15 bin hükümlüye af gibi tahliye

Cezaevlerinin kapasitesinin aşması üzerine Adalet Bakanlığı, cezası 1 yıl kalan hükümlülerin tahliyesine ilişkin tasarı hazırladı. Tasarı yasalaşırsa her altı hükümlüden biri tahliye olacak. Tasarı örgüt suçlarını kapsam dışı bırakıyor.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Bakanlar Kurulunda imzaya açılan Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanarak Cezaların Uygulanmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın yasalaşması halinde belli şartları taşıyan hükümlülerin, açık ceza infaz kurumunda infaz edilmesi gereken cezalarının son bir yılını denetimli serbestlik uygulanmak suretiyle toplum içinde infaz edeceklerini belirti.
Hakimevinde gazetecilerle bir araya gelen Ergin, dün Bakanlar Kurulunda imzaya açılan Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanarak Cezaların Uygulanmasına İlişkin Kanun Tasarısı, İstanbul'da tahkim merkezi kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı ve cezaevlerindeki güvenlik hizmetlerinin yeniden organizasyonuyla ilgili kanun tasarısı taslakları hakkında bilgi verdi.
Türkiye'de ne kadar adliye sarayı yapılırsa, ne kadar hakim savcı alınırsa alınsın, her uyuşmazlığın, en ufak ihtilafın mahkemeye taşınmasının alternatif çözüm yollarıyla önlenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Ergin, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarıyla alternatif ceza infaz yöntemlerini daha fonksiyonel hale getirme gayreti içinde olduklarını söyledi.
Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanarak Cezaların Uygulanmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın da bu gayretin bir parçası olduğunu kaydeden Ergin, toplum temelli bir uygulamayı ifade eden denetimli serbestliğin ABD ve İngiltere'deki uygulamaları hakkında bilgi verdi.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin tavsiye kararlarında da denetimli serbestlik sisteminin öngörüldüğünü anımsatan Ergin, Türkiye'de 2005 yılında denetimli serbestlik teşkilatının kurulduğunu, taşrada adli yargı komisyonlarının bulunduğu 133 yerde denetimli serbestlik müdürlüklerinin kurulduğunu anlattı.
Türkiye'de 2006-2011 yılları arasında toplam 436 bin 150 kişinin takip ve denetiminin yapıldığını söyleyen Ergin, halen 108 bin 957 şüpheli, sanık ve hükümlünün toplum içinde denetim, takip ve iyileştirilmesine devam edildiğini bildirdi.
Cezaevlerinde bir süredir tutuklu ve hükümlü sayısında rutin artış dışında, "rutin ötesi" bir artış olduğunu söyleyen Ergin, 2005 ve 2006'da yürürlüğe giren yeni mevzuat gereği cezaların artırılması, cezaların infaz süresinde artışa gidilmesi, Yargıtay tarafından da dosyaların hızla sonuçlandırılmasının buna neden olduğunu kaydetti.
Yaşamlarının bir kısmını ceza infaz kurumunda geçirmiş hükümlülerin, topluma uyum sağlamalarının kolaylaşması, sosyal yaşama hazır hale gelmeleri, yeniden suç işlemelerinin azaltılması gibi amaçlarla bu düzenlemenin yapıldığını dile getiren Ergin, öngörülen düzenlemenin ceza süresinde bir değişikliğe neden olmayacağını, koşullu salıverme tarihini değiştirmeyeceğini, af niteliğinde olmadığını, mahkemelere yeni bir iş yüklemeyeceğini ve dosyaların yeniden ele alınmasını gerektirmeyeceğini vurguladı.
Düzenlemenin, belli şartları taşıyan hükümlülerin, açık ceza infaz kurumunda infaz edilmesi gereken cezalarının son bir yılının denetimli serbestlik uygulanmak suretiyle toplum içinde infaz edilmesini içerdiğini anlatan Ergin, düzenleme ile açık ceza infaz kurumundan toplum içine bırakılan hükümlülerin, denetimli serbestlik müdürlükleri tarafından denetim ve takip altında tutulacaklarını söyledi.
Ergin, herkes için ayrı bir programın öngörüldüğünü, işlenin suçun mahiyetine göre ayrı denetimli serbestlik uygulanacağını kaydetti.
-Kimler yararlanacak?-
Bakan Ergin, düzenlemeden, son altı ayını kesintisiz olarak açık ceza infaz kurumunda geçiren, iyi halli olan, koşullu salıverilme tarihine bir yıl veya daha az süre kalanların yararlanabileceğini belirterek, bu şartları taşıyanların infaz hakiminin kararıyla denetimli serbestlikten yararlanarak cezasının son 1 yılını toplum içinde geçirebileceğini ifade etti.
Açık cezaevine ayrılma hakkına sahip olduğu halde, kapasite yetersizliği, sağlık durumu veya kendi talebi doğrultusunda açık cezaevine ayrılmayan hükümlülerin de bu düzenlemeden yararlanması için geçici madde eklendiğini anlatan Ergin, bu durumdaki hükümlülerin sayısının 9 bin olduğunu söyledi.
Bakan Ergin, açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkı olmayanların bu düzenlemeden yararlanamayacaklarını belirterek, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olanlar, örgüt ve terör suçlarından hükümlü olanlar, haklarında iyi hal kararı verilse bile iki kez hücreye koyma cezası alanlar, koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle kalan cezası infaz edilmekte olanlar ve kapalı ceza infaz kurumlarından firar edenlerin bu düzenlemeden yararlanamayacağını bildirdi.
