Akdeniz barışı

Sesli Dinle
A -
A +
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Endonezya’daki G-20’ler Zirvesi sonrası yurda dönüş yolunda habercilerle yaptığı değerlendirme sohbetinde temas ettiği birçok maddenin içinde iki husus bilhassa önem arz etmektedir…
 
Mevzua dair sual ve cevap şöyle:
 
-Türkiye, Körfez ülkeleriyle ilişkileri normalleştirdi. Mısır’la ihtilafları sonlandırmak için diplomatik çalışmalar yapılmakta. Siz, bir konuşmanızda “vakti-saati geldiğinde Esad’la da görüşebiliriz” demiştiniz. Bu sözünüz üzerine Rusya “böyle bir görüşme için biz, ev sahipliği yapabiliriz!!” açıklamasını yapmıştı. Adı geçen iki devletle münasebetlerimiz ne vaziyette?
 
-Siyasette ebedî olarak dargınlık, kırgınlık, küskünlük olmaz. Vakti, zamanı geldiği ânda oturur değerlendirir, ona göre bir yenileme yapar, Türkiye olarak sıkıntılı olduğumuz ülkelerle ilişkileri yeniden ele alabiliriz. Hele hele haziran seçimlerinden sonra bir sil baştan yapabilir ve yolumuza -inşallah- öylece devam ederiz…
 
Değerli okuyucularımızla değerli seyircilerimiz hatırlıyor olmalılar. Rusya, bu yakınlarda gördüğü bir saldırı üzerine tahıl sevkiyatına dair “İstanbul Mutabakatı”nı askıya aldığını açıklamıştı. Rusya Devlet Başkanı Sn. Putin’in kaygı verici bu karardan geri adım atması, Sn. Erdoğan’ın araya girmesiyle mümkün oldu ve dünya rahat bir nefes aldı…
 
Biz, bu gelişme üzerine şöyle bir teklifte bulunmuştuk:
 
-Şimdi olması gereken bir iş daha var. Beşar Esad, kendi rızasıyla yerinden ayrılarak makamını yardımcısına bırakmalı ve Suriye seçimlere gitmelidir. Görüldüğü gibi “Suriye, yeni Anayasa yapsın, bu anayasaya dayanarak seçimlere gitsin, ondan sonra her şey normalleşir, Türkiye de seçim sonuçlarını tanır!” fikri hayat bulamıyor. Beşar Esad, ayrıldıktan sonra seçime gidilir, yeni meclis anayasa hazırlayabilir. Nitekim Türkiye de bütün çabamıza rağmen sivil anayasa yapamadı. Onu haziranda teşekkül edecek yeni meclise havale ediyoruz. Beşar Esad’ın yerinden ayrılması, Vladimir Putin’in kendisine yapacağı telkinle mümkün olur. Bu da Sn. Erdoğan’ın mevkidaşına söylemesiyle gerçekleşebilir.
 
Bizim bu teklifimizle Sn. Erdoğan’ın söyledikleri birleştiğinde Akdeniz Barışı için büyük bir mesafe alınmış olur. Amerika’nın “Arap Baharı” aldatmasından sadece Suriye değil, Türkiye ve bütün bölge ziyan gördü. Hakikaten devlet yönetiminde ebedî dostluk ve ebedî düşmanlık yoktur. Türkiye’nin Cumhurbaşkanının bu gerçeği, Suriye ve Mısır için dile getirmesi anlaşmaya kapı aralaması ve seçimlerden sonra sil baştan yapılabileceği haberini vermesi sevindirici gelişmelerdir…
 
20 ülkenin Akdeniz’de kıyısı vardır. Bunlardan İtalya, Fransa, İspanya, Malta hariç diğer 16 ülke bir asır evvel bizim memleketlerimizdi. İstanbul’dan yönetiliyorlardı. O topraklarla bizim aramızda çok yönlü ve derin beraberlikler vardır. Bu istense de böyle, istenmese de böyledir.Suriye ile ihtilafa düşmemizin hikâyesi insanîdir. Bu eski yerlerimizdeki ihtilafların hiçbiri oradaki insanlarla değil başkent yönetimleriyledir. Esad, öz vatandaşlarını misket ve varil bombalarıyla katlederken Ankara seyirci kalamazdı. Mısır’la ihtilafımız ise adalet ve demokrasiye verdiğimiz kıymetten dolayı doğdu. Askerî Cunta, darbe yapıp halkın seçtiği Cumhurbaşkanını devirmişti...
 
Ancak gündem, Mısır ve Suriye’den ibaret değildir.
 
İsrail’le münasebetlerimizin bozulması, Filistin ve Mescid-i Aksa’nın çok ağır zulüm yaşamasından dolayı oldu. Körfez’le 15 Temmuz’daki yanlış saf tutmalarından doğdu. Yunanistan’la sıkıntı, farklı sebeplerle asırlıktır. Atina, bu yakınlarda tekrar gönüllü olarak taşeronluğu kabul etti. Türkiye ile arasını bozmak için her gayret sarf etmekte…
 
Türklerin hazzetmediği bir politikacı İsrail’de şimdi yeniden Başbakan olmuştur. Ancak, Netanyahu’nun katliam yapmasına ve zulüm işlemesine İsrail kamuoyu, herhâlde izin vermeyecektir. Türkiye ile bozuşmanın maliyetini yaşadılar…
 
Körfezle ilişkiler düzeldi.
 
Mısır’la ihtilaflar bitme noktasında.Buhran, en fazla Suriye ve Yunanistan’la.
 
Suriye için çözüm teklifimizi yaptık. Ankara-Şam kardeşliğinin bir şekilde yeniden başlaması için beklenen vakit gelmiştir. Cumhurbaşkanı da o yönde ümid vermekte.Yunanistan mazurdur. Batı, iki asır evvel onu bizden garnizon devlet kurmak için koparmıştı. Nitekim gerektiğinde Türkiye’ye karşı kullandı. Bugün yine kullanmak istemekte. Atina’dan ziyade Yunan halkını muhatap alarak uyandırmalıyız.
 
Bunlar olduğunda Akdeniz Barışı’nı kurmuş oluruz. Dün leventlerimizle Türk Gölü yaptığımız mavi suları, bugün diplomasimizin sulh taarruzuyla barış iklimine çevirebiliriz.
 
Mavi Vatan.
 
Ve Akdeniz Barışı..
 
Yakışıyor!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.