Kim şartlarına uygun bir abdest alır, sonra gaflette olmaksızın namaz kılarsa, bu abdest ve namaz, önceki günahlarına keffâret olur.
Ahmed bin Muhammed Esrem hazretleri hadis hâfızı, yani yüzbinden fazla hadis-i şerifi ravileriyle birlikte ezbere bilen âlimlerdendir. Hârun Reşîd zamanında Bağdat'ta doğdu. Ahmed bin Hanbel gibi hadis âlimlerinden ders aldı. 261'de (m. 874) Bağdat'ta vefat etti.
Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Ebû Umâme Bâhilî'nin radıyallahü anh rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): "Geceyi namaz kılarak geçiriniz. Çünkü bu, sizden önceki sâlihlerin âdeti, Rabbinize yakınlık, günahlara keffâret ve günahlardan uzaklaştırıcıdır" buyurdu.
Ukbe bin Âmir'in rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz "Kim güzelce, şartlarına uygun bir abdest alır, sonra gaflette olmaksızın ve ciddî olarak namaz kılarsa, bu abdest ve namaz, önceki günahlarına keffâret olur" buyurdu.
Hassan bin Atiyye şöyle buyurdu: "İki kişi aynı namazı kıldılar. Fakat aralarında, fazîlet bakımından yerle gök arası kadar fark vardı. Çünkü birisi Allahü teâlâya bütün kalbi ile yönelmiş, diğeri ise Rabbinden gâfîl idi."
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etmiştir: "Bir gün Peygamber efendimizin yanına bir kişi geldi ve; "Yâ Resûlallah! Benim güzel hizmet ve ülfet etmeme nâs içinde en çok lâyık ve müstehak olan kimdir?" diye sordu. Peygamber efendimiz; "Anandır" buyurdu. O; "Sonra kimdir?" diye sorunca; "Sonra, anandır" buyurdu.
Katâde bin Nu'mân (radıyallahü anh) anlatır: "Peygamber efendimize bir yay hediye edildi. O da Uhud Savaşında bana verdi. Savaşta, Peygamber efendimizin önüne dikilip, hem müşriklere yayın ipi kopuncaya kadar ok attım. Hem de Peygamber efendimize gelebilecek oklara siper oldum. Yayımın ipi kırılınca ok atamaz olmuştum. Bizim tarafa ne zaman bir ok atılsa, hemen göğsümü Peygamber efendimizin önüne gerer, okun hedefine ulaşmasına mani olurdum."
Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) rivâyet ediyor; Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Cennette bir pazar yeri vardır ki, Cennet sâkinleri oraya gelirler. Kuzey rüzgârı esip onların yüzlerine ve elbiselerine Cennet kokuları saçar. Bu sûretle onların yüzleri daha da güzelleşir. Onlar, güzellikleri artmış oldukları hâlde çarşıdan evlerine döndüklerinde, aileleri; 'Yemîn ederim ki, siz bizden ayrıldıktan sonra hüsn-i cemâlinizi artırmış oldunuz' derler."