecini de hızlandırmaktadır. Kişi başına milli gelirinin AB ülkeleri ortalamasına yakınsama oranı, 2002 yılında yüzde 38,3 iken 2024 yılında bu oran yüzde 70 olarak gerçekleşmiş olup 2025 ve 2026 yıllarında sırasıyla yüzde 71,8 ve yüzde 73’e ulaşması beklenmektedir.
İSTİHDAM BEKLENTİSİ
İşgücü piyasalarının görünümüne bakıldığında, 2024 yılında istihdamının yıllık 988 bin kişi arttığını ifade eden Yılmaz, "2025 yılında Orta Vadeli Program’da öngörüldüğü üzere, işsizlik oranının 2024 yılına kıyasla 0,2 puan azalarak yüzde 8,5 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Program döneminde uygulanacak politikalar ve öngörülen büyüme performansı doğrultusunda, işgücü piyasasına daha fazla bireyin katılımını sağlamayı ve toplumsal refahı artırmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede, 2026 yılında işsizlik oranının yüzde 8,4’e gerilmesi ve önümüzdeki üç yılda toplam 2,5 milyon ilave istihdamla işsizlik oranının 2028 yılına kadar kademeli olarak yüzde 7,8’e düşerek ilk kez yüzde 8’in altına inmesi öngörülmektedir.
Belirsizliklerin arttığı bu dönemde, küresel enflasyon görünümünde dalgalı bir seyir hâkim olurken ülkemiz, 2024 yılı Haziran ayından itibaren başlattığı dezenflasyon sürecini kararlı bir şekilde sürdürmektedir. Bu doğrultuda, 2025 yılında Türk lirasında gözlenen görece istikrarlı seyir, özellikle temel mal fiyatlarındaki gelişmeler aracılığıyla enflasyon görünümünü olumlu yönde etkilemiştir. Bununla birlikte başta kira kalemi olmak üzere hizmet enflasyonunda süregelen atalet, manşet enflasyon üzerindeki baskıların devam etmesine yol açmıştır" ifadelerini kullandı.