Emekliler ülkesi miyiz?

A -
A +

Önce EYT yaygarası koparıldı. 

 

Televizyonlar, gazeteler, sosyal medya durmadan bu konuyu işledi, yazdı çizdi. Ve hükûmet sonunda dayanamadı ve asla olmaması gereken bir kararla EYT hayata geçirildi…

 

Bitti mi?

 

Tabii ki hayır! Konu çözülür çözülmez maaşlar dendi, hani bizim zamlarımız, bu para yetmiyor, biz de çalışanlar gibi seyyanen zamlar istiyoruz, geçinemiyoruz denmeye başlandı.

 

Zaten kırk yamalı bohça gibi türlü türlü emeklilik var! Ayrı yaşta, ayrı emekte lakin aynı zamları almak isteyen büyük bir kesim feveran etmeye başladı ve hayat pahalılığına paralel olarak öyle görünüyor ki -haklı olarak- hiç susmayacaklar!

 

Böyle gelmiş lakin böyle gitmez! Bir emekliler ülkesi namzedi olmaya az kaldı. Toplum sosyolojisinden kaynaklanan bir mesele bu aslında. Beş on yıl çalışan her insana ilk sorulan soru aynen şu maalesef:

 

-Emeklilik ne zaman?

 

Yaş henüz 35-40 yaş aralığı ve bu sorularla muhatap olan neredeyse yok gibidir bu ülkede. Yatarak maaş alma, çalışmama, hayatını garantiye alma, ölene kadar sırtını devlete dayama isteği ve iştiyakı ne yazık ki bizim insanımızın sosyolojisine öyle yerleşmiş ki bu saatten sonra değiştirmemiz de neredeyse imkânsız!

 

Bu yazıyı uzun zamandır yazmak istiyordum zira gözlemlerim canımı çok sıktı!

 

Bu ülke ekonomisi her geçen gün sayıları artan emekli potansiyelinin yükünü çekemez daha fazla. Çalışan sayısını neredeyse ikiye, üçe katlayan bu emekli sayısıyla dünyanın hiçbir ekonomisi baş edemez nitekim.

 

Önceki akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ikinci bir işte çalışmayan emeklilere bir defaya mahsus 5 bin TL ödeneceğini açıklayınca tepki veren emekliler kendilerince haklı olabilirler lakin devlet daha haklı zannımca.

 

Evet çok doğru, emeklilerimizin aldığı ücret içler acısı, yoksulluk sınırının altında. Bu para ile insanca yaşamak çok zor. Gerçekten de emekliliği hak eden, uzun yıllar emek vermiş, hakkıyla emekliliğini kazanmış insanlara devletin pozitif ayrımcılık yapması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu keşmekeşte, bu kadar farklı emeklilik çeşnisinde kurunun yanında yaş da yanıyor maalesef!

 

Bu anlamda kapı komşumuz olan iki ablamızdan söz edeyim hemen. Birini 22 yıldır tanıyorum. Tam 18 yıl önce emekli oldu. Sadece 20 yıl çalışmış ve 43 yaşında emekli olmuş! Emekli olduktan sonra 15 yıl farklı işlerde çalıştı ve emekli maaşını almaya devam etti. Madem çalışacaktı devlet bunu niye emekli etti? Diğer ablamız 45 yaşında emekli olmuş. O da yıllardır mahalleye kök söktürüyor! Keşke ölene kadar çalışsaymış dedirtiyor mahalleliye!

 

Kocası da bir bakanlıkta üst düzey memur iken o da erkenden emekli olmuş ve açtığı bürosunda yıllardır büyük paralar kazanıyor! İyi mi? Bizim ülkenin emekli tablosu bu şekilde ne yazık ki!

 

Emeklilik kolay olmamalı, emekli olanın da aldığı ücret, çalışandan aşağıda olmamalı! Yaşamak, belli bir yaşa gelmiş insana böylesine ağır gelmemeli… Emekli namzedi, yarınını düşünmeden, insanca yaşayacağı, gezip tozacağı bir bütçe ile ayrılmalı çalışma hayatından.

 

Hasılı memleket bir emekliler ülkesi! 65 yaş ideal bir emeklilik yaşı olmasına rağmen ne yazık ki taviz verile verile bugünlere gelindi ve nur topu gibi bir emekli sorunumuz oldu… Ülkemizin çok ciddi bir “Çalışma ve Sosyal Güvenlik” reformuna ihtiyacı var. Böyle gelmiş ama böyle gitmez!

 

Uzun, upuzun yıllar çalışmış, bu ülkeye omuz ve emek vermiş büyüklerimizle kolay yollardan 30’lu, 40’lı yaşlarda emekli olmuş insanları birbirinden ayırmak ve hakkaniyetle muamele etmek gerektiğini unutmadan bu reformu bir an önce yapmak elzem olmuştur!

 

Bir emekliler ülkesi çıkmazından nasıl çıkılacaksa çıkılmalı artık.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.