Ergin, denetimli serbestlik tedbiri olarak, kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılma, bir konut veya bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulma, belirlenen yer ve bölgelere gitmeme, belirlenen programlara katılma yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına karar verileceğini söyledi.
Toplam cezasının beşte birini iyi halli olarak geçirmek, koşullu salıverilmelerine beş yıldan az süre kalmış olmak şartıyla hükümlülerin açık ceza kurumuna ayrılabildiklerini ifade eden Ergin, bu iki şartı bir arada gerçekleştirenlerin açık ceza evine ayrılma hakkına sahip olduklarını anımsattı.
Hükümlülerin haklarında hazırlanan denetimli serbestlik programına uymak zorunda olduklarını bildiren Ergin, öngörülen şartlara uymayanlar hakkında firar suçundan işlem yapılacağını dile getirdi.
-15 bin hükümlü yararlanacak-
Bakan Ergin, düzenlemenin yasalaşması halinde 15 bin civarında hükümlünün bundan yararlanacağını kaydetti.
Cezaevlerinin kapasitesinin 119 bin, cezaevi nüfusunun ise 129 bin 900 olduğunu söyleyen Ergin, cezaevlerindeki 93 bin hükümlüden 15 bininin bu düzenlemeden yararlanacağını ifade etti.
Ergin, şunları söyledi:
"Düzenleme ile hükümlülük ortadan kalkmıyor. Cezalarda azalma yok, şartlı salıverilme süresinde bir değişiklik yok. Herhangi bir af söz konusu değil. Bu da bir ceza infaz yöntemidir. Ama 'konutundan çıkmayacaksın ya da günde 3-5 saat şu kurumda, okulda, hastanede, hizmetli olarak ücretsiz çalışacaksın ya da denetimli serbestliğin şu programlarını takip edeceksin' diyeceğiz. Kişinin işlediği suça göre uzmanlar tarafından program önerilecek."
-"Elektronik kelepçe denetimli serbestlik içinde uygulanabilir"-
Gazetecilerin soruları üzerine Ergin, elektronik kelepçe ile ilgili çalışmaların devam ettiğini, e-kelepçe yönteminin denetimli serbestliğin bir parçası olduğunu belirtti. Elektronik kelepçe sisteminin hazır olduğunu, pilot uygulamalarının devam ettiğini anlatan Ergin, pilot uygulamaların sonuçlarına göre sistemin yaygınlaştırılacağını kaydetti.
Çocuk tacizcileri ve kadına yönelik şiddet uygulayanlar hakkında e-kelepçe sisteminin nasıl uygulanacağının sorulması üzerine Ergin, her suç tipi için farklı düzenlemeler yapılacağını belirterek, e-kelepçe sisteminin de denetimli serbestlik içinde uygulanabileceğini ifade etti.
Ergin, denetimli serbestlik müdürlüklerinde fiziki takibi yapacak, gerekirse müdahale gedecek polis dışında infaz elemanları bulunduğunu da kaydetti.
-Cezaevlerinin iç ve dış güvenliği-
Cezaevlerinin iç ve dış güvenliğine ilişkin tasarı taslağının da dün Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını söyleyen Ergin, cezaevlerinin iç ve dış güvenliğinin Adalet Bakanlığına devrinin 5 yıl içinde kademeli geçişle sağlanacağını anlattı.
Ergin, şunları kaydetti:
"Jandarma şu anda 17 bin kişiyle bu işi yapıyor. Fakat orada mesai kavramı biraz daha farklı olduğu için biz bunu 24 bin 500 personelle yapmayı öngörüyoruz. 5 yıl içeresinde eğitilerek personelin alınması öngörülüyor. Kendi eğitimlerimiz olacak, ama hem jandarmadan hem polisten eğitim desteği alınacak. Dış güvenlik silahlı olacak."
İmralı Cezaevindeki durumun ne olacağının sorulması üzerine Ergin, şöyle konuştu:
"Cezaevi olarak Adalet Bakanlığına bağlı 373 cezaevinden bir tanesidir orası. Ama özelliği, diğer cezaevlerinden farkı, adanın kendisinin askeri yasak bölge olmasından kaynaklı. Yoksa onun dışında şu cezaevinde uygulanan rejim Ankara F tipinde neyse İmralı'da da aynı. Cezaevleri içinde bir ayrım söz konusu değil, cezaevinde bu uygulama olur, ama adanın kendisi askeri yasak bölge olduğu için adanın güvenliğini sağlamak yine askere aittir. Cezaevinin fiziki dış güvenliğini memurlar yapar, ama adayı askerler korur."
İstanbul'da tahkim merkezi kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı taslağı hakkında da bilgi veren Ergin, şöyle dedi:
"İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması çerçevesinde hazırlanan eylem planının bir parçasıdır. İstanbul'un finans merkezi olabilmesi için bunun ayrılmaz bir parçası da bir tahkim merkezine sahip olabilmesidir. Buna dönük olarak uzunca bir süredir yapılan bir çalışmadır.
Bağımsız ve özerk yapıya sahip, uluslararası alanda rekabet edebilecek düzeyde bir tahkim merkezi oluşturmak hedefleniyor. Öncesinde bölgesel, sonrasında küresel bir finans merkezi olması öngörülen İstanbul için tahkim merkezinin olmaması bu hedefi ortadan kaldırır diye düşünüyoruz ve bunun için önemsiyoruz. Bu aslında Türkiye'de bu altyapının oluşması için ilk hareket, ivme kazandırmak için atılan bir adımdır. Bundan sonraki süreci aktörler belirleyecek."